Zeki Baştürk Yazdı: “Mızıkçılar Devleti Yönetirse, Demokrasi Oyuncak Olur”

Bursa Vatan Medya Grubu köşe yazarı Zeki Baştürk, siyasal arenada giderek yaygınlaşan “mızıkçılık” anlayışını sert bir dille eleştirdi. Baştürk, yazısında çocuk oyunlarından örnek vererek bugünün siyasetçilerine çarpıcı bir benzetmede bulundu: “Topu alıp eve kaçan çocuklar, büyüyünce devleti yönetmeye kalktılar.”
Baştürk yazısında şu ifadelere yer verdi:
“Mızıkçılık, kuralları tanımamaktır. Kaybettiğinde sandığı, halkı, hukuku hiçe saymaktır. Kazanırken en küçük adaletsizliği yok sayanlar, kaybedince ağıt yakmaya başlıyor. Bu artık çocukluk değil, siyasal arsızlıktır.”
Baştürk, mızıkçı siyasetçinin yenilgiyi hazmedemediğini, halk iradesini yalnızca işine geldiğinde hatırladığını belirtti. “Kazanınca ‘milli irade’ diyenler, kaybedince ‘dış güçler, kumpas’ diye ortalığı velveleye veriyor” diyerek isim vermeden iktidar bloğuna sert mesajlar gönderdi.
“Gerçek devlet adamı, kaybetmeyi de bilendir.” diyen Baştürk, “Çünkü kaybetmenin onurunu yaşayamayanlar, kazanmanın da değerini anlayamazlar” ifadesiyle siyasetteki olgunluk eksikliğine dikkat çekti.
Yazının finalinde ise çarpıcı bir uyarı vardı:
“Halk artık büyüdü. Kuralsız oyunlara tahammül kalmadı. Mızıkçıların devri kapanıyor. Sandıkta, adalette, toplumsal vicdanda gerçek kazanan belli olacak.”
Zeki Baştürk’ün bu yazısı, hem Bursa’da hem de Türkiye genelinde yankı uyandıracak gibi görünüyor.
İşte o yazının tamamı…
MIZIKÇILIK NEDİR? MIZIKÇI KİME DENİR?
Mızıkçılık, en yalın anlamıyla oyunun kurallarına uymamak, yenilgiyi kabullenmemek, sonucu beğenmediğinde oyunu bozmak demektir. Çocuk oyunlarında mızıkçı, topu alıp eve kaçan çocuktur. Ya da kurallara uymadığı halde kaybettiğinde ağlayıp oyunu dağıtandır. Ama işin kötüsü, bu çocukluk hastalığının kimi yetişkinlerde hiç geçmediğini görüyoruz. Üstelik onlar artık oyun değil, devlet yönetiyor.
Mızıkçı siyasetçi, seçim sandığından çıkan sonuca itiraz eden, kaybedince “oyun adil değildi” diye çığlık atan ama kazanırken en küçük adaletsizliği görmezden gelen kişidir. Mızıkçılık, iktidarın nimetlerinden pay almak için her türlü hileyi meşru saymak, fakat hesap verme zamanı geldiğinde topu bahane edip oyunu bozmak demektir.
Toplumsal düzlemde mızıkçılık, demokrasiyi sadece işine geldiğinde animsamaktır. Halk istediğinde “milli irade” diye övünmek, istemediğinde “dış güçler, kumpaslar, oyunlar” diye bahanelere sığınmaktır. Oysa gerçek demokrasi, sonucu ne olursa olsun sandığı, hukuku ve toplumsal uzlaşmayı, toplumsal barışı kabul etmekle olasıdır.
Mızıkçıların en büyük yanılgısı, oyunu hep kendi kurallarına göre sürdürebileceklerini sanmalarıdır. Oysa toplum büyüdükçe, bilinç arttıkça, kuralsız oyunlara tahammül azalır. Halk, çocukça kaprislerle ülke yönetilmesine izin vermez.
Kısacası, mızıkçılık siyasal sahnede büyümemişliğin, iktidar hırsının ve olgunlaşmamış bir demokrasinin göstergesidir. Gerçek devlet adamı, kaybetmeyi de bilendir; çünkü kaybetmenin onurunu yaşayamayan, kazanmanın değerini de bilemez.
Zeki BAŞTÜRK