AKŞENER İMHA, KILIÇDAROĞLU İKNA EDİYOR.

21 yıllık AKP iktidarında siyasal İslam’ı ülkede hâkim kılmak için tüm kurum ve kuruluşlar liyakatsiz ve yetersiz kadrolara teslim edildi.

Halkların ortak değerleri, gelenek ve görenekleri gerici, bağnaz bir anlayışla istismar edilip yozlaştırıldı.

Bu İslamcı ve doyumsuz iktidar yanlıları, sağın yaşam biçimi olan iç, dış sermaye ve emperyalizm yandaşlığı ile beslenmesi sonucunda çıkar ve rant gruplarını azgınlaştırıp soysuzlaştırdı.

21 yılda dini istismar ederek, gerici, bağnaz, yobaz kadrolara destek vererek ülkede laik sosyal hukuk devleti yok edilip; tarikat, cemaat, vakıf, dernek adı altında her türlü istismar ve işgale göz yumuldu.

AKP iktidarı halkları yoksullaştırıp, işsiz aşsız bırakarak sadaka mantığı ile kendine muhtaç ederek sürekli güç kazandı.

Tüm kurumları ama en önemlisi ordumuza kumpas kurup adeta yok ederek, eğitimi yobazlara teslim ederek en büyük güvencesi olarak ta yargıyı kendine bağlayarak ülkenin çivisini çıkardı.

AKP bu kadar kötülüğü tek başına yapmadı.

Kendilerine milliyetçi (!) diyen aslında ırkçı, kafatasçı ve halkların kardeşliğine düşman, geçmişleri kanlı gereksiz parti ile birlikte hatta onların teşviki ile yaptılar.

Ülke zararlısı, halklara düşman bu iki parti güç kazandıkça azgınlaşıp zalimleşti ve hile, hurda ile emrine aldığı YSK’nın hukuku yok sayarak verdiği kararlarla ucube bir sistem olan TEK ADAM şahsın devletini kurdular.

Bu tür olumsuzluklara itiraz etmeyen, kuruluşlarının içinde yer almış olan daha da kötüsü geçmişindeki görev aldığı önemli mevkilerde bulunduğu süreçte karanlık ve kirli ilişkilerin yaşandığı ve akan kanların hesabını vermemiş bir Meral Akşener tanıdık.

Ülke Tek Adam şahsın devletinin faşizan tavırlarına muhatap oldukça gereksiz partinin koşulsuz desteği ve teslimiyeti karşısında içlerinde Akşener’inde olduğu bazı vekiller karşı çıkarak ayrıştılar.

Tek Adam kendisine korkularından dolayı arka bahçe olmuş gereksiz partinin isteği için akıl almaz usulsüzlüklerin yapılıp bu şahısları yok etmek isterken CHP destek vermiş ve sol/sosyal demokrasinin gereği olan zorda olana mağdur olanlara sahip çıkmıştır.

Gerisini hepimiz çok iyi biliyoruz.

Tek Adam keyfiyetinde gereksiz partinin isteği ile kendilerine bağımlı yargının haksız kararlarına muhatap olarak mağdur edilen ve seçimlere girmesi engellenen Akşener’e ve partisine CHP ve 15 Milletvekili verip onlara can simidi yani kurtarıcı oldu.

Şahsen ben o günde çok endişe etmiş ve hiç özeleştiri vermeden kahramanlık (!) yapan Akeşener’e böyle büyük bir fedakârlıkla dünyada eşi olmayacak bir desteğin verilmesini endişe ile karşılamıştım.

Çünkü Akşener hiçbir zaman halklardan yana olmamış, bir anne ve kadın duyarlılığı ile ülkedeki mağdurları yok sayılanları, çaresiz bırakılan evlatları kucaklamamış “her koşulda barış olsun ve hiçbir evlat toprağa düşmesin” dememişti.

