Zirvede Haber

KASIM SÜLEYMANİ VE BÜYÜK OYUN

KASIM SÜLEYMANİ VE BÜYÜK OYUN

Aslında olay tam da eski Ürdün Kralı Hüseyin bin Abdullah’ın Şii Hilalı cümlesini kurduğu gün başladı. O gün bu gündür, İran islam coğrafyasında böyle bir hayalin peşinden gitme kararı almış ve bu uğurda her şeyi göze alarak ortadoğuyu cehennem yerine çevirmiştir.

Taa ki Amerika Birleşik Devletleri başkanlık koltuğuna Barack Obama oturana kadar. Ondan sonra zaten her şey hızlanmış İran Ortadoğu ve islam coğrafyasında Amerika’dan yeşil ışık alarak tam gaz hedeflerine ulaşmak için taş taşın üstünde bırakmamıştır.

Obama’nın halefi Trump ise her konuda olduğu gibi, ortadoğuda’da duygusal davranmamış tüccar zihniyetiyle Amerika çıkarları doğrultusunda yeni ve alışılmamış adımlar atmaya başlamıştır.
Büyük ortadoğu projesi ( BOP) planı çerçevesinde bu coğrafyada özellikle 2017’den bu yana çok hızlı gelişmeler meydana gelmiş ve bir çok olay üst üste cerayan etmiştir.

Proje çerçevesinde ABD tarafından Suudi Arabistan’ı hiç dengi olmayan bir Yemen savaşına zorlanmıştır.

Lübnan’da İran’ın kolu olan Hizbullah’a ortam sağlanarak siyasi istikrarsızlık yıllardır süre gelmiş.

Ürdün ekonomisi üzerine yapılan baskılar neticesinde ülkenin ayakta duramayacak bir hala getirilmiş.

Katar sorunuyla birlikte körfez’de yeni cepheleşme ve kutuplaşmaları sağlayarak yeni gerginlik zemini hazırlanmıştır.

Daha önemlisi, Suriye’de sahayı Rusya ve İran’a devir ederek, görevimiz petrol kaynaklarını korumak diyerek, terör örgütleri üzerinden vekalet savaşı taşeronluğu tayin ederek ülkeyi kan gölüne çeviren Amerika, son olarak 2003’ten bu yana işgal ettiği Irak’ı, İran’ın himayesine bırakarak, ülke halkının gün yüzü görmemesine vesile olmuştur.
Bu girişten sonra, gelelim asıl mesele olan Kasım SÜLEYMENİ’nin suikastına !!

Kısa bir analiz yaparak aslında Amerika Birleşlik Devletleri ile İran arasında oynanan tiyatronun fasıllarını ve kurguladıkları oyuna bir göz atalım:

Süleymeni Bağdat hava limanında Amerika’ya ait insansız hava araçları tarafından çok ince hesaplanmış bir operasyonla öldürdüğü günün sabahı, kara yoluyla Suriye’nin Halep şehrinden çıkıp Şam havalimanına gidiyor, oradan uçakla Lübnan’ın başkenti Beyrut havalimanına indikten sonra Beyrut’un güneyinde bulunan ve Hizbullah kontrolu altında olan varoşlarda 2016’dan beri saklandığı yer altı sığınağında Hizbullah lideri Hasan Nasrullah ile görüşüyor, ve oradan direk havalanına gelip uçakla Irak’ın başkenti Bağdat havalimanına indiğinde kendisini bekleyen araca biniyor ve çıkışta malum olay yaşanıyor.

Asıl kiyamet bundan sonra başladı desek yanlış olmaz!!

İran ve etkisi altında bulunan bütün Şii dünyası için bir yıkım bir kabus gerçekleşmiştir. Zira Süleymeni İran’da Ayetullah Ali HAMANEY’DEN sonra ikinci addamdır ve İran devrim kazanımlarını bütün dünyaya ihraç eden kişi olarak bilinmekteydi. İran’a bağlı bütün dünyadaki milis güçlerin kordinasyonundan sorumlu olan bir kişidir. Tabi ki burada birçok soru işaret vardır:
– Suriye gibi otoritenin olmadığı bir yer varken neden Irak’ı seçti ABD, suikastı gerçekleştirmek için ?

