“O Emri Tanımadım, Darbecileri Bursa’dan Kovduk!”

15 Temmuz gecesi Bursa’da yaşanan direnişi, dönemin Garnizon ve Jandarma Bölge Komutanı Tümgeneral Seyfullah Saldık anlatıyor:
15 Temmuz 2016 gecesi, Türk Silahlı Kuvvetleri içine sızmış FETÖ’cü bir cuntanın darbe girişimi, milletin direnişi ve komutanların kararlı duruşuyla bastırıldı. O gecenin karanlığını, Türkiye’nin dört bir yanında vatanını savunan kahramanlar dağıttı. O isimlerden biri de Bursa Garnizon ve Jandarma Bölge Komutanı Tümgeneral Seyfullah Saldık idi.
Tümgeneral Saldık, o gece yaşadıklarını, darbecilerin nasıl tespit edildiğini ve Bursa’daki karargâhta nasıl cansiparane bir direniş sergilendiğini ilk ağızdan anlattı.
“Saat 22.45’te ilk sinyali aldım”
“Ben Tümgeneral Seyfullah Saldık. 15 Temmuz gecesi Bursa’da Garnizon ve Jandarma Bölge Komutanı olarak görevdeydim. Saat 22.45 sularında Karargâh Sorumlusu Albay beni telefonla aradı. ‘Komutanım, İl Jandarma Hareket Merkezi’ne Genelkurmay Başkanlığı’ndan sıkıyönetim emri geldi. Bu emre göre, ülkede sıkıyönetim ilan edildi ve Bursa Sıkıyönetim Komutanı olarak da İl Jandarma Komutanı Albay Yurdakul Akkuş atandı’ dedi.”
REKLAM ALANI
Bu bilgi, ülke genelinde başlayan hain kalkışmanın ilk işaret fişeğiydi. Ancak Tümgeneral Saldık, aldığı emrin arkasında hukuki değil, ihanet dolu bir tertip olduğunu hemen anlamıştı:
“Henüz mesajın yazılı halini görmemiştim ama geçmişte yürüttüğümüz bazı tahkikatlardan elde ettiğimiz bilgilerle bu emrin FETÖ/PDY mensupları tarafından başlatılan bir darbe girişimi olduğunu derhal kavradım. Bu, emir falan değildi. Bu, devlete karşı başlatılan açık bir işgal teşebbüsüydü.”
“Karargâhı hemen alarma geçirdim”
Saldık, yaşananları bir an bile tereddüt etmeden vatana ihanet olarak niteledi ve derhal harekete geçti:
“Bu ihanetin karşısında durmak boynumun borcuydu. Vakit kaybetmeden karargâhı alarma geçirdim. Bursa’daki bütün birlikler, jandarma unsurları, emniyet ve valilik ile anlık koordine kurduk. Kim nerede, hangi pozisyonda, kim dost kim hain; hepsini saniyeler içinde netleştirdik.”
Tümgeneral Saldık’ın koordinasyonuyla Bursa’daki meşru güvenlik birimleri derhal harekete geçti. Darbecilerin planı, henüz uygulama safhasına geçemeden Bursa’da bertaraf edildi.
“Bursa’da Darbeye Geçit Vermedik”
“Sıkıyönetim komutanı olarak atanmak isteyen o sözde subayların hiçbiri görev yerine ulaşamadı. Talimatım kesindi: Hainlik yapan herkese müdahale edilecek, hiçbir şekilde emirlerine uyulmayacak, gerekirse kuvvet kullanılarak etkisiz hale getirilecekti.”
Bursa’da darbecilerin komuta zincirini kurmalarına fırsat tanınmadı. Tümgeneral Saldık’ın kararlı direnişi sayesinde, darbe girişimi ilk saatlerde çökertildi.
“O gece sadece devletimizi değil, asker üniforması giymiş hainlerin arkasına sakladığı karanlık yapıyı da ortaya çıkardık. Bursa halkı sokaktaydı, biz karargâhtaydık. Hiçbirimize bir adım bile geri atmak yakışmazdı.”
“Ben o emri tanımadım, tanımam!”
“Genelkurmay’dan geldiğini söyledikleri o emir, bizim gözümüzde yok hükmündeydi. Biz sadece milletin ve anayasanın emrindeyiz. Bursa’da darbecilerin tüm girişimlerini boşa çıkardık. O gece, vatanı korumak için bir an bile düşünmeden harekete geçtik. Ne ben, ne de birliğimdeki hiçbir asker o ihanetin parçası olmadı. Bu benim onurumdur.”
O gece Bursa’da yazılan destan: Cansiperane bir direniş
15 Temmuz gecesi, sadece Ankara ve İstanbul’da değil, Bursa’da da bir vatan savunması destanı yazıldı. Tümgeneral Seyfullah Saldık’ın liderliğinde, Jandarma Bölge Komutanlığı emir komuta zinciri içinde, devlete sadakatle bağlı personeliyle birlikte, darbenin karşısında dimdik durdu.
“Tarih bir daha tekerrür etmesin ama unutulmasın. Biz o gece, emir kılığındaki ihaneti yırttık, yere attık ve bir daha ayağa kalkmasına izin vermedik. Çünkü o gece millet vardı. O gece Türkiye vardı. O gece Allah bizimleydi.”
![]()
![]()
![]()
![]()
İşte röportajının tamamı…
15 TEMMUZ’DA SEYFULLAH PAŞA’NIN BURSA’DAKİ KAHRAMANLIĞI VE MARUZ KALDIĞI HUKUKSUZLUK
Hain FETÖ terör örgütünün 15 Temmuz 2016’da bulunduğu darbe girişimi, Türk milletinin darbecilere karşı onurlu ve dik duruşu ile Türk Silahlı Kuvvetleri’nin darbe karşıtı general, subay ve askerlerin karşı taaruzuyla başarısızlığa uğratıldı.
Darbeye gövdesini siper eden askerlerden biri de dönemin Garnizon ve Jandarma Bölge Komutanı Tümgeneral Seyfullah Saldık idi. Saldık, darbe girişiminin yaşandığı gece sergilediği cesur tutumla darbecilere Bursamız da geçit vermediği gibi dayatılan sıkıyönetim talimatını da tanımamıştı.
