Zirvede Haber

KİRLİ ELLERİNİZİ VE BİLİM DIŞI UYGULAMALARINIZI KÜÇÜCÜK ÇOCUKLARIMIZDAN ÇEKİN.

KİRLİ ELLERİNİZİ VE BİLİM DIŞI UYGULAMALARINIZI KÜÇÜCÜK ÇOCUKLARIMIZDAN ÇEKİN.
“Öncelikle tüm anne ve babaları bu akıl, mantık, izan ve bilim dışı uygulamaya tavır koymaları için uyarmayı görev sayıyorum.” geçmiş dönem CHP Parti Meclisi Üyesi Güler Buğday’dan muhalefete ortak çağrı. Buğday; “Sonrada tüm muhalefet partilerini ve partim CHP ve millet vekillerini uyarıyorum. Bırakın artık boş boş dolaşıp “Halkımızla sorunları konuştuk onların dertlerini dinledik” demeyi.
Sonrada her pozunuzu sanal medyada yayınlamayı!!!!!
Bu çağ dışı uygulamaya engel olun. Mecliste hep beraber eylem yapın, açlık grevine oturun, hatta gök kubbeyi bu madrabazlığın üstüne yıkın.
Yoksa artık sizlerde yok hükmündesiniz.
Türkiye Cumhuriyeti’nin aklı başında yurttaşlarının sağduyusuna, aklına, mantığına neler oluyor böyle?
Daha nereye kadar gözünüzün nuru olması gereken yavrularınızın, masum evlatlarınızın geleceğini karartmaya ve yok etmeye seyirci kalacak ve bu saçmalıklar karşısında susacaksınız?
Benim tavrım ve isyanım Diyanet İşleri Başkanlığının kurumsal kimliğine değil.
Artık hiç şüphem kalmadı bu kurumun başındaki şahsın bu ülkeye, halkına, cumhuriyete ve vatanın birliğine, bütünlüğüne düşman olup görevlendirilmiş bir kişi olduğuna…
Çünkü bu kurumun başındaki orta çağ kafalı, laik cumhuriyet düşmanı ve tartışmasız gururumuz, onurumuz ve dünya liderimiz olan Atatürk’ümüze düşman olan şahsın saçma sapan sakıncalı ve tehlikeli olan uygulamalarınadır.
Lütfen düşünün;
Sayıları beş bin civarında oyun çağındaki ve 4-6 yaş arasındaki çocuklar, gerici bağnaz, barbar Taliban mantığıyla hareket eden bir anlayışın kurbanı edilmek isteniyorlar.
Bu ülkeye, bu rejime ve Cumhuriyete karşı duyulan nasıl bir kin ve düşmanlık anlamak gerçekten çok zor.
Bulundukları kuruma ve ülkemize ve halklarımıza gerçekten ihanet ediyorlar.
Kur’an kurslarıyla din eğitiminde Diyanet İşleri Başkanlığı’nın yeni hedefi MEB’e bağlı anaokulu ve anasınıfları oldu.
Pes… gerçekten bunlar aklını kaçırmış.
Daha bu küçücük yavrularımızın birçoğu çişlerini tutmakta ve kendi ihtiyaçlarını karşılamakta zorlanırken Arapça bir kitabı okumaya ve oradan geleceklerini şekillendirecek saçma sapan sapkın fikirler öğrenmeye zorlanacaklar.
Deli misiniz, divaneminsiniz?
Öğrendiğimize göre;
Edirne’de Müftülük ve Milli Eğitim Müdürlüğü arasında imzalanan protokolle, okul öncesi eğitim kurumlarındaki çocuklara yönelik Kur’an kursları öğretim programının uygulanması kararlaştırılmış.
Müftülüğün, Kur’an kursu öğreticileri ve Müftülük görevlileri arasından belirlediği kişilerin anaokullarında haftada 10 saate kadar dini eğitim vereceği ortaya çıkmış.
Deli olmalı bunlar. Bırakın oynasınlar bırakın hatta kavga etsinler. Yeter ki çocuklara saçma sapan öğretilerle onları perişan etmeyin.
Bir Gün gazetesinin ulaştığı protokolde, “Programla öğrencilere, haftada her sınıfa altı saat Kur’an Kursları Öğretim Programı uygulanacakmış.
Projenin başladığı tarih itibarıyla kontrol ve denetim yetkisinin tamamıyla Müftülüğün elinde olacağı kaydedilmiş.
Bu süreçte, yaşları 4 ila 6 arsında değişen çocukların Müftülüğün görevlendirdiği kişilere teslim edileceği ifade edildi.
Ensar vakfında ve daha birçok kursta çocuklarımızın başına gelenleri ve istismarları unutursak bu tür saçma sapan uygulamalara da onay vermiş oluruz.
Olacak iş mi, düşünsenize henüz hiçbir şeyi doğru idrak edemeyecek çocuklarımızın ruh sağlığı nasıl bozulacak ve ne tür korkularla yaşamları kararacak.
Bu kadar soyut ve kendileri için anlamsız ve “yasak, günah, suç, ölüm, itaat…” ve bunun gibi kavramlarla çocukların ruhsal yapılarını istismar etmeye ne diyanetin nede devletin hakkı yoktur.
Küçücük çocuklar için bu kavramlar onları korkutur ve zihinsel olduğu kadar duygusal ve sosyal gelişimine zarar verebilir.
Üstelik din derslerinin zorunlu olması isteniyormuş neden?
Din dersleri hiçbir koşulda zorunlu olamaz.
Çünkü bu ülkede sadece Müslümanlar yaşamıyor…
Yine bu dünyada her kes aynı inanç biçimine inanmıyor.
Farklı mezhepler ve inanışlar varken hangi hakla tek mezhebi ve Arap dilini mecburiyet gibi dayatıp çocukların beynini yıkayacaksınız?
Bütün bu saçmalıklar AKP’nin bitişi ve Tek Adam Şahsın Devletinin tükenişine çare aramak için yapılıyor.
Yıllardır laik cumhuriyeti yıkmak, kazanılmış haklara ve devrimlere karşı cahiliye devrini getirerek korku ve baskı ile saltanatlarına devam etmek isteyen talancı iktidarın son çırpınışlarıdır.
Ancak tekrar görev süresi uzatılan bu şahsın her gün biraz daha cüretkâr talep ve açıklamaları resmen anayasal suçtur.
Kimse sesiz kalamaz. Görmezden duymazdan gelemez. İş işten geçmeden bu şahsa konumu ve görevinin gerekleri hatırlatılmalı yada o görevden azledilmesi sağlanmalıdır.
Sevgiyle saygıyla, eşit yurttaşlar olarak barış ve kardeşlik duyguları ile insanca, onurluca ve özgürce yaşayalım ve yaşatalım.” dedi.
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