Ahmet Koçak Yazdı: “Gazi Yakup Ergen: Hayata Tutunan Bir Onur Abidesi”

  • 13 Temmuz 2025
Ahmet Koçak Yazdı: “Gazi Yakup Ergen: Hayata Tutunan Bir Onur Abidesi”

Yozgat-Sarıkaya’da Hayata Direnen Bir Kahraman

Bursa Vatan Medya Grubu köşe yazarı Ahmet Koçak, memleketi Yozgat-Sarıkaya’ya yaptığı ziyarette, hayat mücadelesiyle çevresine ilham olan bir ismi, Gazi Yakup Ergen’i kaleme aldı. Yazısında Koçak, hem samimi bir dost sohbeti hem de yüreğe dokunan bir yaşam hikayesine yer verdi.


“Köyümün Altında Bir Kahraman: Gaziler Oto’da Yakup Ergen”

Ahmet Koçak, Facebook üzerinden tanıştığı Yakup Ergen’i Sarıkaya’da yeni kurulan Oto Galericiler Sitesi’ndeki iş yerinde ziyaret etti. Karşılıklı sevgi, saygı ve samimiyetle başlayan sohbet kısa sürede geçmişin derinliklerine uzandı. Gazi Yakup Ergen, yoksullukla başlayan çocukluğunu, genç yaşta Konya’da çalışmaya başlamasını, karateye olan ilgisini ve Hakkâri’de mayına basarak iki bacağını kaybettiği o acı dolu günü anlattı.


“Bacağımın Biri Yoktu, Diğeri Parçalanmıştı. Ama Hâlâ Hayattaydım”

Yakup Ergen’in hafızasında yer eden o geceyi anlatışı, yazıya duygusal anlar kattı:

REKLAM ALANI

“Dağda tek başımaydım. Akşam altıdan sabah dörde kadar kimse gelemedi. Bacağım kopmuş, diğerinin kemikleri görünüyordu. Bilincimi kaybetmedim. Komutanın ‘Uyursa ölür!’ dediğini hiç unutmam.”

İki bacağını kaybettikten sonra da mücadeleye devam eden Yakup Ergen, protez bacaklarıyla yaşamını sürdürüyor, çalışıyor, üretiyor.


“Boş Durmayı Sevmem. Maaşım Var Diye Kenara Çekilmem”

Ahmet Koçak’ın yazısında aktardığına göre, Yakup Ergen bir köşeye çekilip hayata küsmek yerine, aktif bir yaşamı tercih ediyor. Şu anda oto galeri işletiyor, ayrıca şehir içinde emlak danışmanlığı bürosu da bulunuyor. Gazi ve şehit aileleriyle birebir ilgileniyor, onların dernek başkanlığını yürütüyor.


Koçak’tan Takdir ve Teşekkür: “Siz Onur Kaynağısınız”

Koçak, yazısında Gazi Yakup’un hem fiziksel hem de ruhsal olarak güçlü duruşunu şu sözlerle özetledi:

“Psikolojik sorunlarla boğuşmak yerine toplumun önünde örnek oluyorsunuz. Gazilere moral veriyorsunuz. Sizlerle gurur duyuyoruz.”

Yakup Ergen’in ise yanıtı oldukça netti:

“Acınmak istemiyoruz. Gurur duyulmak istiyoruz. Ülkemiz için yaptıklarımız bir onurdur.”


Bir Gaziyle Kahve İçmenin Onuru

Yazının sonunda Koçak, Yakup Ergen’in ikram ettiği kahveyi içmenin, onunla sohbet etmenin gurur verici bir anı olduğunu belirterek şu sözlerle veda etti:

“Selam ve sevgilerle çalışkan Gazi Yakup’um… Senin gibi değerli insanlar bu ülkenin onur nişanıdır.”