Nitekim Darbecilerin hukuk dışı eylemlerini çok süratle dönemin Bursa Valisi İzettin Küçük’ ile Başsavcı Abdülkadir Şahin beye bildirerek darbeye karşı devletin yanında olduğunu gösteren Tümgeneral Saldık , darbe sonrası süreçte hiç hak etmediği ağır bir kumpasa maruz kalmış. .
Şimdi Bursa Garnizon ve Jandarma Bölge Komutanı Tümgeneral Seyfullah Saldık’ın Bursa Jandarmada Garnizonun da darbeye nasıl cansiparane karşı koyduğunu ve darbecileri nasıl püskürttüğünü kesinden dinleyelim.
Sayın Paşam, Bursa’da 15 Temmuz hain darbe girişimini nasıl haber aldınız ve neler yaşadınız? Bize anlatır mısınız?
Ben Tümgeneral Seyfullah Saldık, 15 Temmuz’da Bursa’da Garnizon ve Jandarma Bölge Komutanı olarak görev yapmakta idim.
– Saat 22:45 sıralarında Bölge Komutanlığından karargah Sorumlusu Albay beni aradı, bana telefonla bilgi verdi. “Komutanım, Bursa İl Jandarma Hareket Merkezi’ne Genelkurmay Başkanlığı’ndan bir mesaj gelmiş, bu emir sıkıyönetim emriymiş. Bu emre göre ülkede sıkıyönetim ilan edilmiş, ayrıca Bursa İl Jandarma Komutanı Albay Yurdakul Akkuş da Bursa’nın sıkıyönetim komutanı olarak atanmış.” şeklinde verdiği telefon bilgisiyle haberim oldu.
Tabii bu bilgileri telefonla aldım, emrin kendisini henüz görmedim , telefon bilgisiyle aldığım bilgileri , daha önceki dönemde yapılan bir tahkikatta elde ettiğimiz bilgilerler vardı o bilgiler ile birlikte düşününce bu Sıkıyönetim denen emrin kanunsuz olduğunu ve Fethullahçı yapı denen ve FETÖ/PDY adıyla bilinen hain grup tarafından yapılan bir kalkışma olduğunu anladım..
Tabi üzerimdede büyük bir Stres oluştu. Ama kendimi hemen toparladım.
– Saat 22 50 sıralarında hemen Albay Kemal Şahintürk’ü aradım ve “Ben bu kanunsuz emre asla uymam, sana emir veriyorum. Hemen JÖH tim komutanını ara, JÖH timi nizamiyeyi kapatsın, Yurdakul dahil kimse içeri alınmasın!” diye daha en başında açık seçik darbeyi önleme emrini verdim. Makam aracını çağırdım ayağımda Sargılı olmasına rağmen çok hızlı hazırlanıp Garnizon’a hareket ettim.
Garnizona hareket ve Valileri arama;
Saat 23:00 sıralarında aracımla Garnizon’a gelirken aklıma geldi, hemen Sayın Valimizi arayayım, bilgi vereyim dedim.
Telefondan heyecanla ararken yanlışlıkla daha önce Bursadan Antalya’ya tayin olan Antalya Valimiz Sayın Münir Karaloğlu’nu aramışım. (B-1)Büyük bir heyecanla Sayın Valim “Sıkıyönetim emri geldi, ülkede sıkıyönetim ilan edildi, Bursa’da da Yurdakul Akkuş Sıkıyönetim komutanı olmuş , Sayın Valim Fethullahçı yani FETÖ cü hain grup darbeye girişmiş .” dedim.Sonra hemen Bursa İl Valisi olan İzzettin Küçük Valimizi de telefonla arayıp aynı bilgileri aktardım. Hatta İzzettin Bey’e, “Sayın Valim, ben bu kanunsuz emri uygulamayacağım, Garnizon’a müdahaleye gidiyorum. Ben sizin emrinizdeyim.” dedim.
Garnizon nizamiyesine ulaşma ;
Bu şekilde valilerimize bilgi verdikten sonra, saat 23:25 sıralarında Garnizon nizamiyesine ulaştım. Makam odama gitmeden araçtan nizamiyede indim, hemen “Kapıyı kapatın!” diye bağırdım. (Darbecilerin girişini engelledik.)Şimdi de Garnizon nizamiyesinde yaşanan yüksek gerilimli anları anlatmak isterim:
Saat 23:30’da nizamiye yanında gece nöbeti olan askerleri görünce bir anda onlara doğru yöneldim. “Arkadaşlar, bir bilgi aldım, sıkıyönetim emri gelmiş. Bakın bu kanunsuzdur! Ben haram yemedim, vatanımın ve hükümetimin emrindeyim. Ben emri Cumhurbaşkanımdan alırım. Kimse yanlış yapmasın!” diye bağırarak bir konuşma yaptım.
Daha konuşmam bitmemişti ki, bir asker geldi o an kim olduğunu seçememiştim. , “Komutanım, Sıkıyönetim Komutanı Albay Yurdakul Akkuş’un emri var, odanıza gideceksiniz, başka bir yere girmeyeceksiniz.” demez mi?
Büyük bir öfkeye kapıldım. “Ne sıkıyönetimi ulan?!” ne emri deyip öfkeyle sağlı sollu yumruklar savurdum ve onu yere serdim. Yanımdaki askerler ile Albay Kemal Şahintürk’ beni tuttular sonra öğrendim ki, nizamiye nöbetçi uzman çavuşuymuş. Kemal Şahintürkün de yakından da tanıdığı bir uzman. . (B-4)
Sonra nizamiyeye döndüm bağıra bağıra arkadaşlar sakın kimse böyle bir yanlışa girmesin yasal Komutanımız benim diye tekrar bir uyarıcı konuşma yaptım ve baktım ki nizamiyenin yanındaki silahlık tarafında bir Asker yığılması yani toplanma var.
