Osmangazi Belediyesi’nde Hayvan Katliamı İddiaları: Yaşam Hakkı Savunucusundan Sert Tepki!

Bursa’nın Osmangazi ilçesinde, belediyeye ait Hamitler Hayvan Barınağı’nda yaşandığı iddia edilen hayvan katliamı, kamuoyunda büyük yankı uyandırdı. Sosyal medyada paylaşılan görüntülerde, çuvallar içinde ölü köpeklerin çöplüğe atıldığı görülüyor. Hayvanseverler, bu olayın ardından barınakta üç ayrı mezarlık kazıldığını ve öldürülen hayvanların buralara gömüldüğünü iddia etti.
Osmangazi Belediyesi, olayla ilgili yaptığı açıklamada, görüntülerin belediyenin kurumsal yaklaşımını yansıtmadığını belirterek, olayın işten çıkarılan eski bir çalışan tarafından gerçekleştirilen organize bir operasyon olduğunu ileri sürdü. Belediye, konuyla ilgili idari ve hukuki sürecin başlatıldığını duyurdu.
Ancak yaşam hakkı savunucuları, belediyenin açıklamasını yeterli bulmadı. Hayvan hakları aktivisti İbrahim Kaya, olayın münferit olmadığını ve sistematik bir sorun olduğunu belirterek, “Bu tür olaylar, mevcut yasal düzenlemelerin yetersizliğinden kaynaklanıyor. Hayvanların yaşam hakkı, sadece kâğıt üzerinde değil, fiilen de korunmalıdır” dedi.
Yaşam Hakkı Savunucusu, Türkiye’deki Hayvan Katliamlarını Ulusal Gündeme Taşıdı
Türkiye’de uzun süredir kamuoyunun göz ardı ettiği bir gerçek, sonunda ulusal medyada yankı buldu: Sokak hayvanlarına yönelik sistematik şiddet ve itlaf uygulamaları! Bu vahşeti ortaya çıkaran ve gündeme taşıyan isim ise, hayvan hakları ve yaşam hakkı mücadelesinin simge figürlerinden biri olan yaşam hakkı savunucusu aktivist oldu.
Osmangazi Barınağı Gündemde
Son olarak Bursa’da Osmangazi Belediyesi’ne bağlı bir hayvan barınağında yaşandığı iddia edilen olaylar, Türkiye’nin dört bir yanında hayvanseverleri ayağa kaldırdı. Barınakta “T61” adlı kimyasal bir maddenin kullanıldığı ve bu maddenin hayvanlara acı çektirerek ölüme yol açtığı ileri sürüldü. Barınakta çalışan bir işçinin ifşasıyla gündeme gelen olay, yaşam hakkı savunucusunun çabaları sayesinde ulusal basında geniş yer buldu.
“Bu Zulüm Yalnızca Hayvanlara Değil, İnsanlığa da Yapılıyor”
Yaşam hakkı savunucusu İbrahim Kaya yaptığı açıklamada şunları söyledi:
“Hayvanları gözlerden uzak şekilde acı içinde öldürmek, sadece etik dışı değil; aynı zamanda bir suçtur. Bu ülkede hayvanların yaşam hakkı güvence altına alınmadan, insan haklarından da söz edilemez.”
Ulusal Basın Sessizliği Bozdu
Hayvanseverler, ayrıca Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü’nün olayla ilgili denetim yapmamasını eleştirerek, kurumun sorumluluğunu yerine getirmediğini savundu. 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu’nun uygulanmasında eksiklikler olduğunu belirten aktivistler, yasanın etkin bir şekilde uygulanması ve denetimlerin artırılması çağrısında bulundu.
Olayla ilgili soruşturma devam ederken, kamuoyunun tepkisi sürüyor. Hayvan hakları savunucuları, benzer olayların tekrar yaşanmaması için daha sıkı denetim ve yasal düzenlemelerin yapılmasını talep ediyor.
