Zirvede Haber

Güler Buğday yazdı; SURİYE’DE HTŞ’NİN TÜM KATLİAMLARINA VE ALEVİ KADINLARA KARŞI UYGULANAN İĞRENÇ SALDIRILARA DUR DEMEK ZORUNDAYIZ…

Güler Buğday yazdı; SURİYE’DE HTŞ’NİN TÜM KATLİAMLARINA VE ALEVİ KADINLARA KARŞI UYGULANAN İĞRENÇ SALDIRILARA DUR DEMEK ZORUNDAYIZ…
Geçmiş dönem PM Üyesi Güler Buğday makalesinde; Suriye’de HTŞ’nin kendinden olmayanlara karşı yaptıkları katliamlar ve Alevi soykırımında özellikle kadınlara karşı iğrenç saldırıları savaş ve insanlık suçudur.
Suriye’nin sahil ve iç kesimlerindeki birçok ilde dünün teröristlerinin kurduğu Şam iktidar güçleri ile silahlı gruplar arasında şiddetli çatışmalar devam ediyor.
Lazkiye, Tartus, Ceblê, Humus ve Hama kentlerindeki savaş ve çatışmalardaki can kayıpları sürekli artıyor.
“Kürdistan Kadınlar Topluluğu (Komalên Jinên Kurdistanê-KJK) Koordinasyonu, özellikle HTŞ’nin Alevilere yönelik katliamını kınayan yazılı bir açıklama yaptı.
Açıklamada, “Alevi halkı ve kadınları ile dayanışma içerisinde olduğumuzu belirtiyor, başta Suriye’de olmak üzere, Kürdistan’da, Türkiye’de bütün demokratik kadın kurum ve kuruluşlarını duyarlı yaklaşmaya, bu saldırıları protesto etmeye ve tutum almaya çağırıyoruz” denildi.
Çok üzücü ve utanç veren bu vahşet ve sorun hala görmezden geliniyor ve bu insanlık suçuna karşı sadece bazı duyarlı ve yürekli, kadınlar karşı tavır alıyorlar.
Laik bir ülke olmamıza karşın dinci ve Tek Adam Cuntası bu vahşetle ilgili bir tavır almıyor veya alamıyor…
Hatta bu felaket karşında muhalefette gerekli duyarlılığı göstermiyor.
Dün gece yazdığım bu yazımı sabah erken paylaşmadan sosyal medyaya ya baktım ve bu konuyla ilgili kimler neler paylaştı görmek istedim.
Kendi ilim Bursa’dan kimler hatta alevi olanlardan kimler nasıl tavır koyacak diye bekledim.
Ve üzülerek söylüyorum ki işlerine gelince Aleviliği kullananlardan sürekli göze sokanlardan bile gerekli kınamayı göremedim!..
Bu gün saat 15.00’da Samandağ’da yapılacak kınamaya Bursa’mızdan sürekli yemeklerde, gezmelerde, düğünlerde veya meclise gidip vekillerin yanlarında boy-boy resim veren kadınlarımızdan da bir kınama, katılım ve tavır gözleyemedim!
Özellikle bu geçmişi kanlı katillerin kravat takarak saygı gördükleri bu çarpık düzende lanet olası uygulamalarında ne vahşet ki Alevi kadınlar tecavüze uğramaktalar
Alevi kadınların, “DAİŞ artığı dinci-mezhepçi ve çoğu Suriyeli olmayan, dışarıdan ithal edilen terörist ve çeteler eliyle” her türlü baskı ve tecavüze uğradığı iddia edilmektedir.
Düne kadar başına ödül konulan katilleri uluslararası güçler kendi çıkarları doğrultusunda El-Kaide kökenli HTŞ gibi barbar bir gücü destekleyip Şam’da iktidara getirerek meşrulaştırmışlardır.
Çok üzücü ve utanç veren durumsa ülkemizde de bu durum ve terörün başı kravatlı terörist itibar bulmakta ve devlet töreniyle ağırlanmaktadır.
Bu faydacı ve çıkarcı anlayıştan dolayı gerçekleştirilen bunca katliam ve insanlık dışı baskı karşısında bütün uluslararası güçler ve ülkemizdeki tükenmiş iktidarda sessiz kalmaktadır.
Suriye halklarının iradesini yok sayan, Suriye’nin sosyo-kültürel yapısıyla hiçbir şekilde uyuşmayan bu gerici, kadın düşmanı iktidarı tanımak ve ağırlamak işlenen insanlık suçuna ve onay vermektir.
Suriye’de; Arap-Süryani-Kürt-Dürzi-Türkmen-Sünni-Alevi-Hristiyan halkların bütün kültürel-etnik, dinsel ve mezhepsel farklılıkları ve zenginlikleriyle en fazla iç içe geçtiği Suriye coğrafyası ve bütünlüğü yasalarla korunmak zorundadır.