Tabi o an aşırı Stres ve can hayliyle hareket ediyorum. O kalabalığı görünce bu seferde o tarafa yöneldim kalabalığa doğru bağırıp emirler vermeye başladım. : “Kimse silah almayacak! Kimseye silah verilmeyecek! Silahlıklar kapatılacak, anahtarlar bana getirilecek!” şeklinde bağırarak emirler verdim. (B-5)
Garnizonda Silah alan Askerlerin Engellenmesi;
İşte Garnizonda ben böyle bağırıp emirler iletince Vatansever biri olan Mutfak Nöbetçi Astsubayı Selahattin Yakar Başçavuş ile Uzman Çavuş Mehmet Şahan birlikte Silah alan askerleri yakalayıp , Bölge Komutanımızın emri var durun Silah alınmayacak diyerek silahları ellerinden almışlar. Bu askerler de 120 adet mermi varmış . (B-6) Meğer bu askerler, darbeci Albay’ın makam odasının Askerleri imiş ve Darbeci albayın emriyle silah ve Mermi alıp namluyada dolduruş yapmışlar.
İşte bu silah ve mermi alan iki askerin yakalanmasıyla Darbeci albayın onlarla Nizamiye yanında buluşmaları önlenmiş oldu.
Bu müdahalem, Garnizondaki Silahlı darbeyi önleyici en Kritik Müdahalemdir.
Ben Can havliyle bu müdahaleyi yapmasaydım Darbeci albayın , Silah ve Mermi almış hemde namluyada dolduruş yapmış olan Askerler ile birleşmesi meğer an meselesi imiş.Garnizondaki diğer Silah alma olayıda darbeci Albay’a bağlı 100 kişilik Muhafız bölüğünün de yatakhanelerinden kaldırılıp nizamiye yanındaki silahlığa getirilmesiydi.
İşte kalabalık gördüğüm Askeri grup bunlarmış. Yine benim Kimseye Silah verilmeyecek şeklinde bağırıp emir vermemi duyan J. Uzman Çavuş Mehmet Şahan silah alacak olan Bölüğü Silahlığın önünden uzaklaştırıyor.Bu uzaklaştırma benim Emir komutamı ortaya koyduğum için oluyor. Bu kadar içten Cansiperane emeklerimi görmeyenler sonra çok vicdansızca bana iftira ediyorlar ben Garnizonda bir şey yapmamışım , pasif kalmışım diye Makam gücüyle sahte algı oluşturuyorlar.
İşte Garnizonda Suç Sayılmayan ve Savcılık İddianamesine de yazılmayarak Yargılama dışı kalan bu Silah alma eylemlerini bizzat Bölge Komutanı olarak ben Müdahale ederek önledim
Garnizonumda kan akıtılmasına set çektim.Darbeci albayın Garnizondan atılması;
Ben Silahlıkların olduğu yerden artık komutanlık binasına doğru yürümeye başladığımda, içeri girmesin diye emir verdiğim ve adı “Sıkıyönetim Komutanı” diye geçen Yurdakul Akkuş, yanında Kemal Şahintürk Albay ile birlikte komutanlık binasından nizamiyeye doğru geliyorlardı. Doğrusu önce şaşırdım. İçeri girmesin dediğim adam içerde , hemde içeri alma diye emir verdiğim Kemal Şahintürk ile
Saat yaklaşık 23:40 sıralarında, bana doğru geldiğini görünce büyük bir öfkeyle üzerine yürüdüm: “Sen kimsin ki bana emir gönderiyorsun “ diye bağırdım. Üzerine hamle yaptım, ona bir yumruk savurdum. Ani refleksle Kendini yana çekti ve nizamiyenin karanlık tarafına doğru kaçmaya başladı. Bende arkasından koştum , herkes bilsinki o sargılı ayağımla darbeci albayın arkasından koştum ve önce iki elimle yakasına yapıştım onu şöyle bir sağa sola salladım yakanı hiç bırakmadan Darbeci albayı herkesin gözü önünde nizamiye içinde yaka paça sürükleyerek nizamiye kapısına getirdim ve iki elimle Kapıdan dışarı attım.
Ben büyük bir heyecan ve eforla bunu yaptım. Bu nedenle nizamiye bariyerlerine yaslanarak 4-5 dakika nefeslendim. (B-7). İşte böyle bir boğuşmayla Garnizonuma hakim oldum. Bursadaki bazı makamların birşey yapmadı dedikleri ben canımla , elimle yumruğumla Darbeci hainlere karşı Garnizonda böyle bir mücadele verdim.
Tabi Darbeden bir sene sonra ortaya çıktıki benim herkes tarafından görülen bu kahramanca mücadelemi meğer darbe sonrası Albay Kemal Şahintürk Savcılıkta alınan ifadesinde tamamen inkar etmiş, benim için darbeci uzmanı dövmedi , darbeci albayada dokunmadı evine git dedi o da eve gitmeyip osmangazi de darbeye girişti diye gerçek dışı düzmece bir kumpas ifadesi vermiş.
Kemal albay bu sahte ifadesiyle hem yakınen şahit olduğu emeklerimi örtmüş hemde Sanki Garnizonda silahlı darbe eylemleri olmamış da Garnizon dağıtıldıktan Sonra darbe başlamış algısı oluşturmuş. .
Şunuda belirteyimki Ben Garnizonda darbeci uzmanı dövdüğümü , Darbeci albayada yumruk savurup kovaladığımı yaka paça sürüklediğimi o dönemki Bursa Başsavcısı Abdülkadir beye de tüm ayrıntılarıyla anlatmıştım. Ama ne acıki bu emeklerim inkar edilmiş.
İşte Kamuoyuna arz etmek isterimki ; Bursada Garnizonda Darbeye girişenlere karşı canımla yumruklarımla çok hızlı bir mücadele verdim. Hatta Saat 23:45 gibi idi ben Nizamiye Bariyerlerinin arkasındayım birde baktımki darbeci Albay, nizamiyenin dışından tekrar içeri girmek için yeltenince, bağırdım: “Sen Benim cesedimi çiğnemeden buradan içeri giremezsin dedim.
Fark ettimki yaklaşık 300 rütbeli kimi askeri elbiseli kimi sivil Darbeci albayın Garnizona toplanın emriyle Darbe için evlerinden Garnizon önüne gelmişler. Bunları fark edince bağırdım. Biz kanun ordusuyuz kanunsuz hiçbir işe müsaade etmem Dağılın yoksa içeri girmeye çalışana ateş edin diye Nizamiyede Askerlere bağırıp emir verdim.