GAZİ YAKUP ERGEN
Memleketim Yozgat-Sarıkaya’ya gittiğimde ziyaret etmeyi, tanışmayı planladığım insanlardan biri de Yakup Ergen’di. Köyümün altında, Yozgat yolunun sağında yeni yapılan Oto Galericiler Sitesi’nde olan Gaziler Oto sahibi Yakup Ergen’i ziyaret etmek için köyden yola çıktım. Galericiler Sitesi’ne girince arabayı birinci vitese alıp, levhaları okuyarak ilerledim.
Ve Gaziler Oto Galeri! Yan tarafındaki gölgelik yere arabayı park ettim. İçeride oturan Yakup Ergen, ben arabadan iner inmez koltuğundan kalktı ve haberli konuğunu karşılamak için kapıya doğru yürüdü.
Facebook’tan arkadaştık. Ben onu, o beni görünce hemen tanıdık. “Yakup Ergen Nasılsın?” la söze girdim. O da; “Ahmet hocam hoş geldiniz” diyerek içeri davet etti. Uzun sürecek, sıkıcı geçecek kendini tanıtma faslını geçip, hemen söyleşiye başladık (zamandan tasarruf).
“Siz benden yaşça küçüksünüz, size Yakup diyebilir miyim?” deyip, izni kopardıktan sonra artık beni kim tutar…
“Sevgili Yakup, seni Facebook ve Youtube’dan takip ediyorum. Paylaşımlarınıza elim değdikçe yorumlar yazdım, siz de yanıtlar verdiniz. Yaşama sevincinizi, yaşam mücadelenizi takdirle izliyorum” dedim. Yüzüne o babacan gülümsemesini ekleyip kafasını minnetle yana doğru bükerek;
“Teşekkür ederim. Bilmukabele. Ben de sizin yazılarınızın sadık okuyucusuyum. Ne kadar güzel ediyorsunuz; bir köşeye çekilip boş durmaktansa kitaplar, köşe yazıları, öyküler yazıyorsunuz. Ben de sizi takdirle izliyorum. Sağ olun hocam.”
Böylesine bir girişten sonra söyleşinin sevgi ve saygı içerisinde geçmemesi mümkün mü?
“Gazi Yakup, Kemallı Köyü’nde doğdunuz. Gerisini siz anlatın lütfen” dedim. Televizyon programları yaptığını, gazi ve şehit aileleri dernek başkanı olarak onlarla çok yakından ilgilendiğini bildiğim için lafın gerisini getirecekti;
“Ahmet hocam, Kemallı’da doğdum. Sekiz kardeşin sondan ikincisiydim. Babam çok yoksuldu. Baktım bizi okutamayacak ben de çareyi küçük yaşta çalışmakta buldum. Okul kaydında eşofman, okul forması vs. istediler. Benim bunları karşılayacak param yoktu. Okul yöneticileri “sana yol göstereyim ya da ben alayım” demediler. Ben de küçüktüm bir şey bilmiyordum. Baktım olmayacak, okulu bırakıp çalışmak için Konya’ya gittim.
Konya’da bir su tesisatçısının yanına girdim. İşi hemen kaptım( zaten zor bir iş değildir). Para kazanmaya başlayınca tarlaları ekip biçmek için para bulmakta zorlanan babama para göndermeye başladım. Çok mutlu oldu. Su tesisatçısında çalışırken karate kursuna devam ettim. Siyah kuşak seviyesine kadar çıktım.
Her şey yolunda giderken askere gittim. Hakkâri’de sınır ötesi bir operasyondan dönerken karla kaplı dağda mayına bastım. Olduğum yere yığıldım. Hiç unutmam akşam saat altıydı. Orada bir başıma sabahın dördüne kadar kaldım. Gelip, beni alamadılar. Bilincim yerindeydi. Baktım, bacağımın biri tamamen kopmuş, diğer bacağımın kemikleri görünüyordu. Nasıl ölmedim hala şaşarım. Sabah beni almaya geldiklerinde hâlâ bilincim yerineydi. Komutanın: “Konuşturun. Sakın uyutmayın. Uyursa ölür!” dediğini hiç unutamam (bu cümleyi yazdıktan duygulandım. Yazıya bir süre ara vermek zorunda kaldım).
Arkasından uzun süren ameliyatlar, tedavi süreci derken iki bacağımı da kaybettim. Devletimiz var olsun; iki bacağıma protez takıldı. Protezlerle yaşamımı sürdürebiliyorum. Moral değerlerim çok yüksektir. Devletimizin yardımları, sizin gibi değerbilir dostların ilgi ve iltifatlarıyla yaşamımı sürdürüyorum. Size ne ikram edeyim? Çay, kahve ne istersiniz?” diye sordu. Çayla kahveyle (özellikle öğleden sonra) pek aram yoktur ama gazi kırılır mı? Kolay hazırlanacağını bildiğimden kahve istedim. Hazırlayıp getirdi. Bir gaziyle karşılıklı kahve içme onurunu yaşadım.
“Devam edin lütfen” dedim, devam etti:
“Karşıyaka Mahallesi’nde bir evim var. Çocuklarım kendilerini kurtardılar. Biri hastanede çalışıyor. Ya işte böyle hocam, siyah kuşak sahibi bir sporcuyken bu hale geldim. Zor oluyor, zora gidiyor tabii” Araya girdim; “seni yakından, takdirle izliyorum. Boş durmuyor, bir köşeye çekilip psikolojik problemlerle boğuşmuyorsun. Dernek başkanlığı, ticaret, gazi ve şehit ailelerinin yanında yer alarak onlara destek oluyorsun. Diğer gazilere kendinden bahsediyor, yaşam mücadelesine dimdik devam ettiğini göstererek onlara da örnek olup, güç veriyorsun. Çok teşekkür ederim size bir vatandaş olarak.” dedim. Sözlerimden memnun bir yüz ifadesiyle: “Hocam bize acınmasından hiç hoşlanmıyoruz.” diyerek bizden beklentilerini dile getirince; “Sevgili Yakup, acımak yerine sizlerle, vatanseverliğinizle gurur duyuyoruz. Bilesiniz. Bu ülke için canlarını verenlerle gazi olanlar bizim her zaman baş tacımızdır. Duysak duysak sizinle onur duyarız.” dedim. Güler yüzüyle devam etti:
“Boş durmayı sevmem. Maaşım var, geçimim iyi deyip, bir köşede oturacak biri değilim. Oto kiralama işine girdim önce. Baktım olmuyor arabaları satıp bu oto galeriyi açtım. Ayrıca şehir içinde bir de emlak danışmanlığı bürom da var. Çalışmaya devam ediyorum.”
Tekrar takdirlerimi ve sevgilerimi ileterek ayrıldım. Beni kapıya kadar uğurlama zahmetine katlandığı için de ayrıca teşekkür ediyorum. Selam ve sevgilerle çalışkan Gazi Yakup’um…
ahmet.kocak16@hotmail.com

ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