Bu siyaset yapma şekli ve siyasetçi tipolojisi değişmedikçe değişim çok zor!

“Ekonomi temelli analizimizin ardından hazırsanız siyasi ve jeopolitik analizimi paylaşmak istiyorum.

Ekonomik kriz, erken seçim , yeni ekonomi modeli, merkez bankası kararları derken ilginç gelişmeler oluyor.

20 senelik iktidarının en zor günlerini yaşayan Erdoğan ve AK Partinin yardımına bu kez de jeopolitik gelişmeler yetişti.

Küresel güçler Ukrayna/Rusya gerilimi ve Kazakistan’daki olaylara odaklanmışken Türkiye’nin önemi artmaya devam ediyor.

Neden mi bu kanıya vardım?

Yazıma eklediğim fotoğraflarda basına yansıyan haberleri iyi analiz etmenizi öneriyorum.

Geliyor gelmekte olan deyip, sokaktaki siyasetin, mutfaktaki yangının uzağında kalan, cemaat, tarikat yurtlarına yüksek sesle haykıramayan muhalefetin şapkayı önüne alıp bir kez daha düşünmesi, planlarını gözden geçirmesi gerekiyor. Zira,

1) Biden yönetimi, geçtiğimiz günlerde diplomatik kanallardan Yunanistan’a “Planlanmakta olan ‘East Med’ projesinin, ekonomik açıdan hayata geçirilebilmesinden tereddütleri bulunduğunu ve bu projeyi desteklemeyi düşünmediğini” bildirdi. Aynı görüş, İsrail ve Kıbrıs Rum Yönetimi’ne de iletildi. Kathimerini gazetesi bu gelişmeyi “ABD, EastMed’e mayın yerleştirdi” diye verdi.

Yunanistan’a askeri yığınak yapan ABD’nin bu hamlesine karşı söyleyebileceğimiz tek cümle; bayram değil seyran değil eniştem beni niye öptü olur. Zira son ABD ziyaretinde dış işleri yetkililerinin alınmadığı ve Erdoğan’ın bir tek özel tercümanı ile Biden’la yaptığı ve kayıt alınmayan toplantıda neler konuşulduğunu bilmiyoruz.

Bunun yansımalarını aşağıdaki gelişmelerde de görüyoruz.

2) Yunanistan’a ABD’den gelen ikinci şok ise Girit Adası açıklarında araştırma yapan Total ve ExxonMobil şirketlerinden geldi İki şirkette sismik araştırma faaliyetlerini durdurduklarını açıklamaları oldu.

3)ABD’de temyiz mahkemesi, Halkbank’ın ABD Yüksek Mahkemesi’ne yaptığı itiraz başvurusu sonuçlanana kadar federal hükümetin bankaya karşı açtığı davanın askıya alınmasına karar verdi.

Reuters’ın haberine göre Manhattan’daki 2. ABD Temyiz Mahkemesi’nin bugün verdiği karar, Halkbank’a bir yandan davaya karşı savunma yapmak zorunda kalmadan temyize gitme olanağı sağladı.

Anlaşılan iktidarın en çok çekindiği Halbank davası bir süre sürencemede kalacak.

4)Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, Rusya ile Ukrayna arasında arasındaki gerilime ilişkin “Temennimiz Rusya ile Ukrayna arasındaki gerginliğin, NATO ile Rusya arasındaki gerginliğin bir an önce barışçıl yol ve yöntemlerle çözülmesi, sükûnetin, barışın, istikrarın hâkim olması. Bu konuda üzerimize düşen ne varsa bugüne kadar her türlüyü katkıyı sağladığımız gibi bundan sonra da sağlamaya devam edeceğiz” demekle bir süredir suçladıkları NATO’yu yeniden baştacı ettiler.

Ukrayna/Rusya gerginliği bizim için şu an en büyük risk! Çok dikkatli olmalı ve milli çıkarlarımıza uygun bir politika uygulamalıyız.

5) Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Avrupa Birliği üyesi ülkelerin Ankara büyükelçileri ile toplantıda; “Maruz kaldığımız onca adaletsizliğe rağmen Avrupa Birliği, stratejik önceliğimiz olmayı sürdürüyor” dedi.

Bir süredir Kavala’nın tutukluluğu başta olmak üzere sözlü atışmalarla limoni olan ilişkilere rağmen zeytin dalı uzatılmasının eş zamanlı olması sizce de manidar değil mi?

6)Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun, ‘Ermenistan’la normalleşme adımları kapsamında karşılıklı olarak temsilciler atayacağız. Erivan’a charter uçuşları başlatacağız’ açıklamasından sonra diplomasi hızlandı.

Ermeni tarafı da Türk ürünlerine uyguladığı ambargoyu kaldırarak özel temsilci atadı. İki ülke özel temsilcileri dün Moskova’da ‘normalleşme’ görüşmeleri kapsamında Moskova’da ilk kez masaya oturdu. Bu görüşmeler sınırların açılmasına gidecek gibi duruyor.

ABD’nin soykırım tanımlamasından ve Azerbaycan ile olan sıcak çatışmadan ve Karabağ’daki yeni oluşumdan sonra bu sıcak gelişme sizce de manidar değil mi?