İşte ben o Ateş emrini verince darbe için Garnizon önüne gelenler hemen uzaklaşmaya başladılar.
Hala nizamiyeyi tutuyorum. Kalabalık azalınca gördüm ki dışarı attığım Yurdakul Akkuş Nizamiye dışında Atatürk büstü var onun dibine oturmuş yanında birkaç kişiyle bekliyordu. Darbeden sonra yani Mahkeme sürecinde bilgim olduki nöbetçi teğmen den kanunsuz Darbe emri olan çantasını getirmesini beklemiş. Çantayı meğer Teğmen getirip nizamiye dışında kendisine vermiş.Garnizon’un tamamen kontrol altına alınması:
Saat 23 50’de artık Garnizon’a tamamen hakim olmuştum. Artık nizamiyeden Bölge Komutanı makamına gideyim Garnizonda ne oldu bilgi alayım dedim. Çünkü o ana kadar bana bilgi veren olmadı ne yaşandı henüz bilmiyorum. Makama girdiğimde nöbetci Astsubayından öğrendim ki, meğer “Sıkıyönetim Komutanı” diye adı geçen Yurdakul Akkuş, gizlice karargaha girmiş. Daha doğrusu özellikle sokulmuş. (Albay Kemal Şahintürk, onun karargaha girişini görmesine rağmen ve bizzat kendisine de emir verdiğim halde maalesef engellememiş vede bana hiçbir bilgi vermemiş.)Burada Şimdide Darbeci albay Garnizonda neler yapmış buna değinelim.
Darbeci Albay, tutanaklarda da yazıldığı gibi, Meğer saat 22:45’te Genel Kurmay Başkanlığından Bursa ya sıkıyönetim emri geldiği bilgisini Erkan Şen Başçavuştan alınca harekete geçmiş. (B-8)Darbeci Albay’ın Garnizon’daki eylemleri:
– Saat 23:00’da yardımcısı Albay Hakan Demirörs’ü telefonla çağırarak, “Ben Sıkıyönetim Komutanı olarak atandım , Tüm rütbelileri İl Jandarmaya yani Garnizona çağır !” emri vermiş. Bu emir Yüzbaşı Ali Bülbül tarafından tüm personele watsap sistemi üzerinden iletilmiş.
– Darbeci Albay Akkuş, Osmangazideki Lojmanından J. Er Akın Çöplü nün kullandığı Makam aracıyla saat 22:10 sıralarında gelip Garnizon’a girmiş, İl Jandarma Hareket Merkezi’ne girip Astsubay Erkan Şen’den sıkıyönetim emrini teslim almış. Harekat Merkezinde Sıkıyönetim emrini bir kaç dakika okumuş.
– Saat 2315 gibi Elinde Sıkıyönetim Emriyle Garnizondaki Makam odasına girerken bunu İlçe Jandarmalara çekin yani gönderin emrini vermiş görevli Uzman Çavuş Arda Aral ilçelere göndermiş.
-İlçelerin rütbelileride ilçelerde toplansın emrini vermiş. Bu emir Garnizondan Baştelsiz sorumlusu Hasan Hüseyin Koçtaş tarafından telsizle ilçe Jandarmalara bildirilmiş.
– Garnizon’daki J-156 telefon hattını iletişime kapatın emrini vermiş ve kapatmış.
-En Kritik eylemide Garnizonda Makamında görevli iki Ere gidin Silahlıktan Silah ve Mermilerinizi alın gelin emri vermiş.
İşte ben tüm bu Garnizonda yaşananlardan habersiz bir şekilde tek başıma mücadele verdim. Sonra ortaya çıkıyorki meğer ben Bölge Komutanı olarak gelip nizamiyede mücadele ederken bile Darbeci albay içerde bu şekilde darbe için eylem emirleri veriyormuş.
Meğer Ben o uzmanı dövme Olayında aşırı bağırıp çağırınca Darbeci Akkuş ne bu sesler ne oluyor diye panikleyip binadan aşağı inip nizamiye gelmiş. Aslında Erlere silah ve Mermiyi şahsıma karşı aldırmış. Bu çok net Çünkü Benden başka ona karşı çıkan olmamış. Ben bu hususu Dönemin Başsavcısına özellikle bildirdim ama işleme alınmadı.
işte bakın Darbeci albay Garnizonda Saat 23 10 dan Saat 23 40 ‘ a kadar yarım saat Garnizonu ele geçirip tutanaklarda da yazılı olan bir çok darbe eyleminde bulunmuş.
Ben Garnizonu , gerçekten çok sert ve hızlı bir mücadeleyle Darbeci albay dan geri almışım. Bunu sonra fark ettim.Darbeci Albay’ın gözaltına alınması:
Saat 23:50’de, darbeci Albay’ın sıkıyönetim emrini Garnizon’dan ilçelere gönderin emriyle gönderdiği bilgisini alınca, Bölge Komutanı odam da bağırdım derhal “Yakalama kararı çıkarın, onu gözaltına alacağım!” dedim. (B-9) İşte Gözaltı Kararımın alınma nedeni Sıkıyönetim Emrinin ilçelere gönderilmesi eylemidir.Hemen İl Başsavcısı Abdülkadir Şahin Bey’i aradım. Ona, “Garnizon’da bana emir ileten uzmanı dövme olayı dahil mücadelemi söyledim ve Yurdakul Akkuş’un gözaltına alınacağı bilgisini verdim. Gözaltı yapılması içinde özellikle Şevket Yüzbaşıya emir verip Osmangaziye gönderdiğimi de söyledim. (B-10)
Ardından İl Valisi İzzettin Küçük’ beyi tekrar aradım. Ona da Osmangazide Yurdakul Akkuşa Gözaltı yapılacağı bilgisini verdim ve Yüzbaşıyı osmangaziye gönderdim Sayın Valim diyede söyledim .
Görüleceği üzere Garnizonda Makamımda Böyle büyük bir iradeyle ilgili Makamları arayarak Gözaltı işlemini başlattım.
Osmangazi ye Polis Ekibi istedim.
Ben Garnizonda darbeye girişen Albay Yurdakulu işin aciliyeti nedeniyle Osmangaziden tekrar Garnizona getirmeden doğrudan Osmangazide Polisimize teslim edeyim diye karar aldım ve bu amaçla Gözaltı için Osmangaziye bir Polis ekibi isteyeyim dedim. .