Burada yine şu soru akla geliyor..
Irak’taki hesaplar henüz bitmedi de ondan mı?
Irak’taki petrol paralarını bu vesiyleyle paylaşmak mı ? bilmiyoruz !!

Fakat suikasttan hemen sonra, maaşlarını bile Amerika’dan alan Irak parlementosu bir karar alıyor ve Amerikan askerinin hemen Irak’ı terk etmesi emrini veriyor.
Tuhaf olan şu ki, Trump aynı günün akşamı peki başüstüne diyerek ABD askerinin Irak’tan çekileceğini açıklıyor !!

Konuyu algılaya biliyor muyuz?

Emir, işgal altındaki Irak’tan, ve emire uymak işgalcı Amerika’dan !!

Daha tuhafı ise, suikastı gerçekleştiren ABD, ve gerçekleştirdiği yer Irak olmasına rağmen, Süleymeni’nin cenaze merasiminde atılan sloganlar şöyle:
Kabe’ye “Ya Haydar” yazısı yazacağız, Suudi Arabistan bayrağına “Ya Ali “ yazacağız.

Tuhaf demi ?

Suudi Arabistan ne alaka, ve neden Suudi Arabistan?

Ortadoğuyla ilgilenen herkes iyi bilir ki, Süleymani PKK’nın İran kolu olarak bilinen PJAK ile derin ilişkiler içerisindedir.
Irak’ta Süleymaniye ( Talabani ) kandil ve Bağdat kordinasyonunu sağlayan kişidir.
Bunun yanında 2013/2014 yıllarında Suriye’de Esed’i ikna ederek PKK ve türevlerinin temelini Suriyenin kuzey doğusunda atan kişi olarak bilinen ve sonraki süreçte Rusya ve Esed ile bu terör örgütleri arasındaki kordinasyonu sağlayan kişi olarakta biliniyordu.

Ve daha önemlisi 2014 yılında Musul’da İŞİD’i bizzat kurmuş ve o meşhur Musul’daki Irak ordusuna yapılan baskın tiyatrosunu yöneten kişi olarakta bilinmekteydi.
Ve bu süreçte Amerikan ordusuna ait askeri araçlarla, İşid’e karşı mücadele verilen cephe ziyaretlerinde verdiği pozlar dün gibi hafızalarda dır, ki ABD bu kişiye Ortadoğu da tam yetki tanımış, elinin her yere uzanmanını sağlamıştır.

Ama ne zaman Süleymani kendine verilen rolden şaştı ve kendine çizilen sınırlardan uzaklaştı. Oda tabi ki son iki aydır Irak sokaklarındaki protestoları bitirmek amacıyla, Amerika’yı sözde düşman ve olanlardan sorumlu tutarak Bağdat’taki ABD Büyük Elçiliğini bir süre önce terörist faaliyetlerde bulunduğu bahanesiyle Amerikan hava saldırılarına uğrayan Haşdi Şabi milislerini kullanarak işgal etmeye kalkması, kendisine çizilmiş sınırların aşılması anlamına gelmiştir.
Bütün bu olaylar suikast zamanlamasını hızlandırmıştır. Oysa ABD bu planı o gün yapmamıştır, çok daha öncelerden bu günün elbette geleceğini görmüşlerdir.

Bunu iyi anlayabilmemiz için, suikast sonrası olanlara bakmamız yeter.

İran halkı ve İran yanlıları ayağa kalkmış intikam sloganlarıyla sokakları inletmiş. İran dini lideri Hamaney bizzat intikam ağır olacak diyerek ABD’ye ağır bedeller ödettirilecek diyerek konuyu bilmeyen insanlar düşünmüştür.
Oysa bu coğrafyada her iki ülke birlikte hareket etmektedir, her adımı birlikte planlayıp birlikte atmaktadırlar. Alelacele İran milli güvenlik kurulu toplanmış intikam kararı alınmıştı.

Çarşamba günü 08.01.2020 sabah saatlerinde İran, Irak’ta bulunan ABD üslerini vurdu haberleri ile bütün dünya güne merhaba demişti. İran’dan resmi açıklamaya göre 80 Amerikan askeri ölmüş 200’e yakın da yaralanmıştı, oysa Trump bu haberi yalanladı, sıfır hasar olduğunu açıkaldı.

Bu ne demek ?

