“Güven” Meselesi

Ela Çokgören yazdı…

Son günlerde sosyal medyada sıkça karşıma çıkan bir soru var:
“Yavuz Ağıralioğlu’na güveniyor musunuz?”

İlk bakışta sıradan bir anket sorusu gibi görünüyor ama aslında öyle değil. Çünkü “güven” siyasette çok daha ağır bir anlam taşır. Oy vermek ayrı şeydir, güven duymak bambaşka. İnsan oyunu bir kere verebilir; ama güvenini verdiğinde, bu uzun vadeli bir ilişkiye dönüşür.

Herkesin “güven” tanımı da kendine göre farklıdır:

• Kimisi için dürüstlük ve samimiyet.

• Kimisi için tutarlılık, yani dün dediğini bugün inkâr etmemek.

• Kimisi için kriz anlarında dik durmak, yan çizmeyip sorumluluk almak.

Halk Ne Diyor?

Tepkilere bakınca üç ayrı yaklaşım öne çıkıyor:

1. Şüpheciler: “Nesine güveneceğim?” diyerek mesafeli duranlar.

2. Alaycılar: Mizah yoluyla tartışmayı hafife alanlar.

3. Temkinli Meraklılar: Mevcut partilerden umudu kalmadığı için alternatif olarak baksa da hemen güvenmeye yanaşmayanlar.

Asıl dikkat çekici nokta ise medyanın bu soruyu sürekli gündemde tutma biçimi. Çünkü her “güven” sorusu, farkında olsak da olmasak da zihnimize şu düşünceyi yerleştiriyor:
“Acaba güvenilir mi?”

Algı İnşası ve Risk

Burada mesele sadece anket değil, bir algı inşası. Bir siyasetçinin adı güven kelimesiyle birlikte tekrar tekrar anıldığında, bu hem fırsat hem de risk barındırıyor. Fırsat, çünkü insanlar konuşuyor, merak ediyor. Risk, çünkü sürekli şüphe gölgesi altında tartışılıyor.

Ama unutulmaması gereken bir nokta daha var:
Bütün bu konuşmalar sosyal medyada dönüyor. Yani aslında toplumun tamamının değil, sosyal medya kullananların sesini duyuyoruz. Orada da troll’ü var, bot’u var, organize hareket eden gruplar var. Bir konunun çok konuşulması, bütün halkın aynı yönde düşündüğü anlamına gelmez.

Sonuç

Benim gördüğüm tablo şu: Sosyal medyada “güven” sorusunun sürekli öne çıkarılması, topluma “nabız ölçümü” gibi sunuluyor ama gerçekte bir algı savaşı yürütülüyor.

Ve işin özünü şöyle özetliyorum:

Sosyal medya nabız değildir, sadece gündemin yankısıdır.