Saat 23:55’te Emniyet Müdür Vekili Vehbi Karadağı arayarak, “Darbeci Albay Akkuş hakkında gözaltı karar aldık , Başsavcıma ve Valimize de bildirdim. şu an O Osmangazi’ye gidiyor. Ben Yüzbaşı Şevketi gönderdim , Siz de gözaltı için Osmangazi’ye bir polis ekibi gönderin.” dedim. Oda Tamam paşam dedi.Osmangazi’de gözaltı:
Saat 00:10’da darbeci Albay Akkuş, Osmangazi İlçe Jandarma Komutanlığı’na ulaştı ve doğrudan İlçe komutan odasına girdi. yanına da bir Subay ile dört astsubay girdi bunu bana Şevket telefonla söyledi Darbeci albay ile Yanındaki dört kişi ancak dört beş dakika kadar oturabildiler. Herhangi bir eyleme girişme fırsatı olmadan Osmangazi ye Polis ekibi geldiği duyulunca o dört kişi odadan kaçmış. Oda da Darbeci albay tek başına kalmış.Darbeci albaya Gözaltı yapılması ; .
Saat 00 10 sıralarında Şevket Yüzbaşı beni aradı polisin geldiği bilgisini bana verdi bende bak Şevket Sana güveniyorum git kapıyı aç polisi içeri al , oradaki Askerlere de emrimi ilet kimse sakın Polisimize bir sıkıntı olmasın Polisin önüne geç Yurdakulun oturduğu odaya kadar götür ve Gözaltını yapın dedim.
Ben bunu Makamımdan şevket yüzbaşıya telefonla böyle tek tek emir verdim. . Şevkette emrettiğim gibi yaptı. Saat tam 00 10 sıralarında Osmangazide kapıda Polis ekinini karşıladı ve içeri aldı refakat ederek Darbeci akkuşun oturduğu odaya götürüp kapıyı açıp polis Müdür yardımcısı Ahmet bey ile Tem. Şube Müdürü Gökhan Eliaçık odada tek başına oturan Darbeci albayın yanına girdiler. (B-11)Gözaltının Bekletilmesi.;
saat 00. 10 da tam gözaltı yapılacakken İl Valisi İzzet Küçük özel Kalem Cep telefonundan Darbeci albayı aramış ve Çocuklarınla birlikte bizim eve gel şeklinde telefonla bir görüşme yapınca darbeci albayda düşünmek için mühlet istemiş.
Bu nedenle Saat 00 40. a kadar yani 25 yada 30 dakika kadar oda da oturulmuş Çay içip beklenilmiş. (B-12)Gözaltı yapılması;
Saat 00 40 sıralarında Gözaltı Gerçekleştİ. Vali İzzettin Küçük , tekrar Darbeci albayı arayıp karar verdin mi diye sorunca Darbeci albayda gelmeyeceğini söyleyince Polis Müdürleri Darbeci albaya buyrun gidelim diyorlar ve Darbeci albaya kelepçe takılmadan vede en önemlisi Osmangazide Gözaltı Tutanağı tutulmadan öylece Acemler Polis Merkezine gidiyorlar.Darbeci albayın Çantasının Polise teslimi;
Darbeci albayın Koruması olan Ertuğrul Yükseksel bakıyor ki Darbeci albayın Çantası Osmangazide masa üzerinde kalmış olduğunu anlayınca ihtiyacı olur düşüncesiyle Jandarma Uzman çavuş Ertuğrul Yüksel Çantayı alıp kendi özel aracıyla Saat 01 00 sıralarında Acemler Polis Merkezine götürüp teslim ediyor. Jandarma Başçavuş Burhanide gözaltı olayını duyunca Polisteki arkadaşını arayıp Çantaya bakın diye bilgi verdiğinde (B-13)
Tabi Çantanın içinden de İl İl Sıkıyönetim Listeleri çıkıyor. Böylelikle Devletimiz İllerdeki Sıkıyönetim Komutanı kimler dir bu listelerden öğreniyor.Gözaltı olayının Ankarada Jandarma Genel Komutanlık Temsilcisi Arif Çetin Paşa ya Rapor edilmesi.
Bakın bu hususu ilk defa söylüyorum ben hem Gözaltı yaptırdığımı hemde bu çantanın ve Listelerin polisimize teslimini O gece Saat 03 30 da Arif Çetin paşama bildirmiştim. Oda bana bunu rapor olarak yaz diye emir verince işte sabaha karşı yazdığım Resmi Raporumda görüldüğü gibi Listelerin çıktığını özellikle belirtmiştim. (Belge -13).
Bu kadar belgeli emeklerim takdir edersinizki nasıl yok sayılabilir. .
Şunu özellikle Kamuoyuna arz etmek istiyorum. Gözaltı kararını Bölge Komutanı olarak bizzat ben aldım. .Diğer Makamlara ben telefon edip bildirdim. Hatta sabaha kalma bırakma düşüncesine hayır dedim hemen yapılması için büyük bir irade gösterdim.
Şunu da izah edeyimki aslında Gözaltı dediğimiz olay Gözaltından ziyade bir teslim ve teslimat işidir. Darbeci albayı irademle Osmangazi de oturduğu odadan polisimize teslim etmemdir.
Bu teslim için belki tekrar ediyorum ama polisimizi Osmangaziye ben davet ettim , Yüzbaşı Şevkete Gözaltı yapma görevini ben verdim (Belge -13) emir verip kapıyı ben açtırdım.Osmangaziye gelen Polisimizi kapıdan içeri ben aldırdım. Nitekim Polis ekibinin başındaki İl Emniyet Müdür Yardımcısı Ahmet Alaağaçlı bey de Sağolsun bu şekilde olduğunu dürüstçe Darbeden bir sene sonra Mahkemede ifade etmiş ve gerçeği doğrulamıştır.
Şimdi kalkıp Gözaltı başkalarına nasıl mal edilebilir. Şunu herkes bilsinki Bölge Komutanı olarak gösterdiğim irade olmasaydı asla Gözaltı yapılamazdı. .Apaçık darbeyi önleme emeklerimin yok sayılması takdir edersiniz ki hem hukuken hemde vicdanen de doğru değildir.