Süleyman Soylu gibi muhalefetin suç işleri bakanı diye nitelediği şahıs Akşener’in güvenilmezliğini ve her zaman yıka döke ve imha ederek yol aldığını söylemiştir.

Kendisi de ta Refah Yol zamanından bu yana her zaman yıktıklarıyla övünmüş ama aynı anlayışların temsilcisi olarak devam etmiştir.

Süleyman Soylu bozuk saatin bile günde bir defa doğruyu gösterdiği gibi bu sözleri irdelediğimizde haklı olduğunu görürüz.

Kemal Kılıçdaroğlu ise tüm sosyalistleri ve sol/sosyal demokratları delirtecek kadar sabırla, inatla ve hoş görü ile sağda kümelenmiş, esir edilmiş, mecbur bırakılmış yoksul ve mağdur insanlara ulaşırım diye zaman zaman çok gereksiz insanlara da itibar ederek örgütün sinirleri ile oynamıştır.

Yani Kemal Kılıçdaroğlu ısrar ve inatla Akşener’in b u güne dek her oluşumu imha etmesinin aksine kendisi insanlara ikna metodunu uygulamıştır.

Ancak öyle bir zamanda Meral Akşener’in imha ve ihanetine maruz kalınmıştır ki ne insanlık nede tarih bu seferki ihaneti ve yıkımı affedebilir.

Ne diyeyim; Allahtan korkulsun. İnsanlıktan utanılsın.

Ülke tarihinin en büyük ve en hazırlıksız depremi ile yüzbinler ölmüş, Tek Adam iktidarı emir vermediği ve ihmal ettiği için tüm kurtarma görevi olan kurum ve kuruluşlar kıpırdamamış ve ölenlerin feryadı arşa çıkıp insanlığı enkaz altına gömmüştür.

Her zaman TBMM’de grup toplantılarında atarlı tavırları ile kabadayı (!) Akşener deprem felaketinde 6 gün “kalabalık etmeyeyim…” gibi absürt bir seferle felaket bölgelerine gitmemiştir.

Oysa CHP tüm kadroları ve vekilleriyle birlikte tüm engelleri aşarak, geçilmez yollardan giderek halkların yardımına koşmuştur.

Kemal Kılıçdaroğlu halkları göçük altında ölüme terek eden sorumsuz iktidarın aksine tüm engellemelere meydan okumuş ve çaresiz zorda ve yardıma muhtaç olan halkların ve illerin yanında olmuştur.

CHP’li tüm belediyeler, vekiller, örgütler ve gönüllüleri elleri ile toprağı kazmaya, hırsızların havuza para aktarmak için çalarak yaptıkları tüm yolları, hava alanlarını tamire koşmuşlardır.

Kemal Kılıçdaroğlu koyduğu vicdanlı tavrı, güvenilir devlet adamlığı, sorunu doğru tespit edip çare olabileceğini tüm ülkeye gösterince Meral Akşener’in kimyası bozulmuştur.

Hayalleri ve hesapları tutmayınca çıldırmıştır.

Hatta Tek Adam ve saldırgan gereksiz partiden daha acımasız, daha saygısız, daha vicdansız ve daha vefasız tavrı ve iftiraları ile millet ittifakını devirmek için gerekeni yapmıştır.

Şimdi herkes, geçmişte ben ve biz gibi eski kuşak vazgeçmez yürekli solcuların güvenilmez bulduğu Akşener’in her yeri imha eden, yıkıp geçen gerçek yüzünü tanıma fırsatı bulmuşlardır.

Akşener neden mi böyle yapmıştır????

İddialar muhtelif. Oysa gerçekler çok derinlerde…

Geçmişi ve yaptıkları bu günlerin teminatı oldu.

Belki de Kemal Kılıçdaroğlu’nun sadece başkanlığı değil, soygun ve emperyalizmin kuklası olmuş düzenini değiştirip ülkeyi soyanlardan hesap soracağı için bir tezgâh kurulmuştur.

