Zirvede Haber

Afganistan: 2001’den 2021’e İki Onurun Yitimi ve Siyasal İflasın Anatomisi

Afganistan: 2001’den 2021’e İki Onurun Yitimi ve Siyasal İflasın Anatomisi

2001 yılında Almanya’nın Bonn kentinde düzenlenen konferans, Afganistan’ın yeni yönetim sisteminin temellerini attı. Dokuz gün süren müzakerelerin ardından, yaklaşık yirmi yıllık iç savaşın ardından altı aylık geçici bir hükümetin kurulması konusunda uzlaşıldı. Bu hükümetin başına, ABD’nin desteğiyle ülkeye 12 Amerikan askeriyle birlikte giren Hamid Karzai getirildi

Khesrow ISHANCH

2004 yılında yapılan cumhurbaşkanlığı seçimleri, Afganistan tarihinin ilk demokratik seçimleri olarak kayıtlara geçti. Karzai, %55,4 oy oranıyla halk tarafından seçilmiş ilk cumhurbaşkanı oldu. Ancak Karzai yönetimi, kısa sürede kabileci, etnikçi ve mafyatik bir yapıya dönüştü. Uyuşturucu, ihale ve arazi mafyaları ile iç içe geçmiş yönetim, sistematik yolsuzluğu kurumsallaştırdı. Uluslararası Şeffaflık Örgütü ve Birleşmiş Milletler gibi kurumlar, Afganistan’ı her yıl dünyadaki en yolsuz ülkelerden biri olarak rapor etti

Karzai, siyasal rakiplerini çeşitli siyasi manevralarla etkisiz hale getirdi; devletin imkânlarını kullanarak muhalefeti bastırdı. Afganistan’daki siyasal aktörler ise ideolojik bütünlükten yoksun, ilkesiz ve pragmatik davranışlarla bu yozlaşmış yapıya eklemlendi. Güç merkezine yakınlık, kabile aidiyeti, dini ya da seküler eğilim fark etmeksizin siyasette belirleyici faktör haline geldi.

Yönetici elit, Machiavelli’nin “iktidar için her şey mubahtır” anlayışını rehber edinerek, etik, vicdan, insanlık ve sadakat gibi değerleri göz ardı etti. Siyaset, etnik üstünlük ve iktidar hırsı temelinde şekillendi. Bu süreçte Prof. Burhanuddin Rabbani, General Davud Davud, Seyid Mustafa Kazemi ve diğer siyasi figürlerin suikasta uğraması, siyasi şiddetin yaygın ve sistematik doğasını gözler önüne serdi

Afganistan’da 2001’de başlayan umut verici süreç, 2021’de Taliban’ın yeniden iktidara gelmesiyle son buldu. Yirmi yıllık dönemde, demokratikleşme ve kalkınma hedefleri, yolsuzluk ve siyasal yozlaşma nedeniyle başarısızlığa uğradı. Bu süreç, Afgan halkının iki onurunun yitimi ve siyasal iflasın anatomisi olarak tarihe geçti.

Afganistan’da 20 Yıllık Çöküş: Umuttan Felakete Uzanan Bir Hikâye

2001 yılında başlayan uluslararası müdahale, Afganistan için tarihi bir dönüm noktası olabilirdi. Milyarlarca dolarlık yardımlar, modern devlet kurumlarının inşası, altyapı projeleri ve yeni bir orduyla hedeflenen, güçlü ve kapsayıcı bir devlet düzeniydi. Ancak bu fırsat, siyasi çıkarlar, etnik ayrımcılık ve dış müdahalelerle heba edildi.

Karzai Dönemi: Terörle Mücadele Yerine Siyasi Hesaplar

Hamid Karzai’nin liderliğinde kurulan geçiş hükümeti, eldeki kaynakları kalkınma yerine iktidarı pekiştirmek için kullandı. Taliban gibi terör örgütleriyle mücadele etmek yerine, bu yapılar “hoşnutsuz kardeşler” olarak meşrulaştırıldı. Onlarca okul, cami ve üniversite saldırıya uğradı, yüzlerce masum sivil hayatını kaybetti. Buna rağmen devlet, Taliban’ı açık şekilde resmî düşman ilan etmekten kaçındı. Özellikle Hazaraların sistematik şekilde hedef alınmasına göz yumuldu.

Gani Dönemi: Eğitimli Ama Bölücü Bir Liderlik

2014’te iktidara gelen Eşref Gani, teknik bilgisi ve reform vaatlerine rağmen selefinin hatalarını daha da derinleştirdi. 2014 ve 2019 seçimleri, meşruiyeti tartışmalı sonuçlar doğurdu ve “siyasi anlaşmalar” üzerinden yürütülen güç paylaşımı, demokratik ilkeleri açıkça ihlal etti. Etnik temsiliyet esaslı yönetim anlayışı, devleti içeriden çökertti. Vergi sisteminden yargıya kadar kamu kurumları etnik kimliklere göre şekillendirildi. Ulusal birlik bilinci parçalandı.

Çöküş: Gani’nin Kaçışıyla Gelen Utanç

2021’de Eşref Gani’nin milyonlarca dolarlık kamu kaynağıyla ülkeyi terk etmesi, yalnızca fiziki bir devlet çöküşü değil; aynı zamanda siyasi ahlakın, ulusal onurun ve insan haklarının da çöküşüydü. Kadın hakları, ifade özgürlüğü ve eğitim gibi son 20 yılın kazanımları bir gecede silindi.

Bir Tarihî Fırsatın İhanetle Sonuçlanması

Afganistan, 2001-2021 arasında demokratikleşme, toplumsal barış ve devlet inşası için eşsiz bir fırsata sahipti. Ancak bu şans, bireysel hırslar ve etnik bencillik uğruna yok edildi. Bugün geldiğimiz noktada, uluslararası kamuoyunun tarihi bir sorumluluğu var: bu enkazdan kimlerin sorumlu olduğunu ortaya koymak ve Afgan halkının adalet mücadelesine destek vermek.

Aksi halde Afganistan, yeniden vekâlet savaşlarının, yoksulluğun ve şiddetin merkezine dönüşecek. Ve bu kez, daha derin bir yalnızlık içinde.

ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