.
İşte Gazetenizde yer verirseniz Kamuoyuda Arif Çetin Paşama Darbe gecesi telefonla bildirdiğim Gözaltıyıda içeren Raporumu görsün. B-13).Ben bu vesileyle ifade etmek isterim ki Ben Devletime güveniyorum. Hukuk Devleti ilkesi gereğince inanıyorumki Devletimiz şuana kadar işletilmeyen Hukuku işletecek ve Sahte bilgi ve Belgelerle uğratıldığım bu haksızlığı giderecektir. Çünkü Hukuk Devleti sıfatı bunu gerektirmektedir ..
Bakanlığımızca bir inceleme yapıldığında inanıyorumki İç işleri Bakanlığımız ve Cumhurbaşkanlığımız elbette çiğnenen Hukukumu bana iade edecektir diye ümitle bekliyorum.
Ben bu vesileyle birkez daha Sizin Vasıtanız ile 15 Temmuz dahil Vatan için Can vermiş Tüm Aziz Şehitlerimizi Saygı ve Rahmetle anıyorum. Ruhları Şad olsun. Aziz Milletimize de Saygılarımı sunmak isterim.Tuhaf Olaylar ve Önemli Anekdotlar:
Birinci Tuhaf olay , Seyfullah Paşaya Kumpas Yapılması. ;
Bursada o karanlık Darbe gecesinde , nizamide darbeci döven , Darbeci albayla yaka paça boğuşan ve Silah almayı durduran bu yiğit Komutan Seyfullah paşa çok ağır bir haksızlığa uğratılmış.Seyfullah Paşa darbenin ertesi Sabahında Bursada Darbeye girişti diye Jandarma Genel Komutanlığı Merkezince hazırlanan Listeye Bakan Efgan Ala bey yanlış bilgiyle yanıltılarak yazılmış ve bu darbeciler listesi hemen de 81 ile fakslanarak Seyfullah paşanın onuru çiğnenmiş ,
Darbeden bir kaç gün sonra da Bursa Valiliğinde düzenlenen bir Raporla , Seyfullah paşa Bursa da darbeyi önlemede pasif kaldı şeklinde gerçek dışı bir algı oluşturularak İçişleri Bakanı Efgan Ala ile Bakanlık yetkilileri yanlış (Sahte ) bilgiyle yanıltılmış Bakanlığın bu yanılgısıyla Sayın Cumhurbaşkanımız da gerçek dışı bilgiyle maalesef yanıltılarak Seyfullah paşa bu seferde hiç haketmediği şekilde gerçek dışı bilgiler rapor edilerek hukuksuzca Resen Emekli ettirilmiş.Çok Tuhaf olay , Bursa Valisi İzzettin Küçük Seyfullah Paşanın Bursa da Darbeyi önleme Mücadelesini Raporuna Yazmamış.
Darbeden epey bir zaman sonra ortaya çıkıyorki , meğer Dönemin Bursa Valisi İzzettin Küçük darbenin hemen arkasından Valilikte yazdığı ve İç İşleri Bakanı Efgan beye sunduğu Raporda, Bölge Komutanı Seyfullah Paşa ile ilgili maalesef gerçekle alakası olmayan bir Rapor yazmış ve Vali Küçük Darbe Raporunda ;
Seyfullah Paşanın delillerle ispatlı olan ;
Darbe gecesi Garnizona gelip nizamiyede ben Kanunsuz bu emri tanımıyorum ben Cumhurbaşkanımın emrindeyim diye bağırması, nizamiye içinde Sıkıyönetim Emri ileten darbeci Uzmanı dövmesi , Silah almayı durdurması ve Silahlıkları kapattırması , Darbeci albayı kovalayıp yaka paça sürükleyip Garnizondan dışarı atması ve Gözaltı yaptırması dahil hiçbir mücadelesini raporuna yazmadığı ve Bakanlığı yanılttığı ortaya çıkmıştı. .Ne tuhaf ki Vali izzettin Küçük Seyfullah Paşanın mücadelesiyle ilgili Basına da hiçbir açıklama yapmamış , Paşanın kahramanca Mücadelesi ile ilgili Basına ve Kamuoyuna tek kelime bile bir bilgi vermemiş.
Üstelik de Bursa da darbe sabahı , sahte bir haber yapılarak Vali İzzettin Küçük için Darbeci albayı dövdü şeklinde Bursada yoğun bir sahte algı oluşturulmuştu.
Halbuki Vali o gece evinden dışarı çıkmamış , hatta Şehir Merkezinde Sayın Başkan Altepenin düzenlediği Darbeyi Telin Mitingine de katılmamışken ertesi sabah Vali Darbeci dövdü algısı ısrarla yayılmış.Oysa darbeci uzmanı döven ve Darbeci albayıda yaka paça sürükleyen Seyfullah Paşa iken onun bu emekleri Bursa da hiç haber olmamış,
Vali Küçük , bu Sahte habere karşı da Seyfullah Paşayı Valilikte yanına alıp , Sahte haberi düzeltici nitelikte darbeci haini döven Paşamdır, kendine teşekkür ederim diye bir Basın açıklaması dahi yapmamış.
Darbeci Dövme olayı uzun süre Valiye mal edilmiş ta ki Darbeden bir yıl sonra Seyfullah Paşanın dövdüğü mahkemede Ortaya çıkabilmiş. . .Vali İzzettin Küçük , dönemin İç İşleri Bakanı Sayın Süleyman Soyluya da yazdığı ve yıllar önce Basına da “ Valinin Düzmece Raporu “ diye yansımış olan Bursa Darbe Raporunda Vali Küçük , Garnizona Girip Sıkıyönetim Emrini eline alan ve bunu İlçe Jandarmalara gönderin emriyle fakslatan Darbeci albay Akkuş için Garnizona alınmadı “ diye hemde olay tutanaklarına aykırı bir şekilde gerçek dışı bir ifadede bulunmuş.
