“Kadınlarımızın Sesi Olacağız!”
“Zübeyde Anne ve Gazi; Bursa’ya geliyor!” bu haber ile Bursa kamuoyuna duyurduğumuz Uluslararası Sinemacılar Dernek Başkanı Selami Yanık’tan yine sosyal duyarlılığın önemine işaret eden bir proje. 8 Mart Dünya Kadınlar Günü nedeni ile anlamlı bir projeye imza atmaya hazırlanan Yanık detayları paylaştı. Yanık; “8 Mart Mucizesi mor renkli fularlarıyla 8 bin kadını bir araya getiriyoruz. Mudanya ilçemize Bu muhteşem buluşmayla Alevi’si, Çerkezi, Lazı, Yahudisi, Hıristiyanı ve Müslümanı örüşüne ellerinde mikrofonla kendi cinslerini destekleyerek kitlenin içinden haykırarak kendi kültürlerini anlatan doğaçlamalar ile çıkacak. Hepsi ayrı ayrı kendi din ve kökenlerine 8 bin kadın bir arada olup, “Kadına şiddete hayır” sloganıyla, tek bir yürek, tek bir ses olacaklar. Bir de büyük sürprizimiz olacak. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün annesi Zübeyde Hanım, kadınlarımızın aralarından çıkıp, mağrur ve gururlu duruşuyla, kadın haklarını haykırarak son seslenişini yapacak. Ayrıca Seminer ve Panelistlerimiz olacak. Dünya ve Türkiye’de “Kadın Vakıf ve Derneklerinin” yakından tanıdığı ünlü akademisyenler ve konuşmacılarımız bu organizasyonumuza tam destek veriyor.” Dedi.
“Toplum Yobazlaştıkça, Kadın Değersizleştiriliyor!”
Yanık; organizasyonda konuşmacı olarak katılacak olan isimleri de tek tek açıklayarak; “Organizasyonumuzun oluşum ayağında Uluslararası Eğitim Koçu sayın Meltem Çevik Hatinoğlu araştırmalarını bizimle paylaşacak dedi. Telefonla ulaştığımız Hatinoğlu organizasyon ile ilgili olarak; “Kadının toplum içindeki önemi ile ilgili açıklamalarım olacak 8 Martta. Her zaman savunduğum bir konu vardır. Bir toplumda kadın baskı altına alıp, susturulursa, özgür irade ve düşüncesi kısıtlanırsa, o toplum yobazlaşmaya ve yok olmaya mahkumdur diye. Bu anlaşılması zor ama üzerine saatlerce konuşulacak bir konu. Erkek egemenliğinin yoğun olduğu günümüzde, çok derinlemesine incelediğimizde aslında kadınların düşünce ve fikirleri ile toplumun ve olayların şekillendiğini görürüz.” Dedi.
“Kadınlar Unutturulmaya Çalışılıyor.”
Hatinoğlu; “Kadınlar toplumsal baskı altında sürekli olarak ikinci plana atılmaya ve unutturulmaya çalışılıyor. Hatta iyi gözlemlersek kadınlar hakkında yazılan bütün fikirlerin, yapılan çoğu etkinlik ve oluşumların erkeklerin kaleminden çıktığını da net bir şekilde görebilmemiz mümkün. Güçlü ve özgüveni kendinde olan bir kadın, toplumu daha entelektüel bir şekilde kanalize edebilir.Günümüz dünyasında bir toplumun medeniyet düzeyi, o toplumun öncelikle kadınlara verdiği değerle, haklarla ve sorumluluklarla yükseltilir diye söyler söyler geçeriz. Bizim toplumumuza bakarsak eğer, kadınlarımız haklarını bilmiyorlarsa, kendi ayakları üzerinde duramıyorlarsa ya da bunun için zorlanıyorlarsa, kendilerinin farkında değillerse, bu noktada büyük bir eksiklik söz konusudur. Kadınların toplumda, sosyal ve iş yaşamlarında karşılaştıkları sorunlar birbirine bağlı olarak bir çok tetikleyicilerle oluşmakta. Bilinç seviyesinde olmayan bu tetikleyicilerin farkına varabilmek, gözlemleyebilmek yine kadının kendine olan özsaygısının farkındalığına varmasını sağlamakla atılacak güçlü bir adımdır. Bir kadın eşitsizliği durumu açık ve net olarak söz konusu! Çocuk gelinlerimiz var! Kadını güçsüz, sıfatsız görüp varlığını hiçe sayan, toplumsal cinnet eşiğinde kadın cinayetlerimiz var! Bunlar büyük travmalar, büyük yaralar, büyük acılar. Ve ne yazık ki kadına karşı işlenen ciddi anlamda hem psikolojik hem fiziksel şiddete mevcut. Bunun için ciddiyet ve farkındalıkla b ir bilinçlilik durumu ortaya konmalı. Kadın olarak öncelikle kendimize sormalıyız! Ben kimim? Ne için, ne yapıyorum? Ben neredeyim? Bunun yanında asıl sorulması gereken soru ise ‘ben kendim için öncelikle ne yaptım?’ bu soruların ve cevaplarının bir sonu yok.” Dedi.
“Kadın Yaşadığının Farkına Varmalı!”
Hatinoğlu; “Kadın çok zeki bir yaratıktır. Kendisini bulduğu anda sahip olduğu gücün ışını gördüğü anda üzerinde hiçbir baskı kalmayacaktır. İşin özü temele inmekte yatıyor bana göre. Yüzeyde herkes kendine saygı duyan, özgüveni yerinde olan bireyler. Fakat bir noktada bir huzursuzluk, bir mutsuzluk, bir yetersizlik bir değersizlik durumu söz konusu. İçgüdüsel olarak bilinçaltının derinlerinde varlığını sürdüren değersizlik, yetersizlik ve daha birçok tetikleyici duygu, bilinç yüzeyinde kendini öfke, kıskançlık, ego, tatminsizlik ve değersiz hissedip sadece ben olgusuna itiyor. Hemcinsinin, öyle olmasa dahi kendisinden daha iyi olduğunu düşünüp, sevgiyi, gücü, birlik ve beraberliği, ortak çalışıp topluma ve kadına faydalı olabileceği yerde, bu defa çark tersine dönmeye başlıyor ve dibe iniş kendisini gösteriyor. Kadının ve beraberinde toplumların uyum içeresinde olabilmesi için, bireyin kendi varlığını sevgiyle kabul etmesi en önemli etkendir. Aktif hayatın içerisinde, kadının gücünü destekleyen özellikle kadınlarımızın, kendi iç dünyalarında yaşadıkları kaosu, korkularını, sorunlarını aşmalarını sağlamak, destekleyici olmak önemli bir adım olacaktır. Kadın tüm dünyada kendisine bahşedilen sonsuz evrensel gücünün, kendi benliğinde var olan sevginin, ışığın yandığının farkında olmalı. Kadınlar çok güçlü ve zeki yaratılmışlardır. Bir kadın içsel yolculuğunda huzuru bulabilmişse eğer, bu farkındalık noktasına gelebilmişse, aşamayacağı hiçbir engel önünde duramaz. Çünkü kadın su gibidir ve su her şeye rağmen yolunu bulur. Önemli olan içsel farkındalıkla o yolculuğa çıkabilmektir. 8 Mart Kadınlar Günümüz sevgiyle, ışıkla, huzurla kutlu olsun.” Dedi.