Kürt-Arap-Süryani ve tüm halklarının barış içerisinde bir arada yaşadığı, kadınların bütün toplumsal ortamlarda eşit konumda özgür katıldığı bir model istenmeli ve yasal güvence altına alınmalıdır.
Mustafa Kemal’in laik cumhuriyetinin temsilcileri, her türlü tekçi-mezhepçi-dinci ve milliyetçi iktidarların bütün halklara ve en fazla da kadınlara on yıllardır sadece kan-savaş ve katliam ürettiği bu coğrafyada barışı savunmak zorundadır.
Kısaca anlatmaya çalıştığım komşumuz olan Suriye’nin içişlerine emperyalistlerin isteği ile karışarak binlerce askerimizi şehit verdiğimiz coğrafyada kazanan bizler olmazdık…
Tam aksine ülkemizde milyonlarca Alevi Canlarımızın mezhepsel kardeşlerine yapılan baskılara ve kadınlara karşı vahşete sesiz kalmak asla kabul edilemez.
Samandağlı Kadınlar;
“Suriye’de Katliam, Taciz ve Tecavüze Hayır! “Kadınlar Barış İstiyor” duyarlılığı ile basın açıklaması düzenlediler.
Samandağlı Kadınlar adına Basın açıklamasını okuyan Cansel Aslan şu ifadeleri dile getirdi:
“Aleviler tarih boyunca eşit yurttaşlık hakkından mahrum bırakılmış, kimlikleri yok sayılmış, inançları tanınmamış ve toplumun “ötekisi” olarak konumlandırılmıştır.
Bu dışlanma politikası sadece bireysel değil, kurumsal ve sistemik bir ayrımcılık olarak varlığını sürdürmüştür. Alevi toplumunun varlığına dair meşruiyet tanınmaması, onları vatansız ve güvencesiz bir konuma iterken, bugün gelinen noktada bu toplumun mensupları “katli vacip” olarak hedef gösterilmektedir.
Erkek egemen sistemin kadın bedenini hedef alan sistematik şiddeti, tarihten günümüze farklı biçimlerde devam etmektedir.
Tarih boyunca erkeklerin savaşlarının “ganimeti” olarak görülen kadınlar, “cadı” damgasıyla, “namus” kisvesiyle, “savaş stratejisi” adı altında katledilmiştir.
Dün Ezidi kadınlar IŞİD’in sistematik tecavüz ve köleliğine maruz kalırken, bugün Suriye’deki Alevi kadınlar benzer bir kadın kırımıyla karşı karşıya kalmaktadırlar.
Dünya kamuoyunu Suriye’deki Alevilere yönelik katliamlara karşı ses çıkarmaya Suriye’deki Alevi katliamı nedeniyle uluslararası yaptırımlara tabi tutulmasını, Suriye’de yaşayan tüm azınlıklara ve Alevilere eşit yurttaşlık hakkı tanınmasını ve yaşam haklarının garanti altına alınmasını talep ediyoruz.
Kadın katili cihadist çetelerin uluslararası yapılar tarafından aklanmaya çalışılmasını kabul etmiyoruz. Ödül yerine Alevi katliamından sorumlu olanların Uluslararası Ceza Mahkemesi tarafından yargılanmasını ve cezalandırılmasını talep ediyoruz.”
Bu açıklamalardan sonra bu gün Samandağ’da Dünya kamuoyunu Suriye’deki Alevilere yönelik katliamlara karşı ses çıkarmaya Suriye’deki Alevi katliamı nedeniyle uluslararası yaptırımlara tabi tutulmasını, Suriye’de yaşayan tüm azınlıklara ve Alevilere eşit yurttaşlık hakkı tanınmasını ve yaşam haklarının garanti altına alınmasını talep ediyoruz.
Kadın katili çetelerin uluslararası yapılar tarafından aklanmaya çalışılmasını kabul etmiyoruz.
Ödül yerine Alevi katliamından sorumlu olanların Uluslararası Ceza Mahkemesi tarafından yargılanmasını ve cezalandırılmasını talep ediyoruz.” Adına Kadın inisiyatifleri buluşuyorlar.
Daha öncede belirttiğim gibi ben Güler Buğday, Alevi değilim.
Daha doğrusu dinci ve sürekli kandan beslenen islamcı da değilim.
Ben sadece insanım.
Bu nedenle fizik olarak yanlarında olmasam da tüm duygu ve duyarlılığımla kendimi bu duyarlı ve yürekli kadınların yanında hissediyorum ve mücadelelerini destekliyorum.
Bursa’dada bu önemli ve insani olaya giderek veya yazarak paylaşarak destek vermeyen Alevi Canların sürekli kahvaltılarda buluşmalarını veya kürsülerden nutuk atmalarını kınıyorum.
Sevgiyle saygıyla, eşit yurttaşlar olarak barış ve kardeşlik duyguları ile insanca, onurluca, özgürce, haksızlıklara ve hukuksuzluklara izin vermeden yaşayalım ve yaşatalım.
GÜLER BUĞDAY
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