Zirvede Haber

Mat: ‘’Partinin ismi bir partiyi iktidara taşımıyor’’

Mat: ‘’Partinin ismi bir partiyi iktidara taşımıyor’’

14. Dönem Adalet Partisi Bursa Milletvekili Ertuğrul Mat, Demokrat Parti Osmangazi ve Bursa İl Başkanlığı görevlerinde de geçmiş dönemde bulunan İsmet Koyuncu’nun sorularını gazetemiz cevaplandırdı, özel açıklamalarda bulundu. Ertuğrul Mat Adalet Partisi’nde siyaset yaptığı zamanlardaki anılarının yanı sıra geçmiş dönemde Türkiye siyasetine damga vuran 12 Mart 1971 Muhtırası, Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının idam edilmesi, Köy Enstitülerinin kapatılması, Adnan Menderes’in yaşadığı uçak kazası gibi pek çok olay hakkında konuştu.

Kemal Bengü’nün bağımsız aday olarak kazandığı seçim hakkında konuşan Ertuğrul Mat ‘’Kemal Bengü 1960’tan evvel Bayındırlık müdürü olarak Bursa’ya çok hizmet etmiş fakat 27 Mayıs’tan sonra Bursa’dan uzak olduğu dönemde bir trafik kazası geçirmiş. O kazanın birtakım psişik izleri kalmış. Ailesini de buraya getirmedi. Sonra yavaş yavaş barlara, pavyonlara gitmeye başladı. Halkta bir reaksiyon doğmamıştı ama parti teşkilatında bir reaksiyon doğdu ve Kemal beyi değiştirelim dediler. Yeşil grup ve pembe grup vardı. Biz yeşil grup olarak pembe grubun iki misli adaydık. Yeşil grubun liderleri bana adaylık teklif ettiler. Ben dedim ki ‘Ben milletvekili olmak istiyorum’ fakat ısrar ettiler. 12 kişilik bir heyet vardı. Ben Kemal beye gittim ve ‘Teşkilat senden memnun değil, biz hiçbir bölünme yapmayalım, kendi delegemizi toplayalım, oylayalım’ dedim. Peki dedi, sonra gelmedi. Önseçimde Ömer Önadım 137, Kemal Bengü 135, ben 133 oy aldım. Yeşil grup ikiye bölündü. Sonra bana geldi teşkilat ‘bağımsız aday ol’ dediler. ‘Ben partimden ayrılmam’ dedim. Fakat Kemal bey kabul etti, bağımsız aday oldu. Önseçim propagandaları sırasında birtakım hatalar yaptı partinin adayı olduğu zaman. Mesela Merinos fabrikasında işçileri memnun etmek için yaptığı konuşmada gayri sıhhi işyerlerini kapatacağını söyledi halbuki Bursa’da 15 binden fazla Bulgaristan’dan gelen vatandaşlarımızın çalıştığı ve ekonomiye katkı yaptıkları bir düzen vardı. Orayı kapatacağım dediği zaman otomatik olarak 30 bin oy kaybetti. Sonra Kemal Bengü kazandı seçimi. Süleyman beye de bunun izahını yaptık. Dedik ki ‘teşkilata rağmen bir şey Bursa’da yapamazsınız’ ve Süleyman bey ondan sonra Bursa politikasına hiç müdahale etmedi.1968-1969 Adalet Partisi’nin en başarılı, ekonomiyi en mükemmel şekilde işlettiği, arka arkaya büyüme hızının arttığı, enflasyonun yenildiği, yatırımların yapıldığı çok parlak bir dönemdi. Sonra Adalet Partisi buna rağmen yenildi bağımsız adaya. Çünkü parti teşkilatı kendi iradesine müdahale edilmesini istemiyordu. Bu arada Süleyman beye Ömer Önadımın tutmadığını söyleyemediler. Sonra Doğu Perinçek’in babası Sadık Perinçek vardı. O geldi, müdahale etmek istedi. Onun huzurunda partide Kasım beyle çok ağır bir tartışmamız oldu ve önlenemeyeceğini Süleyman beye söylediler. Sonra Süleyman bey bir nevi özür diledi bizlerden. ‘Ben Bursa teşkilatının kararlarına etki etmeyeceğim’ dedi ve sözünü de tuttu.’’ dedi.