Çok Dikkat çeken bir diğer Anekdot ise Bursa Polis Tem. Şubede darbenin ertesi günü 16 Temmuz 2016 günü Yüzbaşı Şevket Soyer adına düzenlenen ifade tutanağında “ Albay Kemal Şahintürk için Garnizon Komutan yardımcısı diye uydurma Sahte bir ünvan yazılmış ve Bölge Komutanı Seyfullah Paşanın Gözaltı yaptırması için Şevket yüzbaşıya emir verip Osmangaziye gönderdiği bilinmesine rağmen Kumpasla ve Sahte ifadeyle “Kemal Şahintürk emir verdi diye yazılmış olduğu” yani paşanın emeğinin kasıtla yok edildiği bu Sahte İfade Tutanağı belgesinden açıkça görülmekte. Burada dikkatimi çeken bir hususda İl Emniyet Müdürü Selami Yıldızın Tem Şubede bu Sahte İfade tutanağı düzenlesi olayını öğrendikten sonra bunu düzeltecek bir işlemde bulunmamış olması. Eğer isteseydi gerçekten hukuk dışına çıkılarak yapılan bu sahte işlemi düzeltebilirdi.
Yine Dosya kapsamında dikkat çeken başka bir Anekdot da Şevket Yüzbaşının Seyfullah paşa 30 Temmuz da İç işleri Bakanı onayıyla Resen Emekli edilince , Bursa Başsavcılığına gidip 02 Ağustos 2016 tarihli Tutanakta Darbe gecesi Osmangaziye Gözaltı için beni Bölge Komutanım göndermişti diye bu sefer gerçek bilgi içeren Ek ifade vermiş olduğu tutanaklarda ortaya çıkmış. Paşa emekli edildikten sonra gerçeği söylüyor. Çünkü Nasılsa kumpas tamamlandı diyor.
Bir diğer Tuhaf olayda ; Garnizondaki Darbe Girişimi İDDİANAMEYE hiç yazılmamış.
Başsavcılıkça hazırlanan İddianamenin 32 nci Sayfasıda Bursadaki Darbe girişimi diye Olay Tutanağının sonunda yazılı olan Darbeci albayın Garnizondan atıldıktan sonra Saat 23 55 de bir kaç personeli Osmangazi ilçe Jandarma ya toplantıya çağırması diye yazılmış.
Halbuki Tutanaklar da Darbeci albayın Asıl Darbeyi Garnizonda yaptığı ve Saat 23 00 da tüm personeli İl Jandarma ya Çağırarak yaptığı ve Garnizona girip Sıkıyönetim Emrini teslim alma bunu ilçelere fakslatma ve erlere Silah ve Mermi aldırma dahil yarım saat boyunca yani Bölge Komutanı Garnizona gelip Darbeci albayı garnizondan atıncaya kadar Asıl Darbeyi Garnizonda yaptığı yazılıdır.
Savcılıkça , Garnizonda yaşanan Askerlere Silah ve Mermi aldırılması dahil tüm eylemler İddianameye yazılmadığından Garnizon eylemlerinin tamamı Adli yargılama dışı kalmış.
Bir diğer Tuhaf anekdot da Haberiniz varmı , bende yeni öğrendim Bursa Darbe Davasın da Sadece üç Kişi ceza almış.
Darbeci albay ile İki Teğmen. Hepsi bu kadar.
Bakın bunu kimse haber yapmadı. Koskoca Bursa da İl Jandarma Alayı FETÖcü darbeye girişiyor ve Darbe yargılaması sonucu Sadece 3 kişi Suçlu bulunup ceza alıyor.Eğer Garnizon Merkezinde yaşanan tüm Darbe eylemleri İddianameye yazılsaydı ve Garnizondaki eylemleri yapan hainlerde Şüpheli olarak İddianameye yazılıp yargılansaydı , işlenen onlarca suç yanlarına kar kalmaz ceza alan sayısıda üç kişi olmazdı.
Takdir edilirki Garnizondaki Silah ve Mermi alma eylemleri ile diğer eylemlerin Şüpheli / Sanık kapsamında yargılaya alınmaması çok vahim bir Hukuki eksiklik oluşturduğu Hukukçular tarafından dillendirilmektedir.
Diğer bir tuhaf Anekdot da , Bölge Jandarma da Seyfullah Paşanın hazırladığı Tahkikat Raporunun Değiştirilmesi olayı.
Seyfullah Paşa yetkili Bölge Komutanı olarak Orijinal Tahkikat Raporunu iki Sayfa olarak imzalayıp emekli olduğu için Komutanlığa teslim etmiş. 03 Ağustos 2016 tarihli orijinal iki Sayfalık bu Rapor Fotokopiyle çoğaltılarak 04 Ağustos 2016 tarihli dört sayfalık Sahte bir Rapora dönüştürülmüş ve Albay Kemal Şahintürk tarafından imzalanarak Adliyeye , Bursa İl Jandarma ya sanki gerçekmiş gibi gönderilmiş.
Jandarma Genel Komutanlığı da , Seyfullah Paşanın darbeyi önleme emeklerini örten bu Sahte Bölge Tahkikat Raporuyla yanıltılmış.
Bu Sahte raporunu oluşturan Heyet başkanı olan Hacı albayda o dönem fetöden irtibatlı biri çıkmış.
Bu husus da Basına konu olmuş ama Bu Sahte Bölge Tahkikat Raporunun orijinal olmadığı Adliyeye ve Jandarmaya bildirilmesine ve daha önce de Basına da konu olmasına rağmen sahteliği bir türlü düzeltilmemiş.Belkide en tuhafınıza gidecek Anekdot ;
Darbe gecesi , Darbeci Albayı garnizona girişte görüp de engellemeyen , Savcılıkta Sahte ifade veren, Polis Tem Şubede ifade tutanağına Sahte ünvan yazdırıp Seyfullah paşanın gözaltı rolünü kendine yazdıran ve Sahte Bölge Tahkikat Raporunu imzalayan Albay Kemal Şahintürk darbeden bir kaç ay sonra ne tuhafki birde Azerbaycana Yurtdışı Ödülüne gönderilmiş. Tuhafki ne tuhaf. Bursa da darbe sonrası olan işleri anlamak inanın mümkün değil
Bu kadar Sahtecilik nasılda organize edilmiş. Hepsi belgelerde görülmekte. Yeterki bakacak göz olsun.İşte açıkça bu Sahte Belgeler gösteriyorki ; Seyfullah Paşaya yönelik Darbenin ertesi gününden itibaren Sistemli bir şekilde oluşturulan bu Sahte Belgeler ile Devletimizin üst Makamları o kaos ortamında inanın çok fena yanıltılmış. . Ak kara, Karalar Ak yapılmış.
