Bahri Palas Kaleminden | Taraf Olmak Değil, Doğruya Taraf Olmak

  • 12 Ağustos 2025
Bahri Palas Kaleminden | Taraf Olmak Değil, Doğruya Taraf Olmak

Ne olsun işte… Bu gazete sayfaları arasında, bazen doğru bazen yanlış, bir şeyler yazıyoruz. Hiç olmadık bir anda birilerini eleştiriyor, ardından bir başkasına teşekkür edip alkış tutabiliyoruz. Ama bütün bu kelimelerin arkasında bir gerçek duruyor: Vicdanla yazmak.

Hiç şüphe yok ki, nasıl “Ne Mutlu Türküm Diyene” diyorsak, “Elhamdülillah Müslümanız” diyerek inancımızla bir tarafı temsil ediyorsak, siyasetin tozlu arenasında da bazen bir partiye yakın durduğumuz, bazen tümüne uzak durduğumuz anlar olabiliyor. Ama bir farkla: Ülkemin ve yaşadığım şehir Bursa’nın çıkarları, her türlü siyasi kimlikten daha kutsaldır.

Bu yüzden diyorum ki: Taraf olmak değil, doğruya taraf olmak önemlidir. Yanlışa kim yaparsa yapsın yanlış diyebilmek, doğruyu da kimden gelirse gelsin alkışlayabilmek cesaret ister. İşte biz kalem sahiplerinin asli görevi de budur. Elbette ki herkes gibi benim de bir durduğum yer var. Ama mesele, o yerden haykırırken hakikati eğip bükmemekte.

REKLAM ALANI

Ben Bursa Vatan Medya Grubu’nda yazarken, şehriyle dertlenen bir yazar olarak kalemimi sadece eleştiri değil, çözüm üretme gayesiyle de oynatıyorum. Çünkü gazetecilik sadece sorun göstermek değil, aynı zamanda çözüm yolunu da işaret edebilmektir.

Unutmayalım; güce değil, hakikate yaslanan bir söz daima yerini bulur.

— Bahri Palas
Bursa Vatan Medya Grubu Köşe Yazarı

DERE AKIYOR DERE…

Günaydın sevgili okuyucularım. Nasılsınız. Bizde çok şükür iyiyiz elhamdülillah.

Ne olsun işte bu gazete sayfaları arasında doğru, yanlış bir şeyler yazıyoruz, hiç olmadık bir anda birilerini eleştirip birilerini alkışlayıp teşekkürler edebiliyoruz. Hiş şüphe yok ki, nasıl Türküm ‘’ Ne Mutlu Türkü Diyene ‘’ diyorsak, Elhamdülillah Müslümanız derken bir taraf olduğumuzu ifade ediyorsak siyasi arena da’da taraf olduğumuz, ya da taraf olmadığımız durumlar ve siyasi partiler de var elbette. Lakin Ülkemin ve yaşadığım Şehri’min öncelikleri benim taraf olduklarımdan benim için  çok daha kutsal. Doğrusu neyse onu görmeye ve elbette ki onu yazmaya gayret ediyorum.

Boyum bodur, Elimden gelen budur.

Bugünkü yazıma bir dere şiiri ile başlamak istiyorum. Ve yazımın başlangıcı için Sabahattin Ali’nin bu dere şiirini uygun buldum ve sizlerle paylaşmak istedim.

Niçin bu derenin suları kara,
Niçin böyle hırçın akıyor dere? ..
Niçin deli gibi koşup kenara,
Billurdan kancalar takıyor dere? ..

Arzun tutunmaksa eğer sahile,
Ey dere, bu coşkun gayret nafile!
Bu sahil ki savmış nice kafile
Seni tutar mı, ey suyu mor dere? ..

Ağlama ey dere! ..Gürültüsüz ak..
Kader bu: Ne yapsan suyun akacak!
Çok zordur çırpınıp tutunamamak:
Fakat bir kere de bize sor dere! ..

Son dörtlük benim anlatmak istediğim ne varsa hepsini birkaç kelime ile ne kadar güzel ve çok özel özetleyivermiş.

Ağlama ey dere ! diyorsun Ey Sabahattin Ali nasıl ağlamasın, nice ağlamasın bu dere.

Hangi dere’mi ? Hepsi aynı durumda hepsi pislik içerisinde kalmış, nerdeyse hepsine etrafındaki fabrikaların atıkları hunharca bu derelere bırakılmış. Derelerimin yıllar evvel ak pak sularında balık yakalar arkadaşlarımızla hoşça vakit geçirir, piknikler yapardık, fabrikaların pis atıklarını derelere bırakması sonucunda bırakın balık yakalamayı, bir derenin kenarında pis kokudan bir ağacın altında oturup soluklanamıyoruz bile. Bide sormayın dere niye ağlasın diye. Ağlar kardeşim, ağlarda kaç kişi bu ağlamaya kulak verir bilinmez. Ama biz görüp yazacağız elbette.

Gürültüsüz ak… Gürültüsüz ak ki kimse senin sularındaki pisliği, o laşene kokuyu duyup, görüp te rahatsız olmasın. Bak sessiz ak dedim. Belediye Başkanları görüp te ya buraya bir ıslah çalışması yapmak lazım demesin. Değerli zamanını senin sorununu gidermek için harcamasın. Onların senin kirinden, kokuşmandan çok daha önemli işleri var. Toplu taşımaya zam yapacaklar, Trafiği daha bir Arap saçına çevirip cezalar kestirtilecekler Belediyeye çok para gerek.. Şimdiki gibi her zamanki gibi sessiz ak seni görmesinler, duymasınlar.

Bilirim; çok zordur çırpınıp ta tutunamamak; elden ne gelir be dere.

Bir kere de bize sor be dere; bir sor bakalım. Elden ne gelir be dere. Böyle gelmiş böyle gider.

Dur bakalım o kadar değil. Bursa sahipsiz değil başıboş değil. Bursa’nın başında Büyük Şehir Belediye Başkanı Mustafa BOZBEY var. Şimdi bu yazıyı okuyunca hemen önemseyecek ve daha yeşil bir BURSA, Gülümseyen bir BURSA  için kolları sıvayıp pis akan mikrop yuvası olmuş, hastalıklara davetiye çıkaran derelerimizi ıslah edecek ve buralara pis kanalizasyonunu, atıklarını atan fabrikalara ceza yazdıracak ve ben bu köşeden başkanıma teşekkür edeceğim.

Değerli başkanım bu yazıyı halkımızın isteği üzere kaleme alıp bu köşeye taşıdım. Öncelikle Panayır semtinden geçmekte olan Taşköprü deresi bir çirkinlik abidesi. Bursa’ya hiç yakışmıyor. Kokudan orada yaşam mücadelesi veren hemşerilerim son derece rahatsız. Bana defalarca kez bu konuyu yazmamı dile getirdiler. Bende Bursa’da doğmuş eli kalem tutan bir seçmen olarak sizlere buradaki yanlışın düzeltilmesini arz ediyorum.

Şimdiden kolay gelsin.

Sayın Bozbey sizde çok iyi bilirsiniz ki, bizim çocukluğumuzda derelerde balıklar yaşardı. Misi deresine giderdik hem balık yakalamak hem de piknik yapmak için. İstenildiği takdirde her soruna çözüm buluna bilineceğini düşünüyorum. Yeter ki gerçeklere gözümüzü kapatmayalım.

Selametle kalınız bugünlük bu kadar. Bakalım yarın ki konu ne ? İnanın şu anda bende bilmiyorum. Acemlerdeki trafik yoğunluğu olabilir mi mesela. Bakalım kısmet.

 

 

ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