Milli Bakiye Sistemi

Ertuğrul Mat ‘’Rahmetli İsmet Paşa 27 Mayıs’tan sonra başvekil yapılmıştı. Yani Adalet Partisi ekseriyetine rağmen başvekil yapılmıştı. Ali Fuat Başgil Cumhurbaşkanı adayımızdı. Darbeciler tehdit ettiler, İsviçre’ye gönderdiler. Adam bir daha Türkiye’ye dönemedi. Öyle dönemler yaşandı. İsmet Paşa baktı ki milletin iradesiyle olmayacak. Milli Bakiye diye bir sistem icat etti. Birtakım matematikleri var onun. En sonuna geldiğiniz zaman ya sizi Yüksek Seçim Kurulu ilan ediyor ya da partinin genel merkezi ilan ediyor. Ben 1965’te Yüksek Seçim Kurulunun şeyine kalmadı, parti de benim yerime Diyarbakır listesinden Ömer Öztürkmen’i getirdi, milletvekili yaptı. 1964 seçimlerine üç tane aday vardı: Saadettin bey, Tekin bey ve Süleyman bey. Süleyman bey 1964 kongresini kazandı ama genel idare kuruluna önem vermedi. Saadettin bey seçimi kaybetti ama genel idare kurulunu kazanmıştı. O zaman Celal Bayar Kayseri hapishanesindeydi. Biz gittik adaylara 35 tane sual sorduk ve karar verdik. Delegasyona dedik ki bizi temsil edecek adam Süleyman beydir. Bursa olarak Süleyman beyi destekleyelim. 1964 Kasım kongresinde Bursa’nın bu bayrak açması Celal Bayar’ın talimatı olarak algılandı ve Saadettin beyin seçimi kaybetmesine sebebiyet verdi. Saadettin bey beni oradan cezalandırdı. Yoksa Ömer Öztürkmen Diyarbakır listesine kontenjandan konulmuştu. Sonra onu aldılar. Milli bakiye sisteminde bu bakiyeyi değerlendirirken listeye girmiş olmak kaydıyla herhangi bir yerdeki seçilmemiş adamı mebus yapmak mümkündü. Nitekim Diyarbakır’da seçilmemiş Ömer Öztürkmen’i benim yerime aldılar mebus yaptılar.’’ İfadelerini kullandı.

