Zirvede Haber

Sözcü’nün Manşet Haberine Tepkiliyiz!

Sözcü’nün Manşet Haberine Tepkiliyiz!

Türk Diyanet Vakıf Sen Bursa Şube Başkanı Hilmi Şanlı, eski Kültür Bakanı Fikri Sağlar’ın başörtülü bürokratlar hakkında yaptığı açıklamalar hakkında eleştiride bulundu.

Şanlı’nın açıklamalarından satır başları şu şekilde; Kültür Bakanlığı yapmış, CHP’de önemli görevlerde bulunmuş bir siyasetçi Fikri Sağlar. Zaman zaman tartışma programlarında tartışma programlarında görüyoruz.
En son Halk Tv’deki yayında öyle laflar etti ki duyunca kulaklarımıza inanamadık.

Fikri Sağlar diyor ki: “Kendimden söylemek istiyorum. Ben yargılandığım zaman, türbanlı bir hakimin karşısına gittiğimde benimle ilgili haklarımı koruyacağı ve adaleti yerine getirebileceği konusunda kuşkum var.”

Hani, bu memlekette başörtüsü meselesi diye bir mesele kalmamıştı. Hani bu memlekette hala muhafazakarların istismar ettiği “başörtüsü ve inanç” meselesi artık tartışma konusu değildi?

Fikri Sağlar, bir zihniyetin temsilcisidir. Bu zihniyet, “tek tip”, “tek düşünce”, “tek inanç”, “tek ideoloji” zihniyetidir…

Bu zihniyet faşizm ile kardeştir. Kendisi gibi düşünmeyen, inanmayan hatta giyinmeyenleri “ötekileştiren” ve hatta yaşam alanı bırakmayan zihniyettir.

Zaten Fikri Sağlar’ın katıldığı programın konusu 28 Şubat post modern darbe sürecidir. Tam da 28 Şubat’ın faşist uygulamalarının tartışıldığı bir ortamda Fikri Sağlar, “Türbanlı bir hakimin karşısında gittiğimde benimle ilgili haklarımı koruyacağı ve adaleti yerine getirebileceği konusunda kuşkum var” diyor.

Yani, 28 Şubat’taki başörtüsü zulmünü bugün bile destekliyor. Çünkü o gün Hukuk Fakültelerinin kapısından çevrilen başörtülü kız öğrenciler bugün başörtüleriyle okullarına devam ediyorlar. Ve hakim, savcı, avukat olarak yargı mekanizmasının içinde yer alıyorlar.

Fikri Sağlar bundan son derece rahatsız, son derece muzdarip!

Fikri Sağlar ve onun gibi düşünenlerin temsil ettiği zihniyetin, başörtülülere ya da muhafazakar-dindarlara tanıdığı yaşam alanı sadece eski Yerli filmlerde olduğu gibi temizlikçi, bahçıvan gibi alanlar.

Peki bürokrasi ve üst yönetimler?

Oralar Sağlar’ın temsil ettiği zihniyetin doğuştan imtiyazlı alanları!

Oralarda görev yapacaklar başörtülü olamazlar. Dindar olamazlar. Olurlarsa “adaletli karar vereceklerinden endişe edilir”, liyakatleri sorgulanır, ehliyetleri sorgulanır..!

Bu kafanın, bu düşüncenin bittiğini yok olduğunu düşünüyorduk ki yanılmışız.

Başörtüsünü irticai faaliyetlerin üniforması gören, Başörtülü bir hakimin adaletinden kuşku duyan zatın ve onun gibi düşünen zevatın ne demokrasiyle, ne inançlara saygıyla, ne de insanlık onuruna bağlılıkla ilgileri vardır. Bu dil ayıplı ve sakıncalı bir dildir.

Nitekim başörtüsü veya Türkçe ezan, Türkçe İbadet üzerinden yeni bir kutuplaşma sayfası açmayı planlayanlar yeniden sahnededir.

Bu ve bunun gibiler Türk Milletinin içine nifak sokmaya, ayrıştırmaya ve 28 Şubatlara geri götürmeye çalışanlardır. Bilinmelidir ki , bu ve bunun gibi ayrıştırmaya çalışanlara TÜRK DİYANET VAKIF- SEN olarak fırsat vermeyeceğiz.
Milli ve manevi değerlerimizle kavgaya tutuşanları Türk Milletine şikayet etmeye devam edeceğiz.

SÖZCÜ GAZETESİ KİMİN SÖZCÜSÜ?

Ayasofya’nın açılmış olmasını, bir “kabus” gibi görerek hatırlamak istemeyenler, sanırım ancak Türkiye’ye hala Haçlı algısıyla bakanlardır.

Hiç şüphem yoktur ki, ülkemizin “egemenlik başkaldırısı” olarak tarihe kaydedilen Ayasofya’nın yeniden ibadete açılışı, nesillerimiz boyunca minnet ve şükranla anılacaktır.

Tavsiyem odur ki, gazete yönetimi, sözkonusu haberi yapan sorumluyu derhal görevden almalı ve Türk kamuoyundan özür dilemelidir.

ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