Bu demek ki, İran kendi iç dengelerini ve saflarını sıklaştırarak güçlendirmiş, dağılmakta olan İran toplumunu kenetlenmesini sağlamıştır. Ve bu şekilde sokağın gazını bi nebzede olsa almıştır.
ABD tarafındaysa yaklaşan seçimlerde Trump iç siyasette kahramanlaşmış, azil sürecinden bu bağlamda dahada güçlü çıkmıştır.
Ve daha önemlisi, ABD askerinin Irak’tan çekilme ve orada yapılan harcama bedeli olarak Amerika’da bulunan Irak’lı politikacıların mal varlıklarına el konulduğu açıklanmıştır, bu varlıkların açıklanan rakamlara göre yaklaşık 586 milyar dolar olarak söylensede petrol paralarıyla birlikte 1 trilyon dolar olduğu tahmin edilmektedir.
Ve dikkat çeken diğer husus, Arap körfezinde Amerikan savaş gemileri İran’a bir mermi menzili kadar yakın iken, neden İran kilo metrelerce uzaktaki askeri üsleri bombalama ihtiyacı duyuyor?

Ve hatta 3 gün boyunca Bağdat’ın yeşil bölgesinde bulunan ABD askeri ve sivil yetkililerini Erbil’in güneyindeki “Aynul Esed” hava üssüne Helikopterler ile herkesin gözü önünde taşımışken, İran tarafından hiç bir müdaheleye maruz kalmamaları gözden kaçmamış, ne zaman Trump bu sevkiyatlkarın tamamlandığını açıkladı İran o gece hava üssünü vurduğunu bildirdi. Bu çok tuhaf ve bir o kadarda düşündürcü bir karşılıklı oyundur.

Bunlara ilave olarak, daha garibi, İran dış işleri bakanı Cevat Zarif’in yaptığı açıklamalardır: “biz Amerika’ya saldırı başlamadan önce bilgi verdik” sözleridir.

Bu nasıl bir savaş ve nasıl bir intikam ?

İran neden saldırı düzenleyeceği Amerika’ya daha önceden bilgi versin ?

Lakin bu tiyatronun daha eğlenceli tarafı, İran tarafından füzelerle saldırı düzenlenen yerlerden gelen görüntü ve bilgilere göre, atılan füzelerin patlayıcı başlıkları sökülmüş ve sadece motor ile teneke parçaları fırlatılmıştır. Hatta saldırı esnasında havalanan ve Ukrayna’ya ait olduğu açıklanan bir yolcu uçağının düşürülmesi ve içindeki 186 yolcunun ölmesi, ve sonra bu uçağın yanlışlıkla düşürüldüğü açıklanması buda konunun daha komplike olduğu göstermektedir.

Dikkat çeken başka bir detay, Süleymani’nin Amerikan vatandaşı olan kızı Zeynep’in, hem Hamaney hemde Hasan Nasrullah’tan babasının kanını, Ortadoğu’da gerekeni yaparak yerde bırakmamaları gerektiğini istemesidir.

Bilindiği gibi, Süleymani aracılığyla İran’a bağlı milisler Ortadoğu’da en az 6 milyon sivilin ölümünden sorumludur. Ve bu talimatla Zeynep babasının misyonunu devam ettirilmesi ve daha fazla sivilin öldürülmesini talep ettiği gibi yorumların yapılmasına yol açmıştır.

Zira bu sözlerden hemen sonra Suriye’nin Rakka ve Deyrezzor şehirlerinde yüzlerce sivilin İran milisleri tarafından kurşuna dizilerek vahşice katlettiği kayıdedilmiştir.

Bu tiyatro analizinin sonucu olarak;

Planlar çerçevesinde her iki tarafta arzuladığını elde etmiş ve planın bir sonraki aşamasına geçilmesi için zemin hazırlanmıştır.

Burada bu planın asıl hedefi, dört tarafı İran ve uzantıları tarafından abluka altına alınan Suudi Arabistan dır.

Hele hele son Trump açıklaması “bizim Ortadoğu petrolüne ihtiyacımız yok artık, korunmak isteyen ülke varsa bedelini öder ona göre koruruz” cümlesi, artık İran Arabistan çatışması yakın demektir.

Ve burada en fazla zararı orta vadede Suudi Arabistan ve uzun vadede Türkiye görecektir.

ÖMER KARAALİ- USTAD Ortadoğu Masası Başkanı

ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