Yaşananların ardından birçok gazeteci, sivil toplum kuruluşu ve hayvansever sosyal medya üzerinden seferber oldu. Gerek Twitter, gerekse televizyon haberlerinde konunun kapsamlı şekilde yer bulması, kamuoyunun da dikkatini bu konuya çekti.
“Bu Bir Kumpas Değil, Bir Gerçekliktir”
Barınak yönetimlerinin kendilerini savunmak adına olayları “kumpas” olarak nitelendirmesine sert yanıt veren yaşam hakkı savunucusu İbrahim Kaya, “Gerçekleri ortaya koyan vicdanlı çalışanlar sayesinde bu uygulamaları belgeledik. Artık kimse susmuyor. Bu bir saldırı değil, adalet çağrısıdır,” diyerek kamu vicdanına seslendi.
Hayvanlar İçin Adalet Çağrısı
Yaşam hakkı savunucusu İbrahim Kaya, hayvanlara yönelik işlenen suçların “kabahat” değil, “suç” olarak değerlendirilmesi gerektiğini söyledi. “Ceza Yasası’nda hayvana karşı şiddeti işleyenler için caydırıcı hükümler yer almalı. Aksi halde bu vahşet devam eder” diyerek meclise çağrıda bulundu. Yaşam hakkı savunucularının gayreti sayesinde Türkiye’nin dört bir yanındaki görünmez acılar görünür hale geldi. Artık sokak hayvanlarının sessiz çığlığı ulusal medya aracılığıyla milyonlara ulaşıyor. Bu mücadele, yalnızca hayvanlar için değil, toplumun vicdanı için de bir sınav niteliği taşıyor.
“Sokakta bir canı yaşatmak, insanlığın onurudur.”
İfşa edilen görüntüler ve belgeler sayesinde başta televizyon kanalları olmak üzere pek çok ulusal medya kuruluşu yaşanan katliamları haberleştirerek geniş kitlelere duyurdu. Bu gelişmelerin ardından Türkiye genelinde çeşitli belediyelere yönelik tepkiler büyürken, hayvan hakları aktivistlerinin çağrıları siyasetin de gündemine girmeye başladı.
“Bu Bir Vicdan Meselesidir”
Yaşam hakkı savunucusu İbrahim Kaya, sokak hayvanlarının yaşam alanlarının korunmasının sadece bir görev değil, bir vicdan meselesi olduğunu vurguladı. Ayrıca bazı yerel yönetimlerin bu tepkileri “kumpas” olarak nitelendirmesini sert bir dille eleştirerek:
“Bu protestolar halkın vicdanının sesidir. Belediyeler, tepkileri itibarsızlaştırmak yerine kendilerini sorgulamalıdır,” ifadelerini kullandı.
Yasal Düzenleme Çağrısı
Aktivist İbrahim Kaya sokak hayvanlarına yönelik her türlü şiddetin ağır cezalarla karşılık bulacağı gerçek ve uygulanabilir bir Hayvan Hakları Yasası’nın bir an önce çıkarılması gerektiğini vurguladı. Ayrıca hayvan barınaklarının bağımsız kurumlar tarafından denetlenmesi çağrısında bulundu.
Türkiye’de hayvan hakları mücadelesi yeni bir aşamaya giriyor. Artık görmezden gelinen değil, gündemin tam merkezine taşınan bir konu. Bu sürecin mimarlarından olan yaşam hakkı savunucusu aktivist İbrahim Kaya ve hayvan hakları gönüllüleri, sadece hayvanların değil, insanlığın onurunu da koruma yolunda kararlılıkla ilerliyor.
Kaya, “Sessiz canların çığlığı artık duyuluyor. Bu bir başlangıçtır. Yaşam hakkı mücadelemiz büyüyerek devam edecek. Sokakta yaşayan bir hayvanın yaşam hakkı, bu ülkede adaletin sınavıdır. Hayvana kıymaya göz yuman bir yönetim anlayışı, insan hakları konusunda da sınav veremez. Bu zulme susan herkes bu suçun ortağıdır. Bir canın sessiz çığlığına kulak vermek, insan kalabilmenin asgari şartıdır.” dedi