12 Mart 1971 Muhtırası

Ertuğrul Mat ‘’O günlerde bütün dünyada, önce Almanya ve Fransa’da başlayan 1958’de Küba’da olan ayaklanmanın başarılı olacağına inanan birtakım hareketlenmeler oldu. Türkiye’de de oldu. Artık şehir gerillaları diye anılan bir hükümete gelme sistemi doğdu. Silahlı eylem, korkutarak, halkı yıldırarak iktidara gelme. Küba devrimini Almanya’da, Fransa’da, Türkiye’de, Cezayir’de yaratma gayretleri oldu. Türkiye’de bu kargaşa esnasında 9 Mart’ta bir sol darbe olacak idi. Genelkurmay Başkanı Memduh Tağmaç Paşa bu da emir kumanda sistem içinde yapalım dedi. Tabi 1957’den itibaren gelen bir darbeci ekol var ordunun içinde. Genç subayların darbe yapacağını anlayan Memduh Tağmaç bunu emir komuta zinciri içinde yapalım dedi 9 Mart’ta yaptırmadı. 12 Mart’ta yaptı ve solu tasfiye etti. Nihat Erim’i bir gecede istifa ettirdiler. Bir gecede bağımsız başbakan oldu ve askerler bütün partilere dediler ki ‘Nihat Erim sizden izin almadan milletvekili alır kabineye koyar.’ Bizden beş kişi aldı. 12 kişi de harika çocuklar diye Dünya Bankasından birtakım insanlar getirdiler. Onlar parlamentoyu tanımadılar. Tıpkı bugünkü gibi. Bugünkü bakanlarımız maalesef o günkü bakanlar kadar yetki sahibi değildir. Bugünkü bakanların üstünde köşkte kurulan daire başkanlıkları vardır ama o günün hükümetleri sadece kendilerini askeriyeye ve Cevdet Sunay’a karşı bağımlı hissediyorlardı. Parlamenteri tanımıyorlar, gidip bir işinizi yaptıramıyorsunuz. Karaosmanoğlu diye Dünya Bankasından bir adam getirdi. İşçi dövizi gelmesin enflasyon sebebidir diyor. Niye diyorsunuz. Çünkü o dövizi ödemek için para bastıracağız enflasyon olacak diye ben bunu üç defa duydum. Sonradan yine siyaset galip geldi. Nihat Erim devrildi yerine Naim Talu başkanlığında daha demokratik bir şey oldu ama o dönemde yine çok büyük bir tehlike atlattık. Çünkü Nihat Erim’le Süleyman bey arasında çok ağır bir tartışma oldu. Süleyman bey Nihat Erim’e ‘Bu işi şahsileştirirsen bu sizin doğduğunuz yerdeki nüfus kaydına kadar gider’ diye bir beyanda bulundu. Bizim genel idare kurulu toplandı bakanlara çekil emri verdi. 14 Mart’ta ben Türkiye’ye geldiğim zaman Süleyman beye demiştim ki ‘Kavga kuvvetli olduğumuz yerde yapılır. Hepimiz istifa edelim erken seçim kararı almak mecburiyeti doğsun.’ Bir cevap vermedi bana. Nihat Erim’le kavga olup Adalet Partisi bakanları geri çektiği zaman Cevdet Sunay çok sert bir Cumhuriyet Bayramı konuşması yaptı. Dedi ki ‘Meclisi kapatırız’. Resmen bunu söyledi. Onun üzerine bizim genel idare kurulu yeniden toplandı. Ben yine gittim Süleyman beye. ‘Ne diyorsun Ertuğrul?’ dedi. ‘Ben 14 Mart’ta söyledim’ dedim. ‘Ertuğrul biliyorum. Bak beş kişiden ikisi gelmedi’ dedi. ‘Biz bir istifa kararı alırız 252 mebustan 25 tanesi istifa eder, siyaset biter, iddiamız kaybolur. Sana bir nasihat: hayatın boyunca parlamentonun açık kalması için mücadele edeceksin’ dedi.’’ ifadelerini kullandı.

Deniz Gezmiş

Ertuğrul Mat ‘’Deniz Gezmiş ve arkadaşları dünyadaki olaylardan etkilenerek silahlı eylemlere başladılar. Süleyman Demirel Başkanlığındaki Adalet Partisi hükümeti mecliste istifa edince verilen muhtıra üzerinde yeni hükümet kurulana kadar olan dönemde yakalandı. Deniz Gezmiş’in yargılanması Nihat Erim hükümeti tarafından yapılmıştır. Yargılanmanın hiçbir safhasında Adalet Partisi iktidar değildir. İnfaz safhasında da Adalet Partisi iktidar değildir. Önce Hürriyet’te Ertuğrul Özkök bunu yazdı, sonra bazıları da paylaştılar. Biz ‘üçe üç’ demişiz. Üçe üç dersek kısas oluyor. Biz ‘üçe üç’ demeyiz, demedik. Biz, insanların idam edilmesinden zevk alan sadist ruhlu insanlar değiliz. Bir ceza hukuku var ve yürüyor. Üstelik iktidarda biz değiliz. Yani kısas dediğiniz şey ayağını kırdıysa ayağını kırarsın, gözünü çıkardıysa gözünü çıkarırsın. Yani ben şimdi kalkıp Allah rahmet eylesin Menderes’le Deniz Gezmiş’i eş tutup mu sevineceğim? Hüseyin İnan’la Polatkan’ı mı eş tutacağım? Yusuf Aslan’la Hasan Polatkan’ı mı eş tutacağım? Bu benim hem siyasi mazime hakarettir hem o rahmetlilere hakarettir. Yok öyle bir şey! Bu gençlerin yargılanması askeri mahkemede yapılmıştır. Yargıtay’dan da onanmıştır. Meclise geldiği, müzakere edildiği zaman Adalet Partisi iktidar değildir. İnfazı yapan da Adalet Partisi değildir. Nihat Erim ‘İnfazın ertelenmesi gibi bir niyetimiz yok’ demiştir. Keşke idam edilmeselerdi. Ben inanıyorum ve sonradan Prof. Dr. Yahya Özel de aynı fikri yaptı ki: Deniz Gezmiş’in ölmesini isteyenler biz değiliz, Deniz Gezmiş’in ölmesini isteyen avukatlarıdır. Bir Che Guevara yaratmak istediler. Yedi tane arkadaş çıkıyorlar. Sepetli bir motosiklet, ellerinde tüfek, bunlarla yapacaklar. Mahir Çayan dört tane Amerikalıyı öldürdü, İsrail Başkonsolosunu öldürdü. Bunlar uluslararası mahiyette suçlardır. İsmet Paşa Cevdet Sunay’a ‘Sana yalvarmaya geldim’ diyor. O da diyor ki ‘Avukatları, ailesinden birisi, kendileri gençlerdir deseler imzalamayacağım’ diyor. ‘Hayır sen kahramansın’ dediler. İpe giden Deniz Gezmiş oldu. Keşke yaşasalardı. Keşke daha evvel ölüm cezası kalksaydı. Keşke Menderesler de asılmasaydı.’’ şeklinde konuştu.

