“Zor Dostum, Bu Ülkede Yaşamak Zor”
Zeki Baştürk | Bursa Vatan Medya Grubu Köşe Yazısı
Bu ülkede kadın olmak zor…
Sadece geceleri değil, gündüzleri bile dikkatli yürümek zorundasın. Gülüşünü, bakışını, ses tonunu “ayıp” ya da “davetiye” saymasınlar diye ayarlamak zorundasın. Bir yaşam değil, sürekli tetikte olunan bir savunma hâli…
Bu ülkede çocuk olmak zor…
Oyuncağını değil, kardeşini sırtında taşımak zorundasın. Çocukken büyümek, büyüyünce hayallerinden vazgeçmek zorundasın. Çocukluk, korunması gereken bir hak olmaktan çıkmış; ertelenen bir lükse dönüşmüş.
Bu ülkede emekli olmak zor…
Ömrünü adadığın işin karşılığında açlık sınırında yaşamak zorundasın. Dinlenmek değil, hayatta kalmak mücadelesi veriyorsun. En trajik olanı ise “geçinemiyorum” demekten bile utanmak zorundasın.
Bu ülkede öğrenci olmak zor…
Yurt yok, burs yok, umut yok. Karnını doyuramadan ders çalış, sonra da “başarısızlık sende” desinler. Sırtında gelecek kaygısı, önünde belirsizlik… Okuyan değil, sabreden kazanırmış bu düzende!
Bu ülkede emekçi olmak zor…
Alın terin kurumadan vergi ödersin, hakkını ararsan suçlanırsın. Sessiz kal derler, “şükret” derler, sesini çıkarırsan “nankörsün”.
Ama mesele kimliklerde değil dostum.
Mesele; bu hayatın kendisinin zorlaştırılması. Ekonomiyi yönetemeyenler, adaleti sağlayamayanlar, eşitsizliği görmezden gelenler… Bedelini hep halk ödüyor.
Ve tüm bu zorluklar sanki kadermiş gibi dayatılıyor.
Oysa değil!
Ne kadının korkusu, ne çocuğun yoksulluğu, ne emeklinin çaresizliği, ne gencin umutsuzluğu yazgı değil. Bunlar siyasal tercihlerin, yanlış politikaların ve suskun toplumun sonucu.
Ama asıl en zoru ne biliyor musun dostum?
Bunca ağır yaşam koşuluna rağmen herkesten “normalmiş gibi davranması” beklenmesi.
Evet, zor dostum zor…
Ama unutma: Zorluk, adını koymadan, nedenini sorgulamadan ve hesabını sormadan bitmez.