7)Yunanistan Başkanı Kiryakos Miçotakis dün Türkiye ile diyalog kapısının açık olduğunu söyleyerek, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile kişisel görüşme olasılığım her zaman var açıklaması yaptı.

Son günlerde artan gerginliğin ardından bu yaklaşım sizce de manidar değil mi?

8)Dış ilişkilerde bunlar olurken Erdoğan bu haftaki grup toplantısında; Terör örgütü PKK lideri Öcalan’la Demirtaş arasında “hesaplaşma” olduğunu iddia ederek Edirne’deki, en büyük hesabı İmralı’dakine verecek. Zannediliyor ki her yer şu anda toz pembe. Değil. Onlarında kendi içlerinde ayrı bir hesaplaşmaları var. Ve bu hesaplaşmayı da yapacaklar” dedi.

Çözüm sürecinde Habur çadır mahkemeleri, valilere operasyon yapmayın talimatı, bölücübaşı güzellemeleri, Oslo , Dolmabahçe görüşmeleri, İmralı ziyaretleri , Diyarbakır mitingi , TRT’de Osman Öcalan’ın mektubunun okunması hala hafızanızda değil mi?

Yaptıkları, söyledikleri ortada olan Demirtaş ve Öcalan’dan kimin kime hesap vereceğini bilemem lakin böyle bir hesaplaşmanın cumhurbaşkanı tarafından dile getirilmesi çok ilginç.

Benim bildiğim ülkede terör ve teröristler için hesabı bağımsız mahkemeler keser.Terör örgütlerinin iç hesaplaşması da cumhurbaşkanının konuşmasında gündem olmaz.

Türkiye’nin 40 yıldır başındaki en büyük sorun olan terörü öyle ya da böyle seçim için politika malzemesi yapmak, ömür boyu hapis cezası alan İmralı’daki caniyi meşrulaştırmak , muhatap göstermek ne derece doğru?

İdam isteyenler çoğunluk ellerindeyken neden sessizler? İdam yerine genel af gelir mi hep birlikte göreceğiz.

9)HDP’li milletvekilinin 2017 yılındaki resmini haklı olarak eleştiren ve dokunulmazlığının kaldırılmasını isteyenlerin FETÖ başı ile resmi olanlar için de aynı girişimde bulunması gerekmez mi? Bank Asya’ya para yatıranlar, dersanelerine gidenler tutuklanır ve görevlerinden uzaklaştırılırken siyaseten en üst noktaya getirilenlere ne demeli? Senin teröristin kötü benim ki iyi ya da kandırıldık, hataya düştük, savunması geçerli olabilir mi?

10)Avrupa’da çok büyük bir enerji krizi var ve çok zor bir döneme giriliyor. Artan maliyetler gerek hane halkını gerekse üretimi çok zorlayacak. Arz sıkıntıları, durgunluk, sosyal patlama en büyük sorun.

11)Covid ve önlemler, aşı sayı ve uygulamaları, maske, pcr, kapanma, sosyal patlama derken omicronla sürü bağışıklığına geçildi. Çöp olan protokoller, uygulamalar hastaneleri, aşı ve yan sanayilerini ihya etmekten öteye gitmedi. Mutasyon geçiren bir virüse karşı 1 aşı, 2 aşı, 3 aşı , 4 aşı derken bilim dünyası da siyasete benzedi. Zira virüslerin arkasında da siyasetçiler var.

Şimdilik şu kadarını yazayım gelecek sefer daha riskli, kanlı, hayatta kalmanın zorlaştığı vahşi salgınlar ve sosyal patlamalar göreceğiz.

Yeri gelmişken tüm sağlık çalışanlarımıza bir kez daha teşekkür etmek istiyorum.

12)Tüm bunlar olurken bunları analiz eden ve dile getirecek siyasetçilerimizin olmaması neden bu halde olduğumuzu çok iyi anlatıyor.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu sürekli olarak ben ne olacağım değil biz ne olacağız demek gerektiğini söylese de erken seçim kokusu alan benciler şimdiden her ziyarette, her organizasyonda be Ankara’da boy gösteriyor.

Bu siyaset yapma şekli ve siyasetçi tipolojisi değişmedikçe değişim çok zor ve özlenen Türkiye çok uzak.

Sayın genel başkan liyakat,mülakat,değişim, demokrasi , parti içi demokrasi derken CHP kendi içinde liyakata, değişime ne kadar açık?

CHP Genel Merkezinde gerek teşkilat gerek hemşeri tanışıklığı olmadan gerekse statü kazanımı olmayanların şansı nedir?

Yıllardır vekilliği meslek edinmiş olanların ve her şey gözlerinin önünde olan kişilerin vekillikleri ne zaman bitecek? 2/3 dönem üzeri vekillik hangi demokrasinin unsurudur?

Genel Başkan bugün yenilenmeye gidiyoruz 3 dönem üstü arkadaşlarımızın en az yarısını yeni , dinamik, genç kadrolarla değiştireceğiz dese neler olur?

Kendilerini sosyal demokrat, Atatürkçü olarak tanımlayıp ben ne olacağım kaygısıyla koroya dahil olup ses çıkarmayanlar sizler en az eleştirdikleriniz kadar suçlusunuz.” dedi.