Benim kanımca ülke dışına kaçırılan milyon dolarları geri getireceğini beyan etmesi sonucu iç dış güçler operasyon düzenlediler.

Tıpkı Osmanlının son zamanlarındaki gibi yerli işbirlikçileri eli ile Kuvayı Milliyecileri yok etmek istediler…

SONUÇ:

Kendisine kirli ellerle, karanlıktan beslenip, imha ede eder yükselip tiyatro sanatçılarına taş çıkaran bir oyunculukla kendi partisindeki temiz ve yurtsever insanları kullanıp umut beslenen bir lider sanılıp itibar edilmiştir.

Kemal Kılıçdaroğlu’nun kendi partisi ve örgütündeki haklı eleştirilere kulaklarını tıkayıp inat ve ısrarla sağdaki partileri ikna ederek birlik sağlama yeteneği takdir edilmekle beraber bu günler görülerek eksik bulunmuş ve eleştirilmiştir.

Özellikle Meral Akşener, ırkçı ve şiddet yanlısı MHP’den daha katı bir HDP düşmanlığı yaparak iktidar olma hırsı ile Millet ittifakına fayda değil zarar vermiştir.

Ülkenin ve millet ittifakının kazanabilmesi için Kürt Halkının oylarına ihtiyaç vardır ama Meral Akşener, Cumhur ittifakından çok daha fazla düşmanlıkta sınır tanımamıştır.

Oysa Meral Akşener’in kendi güdümünde ve kontrolünde olabilecek biri Cumhurbaşkanı olursa ülkede barış, huzur ve başarı olabilmesi olanaksızdır.

HDP, tüm eleştirilere ve haksız karalamalara rağmen, büyük oranda Kürt halkının milyonlarca inanıp güvenerek oy verdiği bir partidir.

Seçilmiş tüm Belediye Başkanları Tek Adamın isteği doğrultusunda haksız hukuksuz hatta yargılanmadan tutsak edilmişlerdir.

Genel Başkanları ise resmen siyasi bir tutsaktır.

Halkları bölen, saltanat süren, hak hukuk tanımadan soygun düzenine ve çetelere yol veren Tek Adam faşizminden kurtulmanın yolu Kemal Kılıçdaroğlu gibi çalmayan, çaldırmayan ama mutlaka hesap soracak bir devlet adamının birleştiriciliğinde ülkemize ve geleceğimize sahip çıkmaktan geçer.

Bu ihanetten dolayı hiç kimse endişe etmesin.

Zehirlenen insanlar bundan kurtulup temizlenirse mutlaka ayağa kalkarlar.

Uzatmaya gerek yok.

İyi Partideki sağduyulu ve ülkesine bağlı vicdanlı ve namuslu insanlarda sakinleşince düşünüp içine düşürüldükleri çirkinliği ve tehlikeyi anlayacaklardır!!!!

Şimdi birleşme ve kucaklaşma vaktidir.

Sözünde durmayan, akşam attığı imzaya sabah sahip çıkmayan, çirkin ve saldırgan dili ile inanılmaz karalamalara imza atan ancak inandırıcı olmayan ama Tek Adam faşizmine can simidi olan Meral Akşener’i Allah Islah etsin…

Millet ittifakı artık kapris ve dayatmaları ile kendilerini kadük konuma sokan ihtiras küpünden kurtuldukları için en geniş ittifak olmasa da mutabakatlarla da ülkemizin geleceğine sahip çıkacaklardır.

Bu sefer halklar hep birlikte omuz omuza halaya ülkenin her yerinden ve tüm renkleri ile birleşip kol kola girerek duracaklardır.

Sevgiyle, saygıyla, eşit yurttaşlar olarak barış ve kardeşlik duyguları ile özgür bir yaşam ve hakça paylaşılan bir düzende yaşayalım ve yaşatalım.

Türkiye Cumhuriyetinin yiğit, yurtsever ve namuslu vicdanlı ve kardeş olan halkları faşizme ve maşalarına geçit vermeyeceklerdir.