Balkanlardan Avrupa’ya Acı Bir Çığlık: Karadağ’da Türk Düşmanlığı ve Karanlık Yönelim

  • 20 Kasım 2025
Balkanlardan Avrupa’ya Acı Bir Çığlık: Karadağ’da Türk Düşmanlığı ve Karanlık Yönelim

​Karadağ’ın Bar kentinde Türk vatandaşlarına ait işletmelere yönelik gerçekleştirilen kundaklama saldırıları, sadece yerel bir nefret suçu olmanın çok ötesinde, tüm Balkanlar’ın ve Avrupa Birliği’nin (AB) istikrar idealinin derin bir krizin eşiğinde olduğunu gösteriyor. Bu olaylar, bir yanda Sırbistan Cumhurbaşkanı Aleksandar Vučić’in Türkiye’yi hedef alan kışkırtıcı jeopolitik söylemleri, diğer yanda ise Karadağ içindeki Sırp yanlısı radikalizmin tehlikeli birleşimiyle tetiklenen anti-Türk histerisinin zirve noktasıdır.

Yangını Körükleyen Siyasi Rüzgar: Vučić Çizgisi
​Olayların zamanlaması ve arkasındaki kışkırtıcılar, meselenin sıradan bir vandalizm olmadığını kanıtlıyor. Sırbistan Cumhurbaşkanı Vučić’in, Kosova’ya İHA verilmesi üzerinden Türkiye’yi doğrudan hedef alarak, bölgeyi “silahlandırmakla” suçlaması, Karadağ’daki Sırp yanlısı radikal gruplara dolaylı bir eylem çağrısı niteliğindedir.
​Bu stratejik söylem, bölgede zaten hassas olan etnik ve dini dengeleri bozmayı amaçlar: Türkiye’yi Balkanlar’da “istikrarsızlık kaynağı” olarak etiketleyerek, Sırp milliyetçiliğini besleyen radikal unsurlara meşruiyet sağlamaktadır. Bar’daki saldırıların Sırp yanlısı kişilerce kışkırtıldığı yönündeki iddialar, Sırbistan’ın jeopolitik çıkarlarını koruma bahanesi altında yarattığı bu “vekâlet nefretinin” ürünüdür.

Karanlık Kapı Açılıyor: 1990’lar Hayaleti
​Karadağ Parlamentosu’ndaki Boşnak Partisi milletvekili Edina Dešić’in yaptığı yürek burkan açıklama, durumun ne kadar vahim olduğunu gösteriyor. Dešić, yaşananları sistematik bir şekilde oluşturulan antitürk histerisinin sonucu olarak nitelendirirken, en sarsıcı benzetmeyi kullandı:
​”Korkarım ki Karadağ’da ‘Türk’ olarak anılan göçmen ve yerli topluluklar kollarında işaretler taşımak, ev ve işyerlerini çarşaflarla işaretlemek zorunda kalacaklar — tıpkı Hitler Almanyası’ndaki Yahudiler veya Karadziç’in Prijedor’undaki Boşnaklar gibi.”
​Bu kıyaslama, saldırıların sadece dini nefret, ksenofobi ve İslamofobi temelli olmadığını, aynı zamanda Karadağ’ın bir etnik linç kampanyası ülkesi haline gelme tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu gösteriyor. Karadağ, “Avrupa’da görüşürüz” denilmesi beklenen bir NATO üyesi ve AB adayıyken, Dešić’in uyarısıyla 1990’ların Yugoslavya’sını andıran bir karanlığa hızla sürüklenmektedir.

Karadağ’ın AB İmtihanı ve Batı’nın Sorumluluğu
​Karadağ hükümeti, bu saldırıları en sert şekilde kınamalı ve yetkililer derhal harekete geçmelidir. Konu, sadece faillerin cezalandırılması değil, aynı zamanda bu nefreti körükleyen siyasi ve radikal unsurların tecrit edilmesidir. Karadağ’ın AB üyelik süreci, bu olaylar ışığında hukukun üstünlüğü ve insan hakları fasıllarından ağır bir sorgulamadan geçecektir.
​Eğer Karadağ, çok etnikli yapısını koruyamaz ve vatandaşlarının (Türk, Boşnak fark etmeksizin) can ve mal güvenliğini sağlayamazsa, Avrupa Birliği’ne entegrasyon hayali tehlikeye girecektir.
​Bu kritik eşikte, uluslararası toplumun ve özellikle Batılı başkentlerin sessizliği düşündürücüdür. Batı, bölge istikrarını koruma adına, Vučić’in kışkırtıcı ve militarist söylemlerine ve Karadağ’daki radikalizme karşı daha kararlı bir duruş sergilemelidir. Aksi takdirde, Balkanlar’daki istikrarın temel direkleri sarsılacak ve bölge yeniden karanlık bir girdaba sürüklenecektir. Karadağ, şimdi, bir Avrupa devleti mi, yoksa 1990’ların hayaletlerinin esiri mi olacağını seçmek zorundadır.

BulTürk dernek başkanı
Rıfat UluTürk

REKLAM ALANI
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