Son bir Anekdot ise Seyfullah Paşanın Darbe gecesi yaptığı Kahramanca mücadelesi açığa çıkmasın diye şahitler tam iki yıl Mahkemeye çağrılmayarak örtülmüş.
İşte örtülsede Belgelerdeki Kahramanlık;
Seyfullah Paşanın mücadelesine şahit olanlar ancak darbeden iki yıl sonra tanık olarak Mahkemeye çağrıldığında Paşanın mücadelesi o zaman İfade tutanaklarına girmiş. Hem Asker , hem Polis Tanık ifade tutanaklarında Paşanın mücadelesi gayet net bir şekilde yer almış.Çok enteresan bir bilgi de , Seyfullah Paşayı Garnizona getiren ve tüm mücadelesine yakından şahit olan Şoförü ve habercisi yani Vali , Başsavcı ve polis Müdürü gibi kritik Makamlarla olan telefonları bağlayan J. Er. Mehmet. Baydemir Darbeden tam iki buçuk sene sonra 06 Şubat 2019 da Mahkemeye Tanık olarak Çağırılıp dinlenmiş.
Tabi bu Askerimiz Seyfullah Paşanın tüm Mücadelesini ve kahramanlığını detaylı bir şekilde Mahkemede anlatmış ve ifade tutanağına yazdırmış.
Şimdi Seyfullah paşaya yapılan bu hukuksuzca işleri belge üzerinden görünce vicdan taşıyan bir insanın etkilenmemesi ve ve üzülmemesi elde değil.
Düşüne biliyor musunuz Seyfullah paşa gibi bir Kahramanın darbe gecesi en yakın Şahiti bile darbeden yaklaşık üç yıl sonra mı Mahkemeye çağırılır.
Kahraman Paşaya bu Kumpasvari işlemleri yapanlar acaba ömür boyu vicdanen ne yaparlar bilemiyorum.Editörün Sözü;
Gazetecilik tecrübemizle Bursa Darbe Girişimi ile ilgili Yaptığımız bu haber de özellikle Darbe Davası Dosyasındaki belgeleri , Resmi Tutanakları ve delilleri dikkate aldık ve Sizlere sunduğumuz herbir bilginin belgeli olmasına titizlikle dikkat ettik.
Sonuç olarak;
Haberimizde gördük ki Bursada dönemin Jandarma Bölge Komutanı olan Sayın Tümgeneral Seyfullah Saldık, Bursa’daki hain Darbeyi gerçekten ifade tutanaklarıyla da doğrulandığı şekliyle bedenini ortaya koyarcasına Garnizonda darbecilere karşı tekme tokat müdahalesiyle karşı koyup önlediği ve Silah almayıda engellediği gibi, Gözaltı Kararı alıp bunu Başsavcı , Vali ve Polisle paylaşarak Osmangaziye Yüzbaşı yı göndermek suretiyle Gözaltı yapılmasına da önderlik ettiği apaçık ortaya çıkmış.Hele de o listelerin sabaha bırakılmadan polise teslim edilerek Devletimize ulaştırılmasına da imkan sağlamış olduğu dikkate alındığında bu büyük emeklerine rağmen Seyfullah Paşanın uğratıldığı kumpas ve hukuksuzluk, helede darbeye girişti diye lanse edilmesi gerçekten çok onur kırıcı olmuş ve Seyfullah paşaya yaşatılanlar inanın Vicdanları sızlatmaktadır.
Ne tuhaf ki Bursanın yetkili Siyasetçileri ile Ak Parti il Başkanı Davut bey bile bu güne kadar bu Hukuksuzluğa karşı hiç harekete geçmemişler ve konuya son derece ilgisiz ve duyarsız kalmışlar.Benim sezgim , Devletimizin Üst Makamları yani Sayın İç İşleri Bakanımız Ali Yerlikaya ile Sayın Cumhurbaşkanımız , Seyfullah Paşanın kahramanlığının ve maruz kaldığı hukuksuzluğun hala farkında olmadıkları kanaatindeyim.
Çünkü şuana kadar bu Hukuksuzluk basına yansımış olmasına rağmen düzeltici bir işlem yapılmamış.
Bu da gösteriyor ki hukuksuzluk incelemeye dahi alınmadığına göre demekki Bakanlık ve Sayın Cumhurbaşkanlığı Makamlarına gerçek bilgiler maalesef ulaşmamaktadır.Öyle görülüyorki Devletimizin Üst Makamlarına doğru bilgiyi verecek olan Sayın Başkan Altepe dir diye düşünüyorum
Çünkü Hakikati Bursa da Tek Sayın Altepe İfade etmiş;
Sayın Başkan Recep Altepenin konuşması; 15 Temmuz vesilesiyle geçen hafta basına açıklama yapan Darbe gecesi Bursa da Büyük şehir Belediye Başkanı olan Sayın Altepe , Seyfullah Paşanın mücadelesine değinmiş , özellikle o gece birçok komutana da gitti o Sıkıyönetim evrakları ama hiç biri Seyfullah paşamız gibi Devlete teslim edelim dememiş diyerek Seyfullah Paşanın ne kadar Vatansever biri olduğunu vurgulamıştı.
Yine Sayın Altepe konuşmasında ogece Seyfullah Paşa Bursamızı korudu, darbeci uzmanı dövdü Gözaltı kararı aldı ilgililere ileterek Gözaltı yapılmasını sağladı ama maalesef haksızlığa uğradı ve bu hala düzeltilmeli ama düzelmesi gerekir diyerek düşüncelerini kamuoyuna ifade etmişti.Sayın Altepenin de dediği gibi , Devletimizin daha da zaman geçmeden Seyfullah Paşanın Bursa da darbeye karşı yaptığı kahramanlığına rağmen maruz kaldığı Hukuksuzluğu giderecek işlemi bir an evvel yapması Kamuoyu Vicdanının gereği bir kez daha İç İşleri Bakanlığı ve Cumhurbaşkanlığı Makamlarındaki sorumluların dikkatine Sunulur.
![]()