Köy Enstitüleri

Ertuğrul Mat ‘’Köy Enstitüleri Tonguç tarafından kuruldu. Hasan Ali Yücel Milli Eğitim Bakanıydı. İsmet Paşa Cumhurbaşkanıydı. Şemsettin Günaltay da Başbakandı. Köy Enstitüleri tarıma dayalı bir ekonominin modeliydi. Rahmetli Fevzi Çakmak Millet Partisi’nden siyasete girmişti ve Köy Enstitülerinde Komünizm propagandası yapıldığını ifade etti. Bunun üzerine Hasan Ali Yücel ‘Bana Komünist mi diyorsun?’ dedi. Fevzi Paşanın cevap vermesine fırsat vermeden İstanbul’da çok meşhur hukuk profesörü Kenan Öner vardı. İstanbul’da Demokrat Parti’yi Demokrat Parti yapan odur. ‘Fevzi Paşa söylemiyor, ben söylüyorum’ dedi. Hasan Ali Yücel’in şikayeti üzerine Kenan Öner hakkında dava açıldı. Hasan Ali Yücel’i de takdir etmek lazımdır. İspat hakkı tanıdı. Hasan Ali Yücel’in ispat hakkı tanıması üzerine Kenan Öner bu davada Köy Enstitülerinin bazı bölümlerinde Komünizm propagandası yapıldığını ispat etti ve beraat etti. İsmet Paşa’nın burada ikinci cihan harbinin gelişmelerini ve ikinci cihan harbinden sonraki dönemin gelişmelerini, BM’nin kurulmasını, ABD ve Rusya arasında Yalta konferansında dünyanın paylaşılmasını dikkate alarak Komünizm ithamı almış bu enstitülerden rahatsız olduğunu kabul etmek gerekir. İsmet Paşa Şemsettin Günaltay’a talimat vererek Hasan Ali Yücel’i görevden aldı. Yerine Gelen Reşat Şemsettin Sirer, o da Tonguç’u görevden aldı ve Köy Enstitüleri öğretmen okulları modeline aynı binalar, aynı kadrolar, aynı şeyler geldi. Sonra bir-iki evrim geçirdikten sonra 1952 veya 1954’te yükseköğretim modeline çevrildi. Yapılan odur ama İsmet Paşa Cumhurbaşkanı, Şemsettin Günaltay Başbakan, Reşat Şemsettin Sirer Milli Eğitim Bakanı, Köy Enstitülerinin model değiştirmesi, yeni bir formata bürünmesi o tarihtedir. Bir de 1945’te Stalin’in yaptığı çok büyük bir hata vardır. 1920’de imzalanan ve 1945’te bitecek olan saldırmazlık paktını yenilemeyeceğini söylemiş, Kars ve Ardahan’ı istemiştir. Montrö’nün iptali ile boğazlarda müşterek kontrolü savunmuştur. Bunlar İsmet Paşa’yı rahatsız etti ve Türkiye’nin Komünist modele uygun olduğu söylenen bir müesseseye sahip olmasını istemedi. İsmet Paşa ülkeyi düşünerek yaptı bunu. Çetin Altan hep sanat okullarını açın derdi. Keşke Köy Enstitüleri daha modernize edilerek tarıma dayalı ekonomiden sanayi ülkesine geçen bir ekonominin ihtiyacı olan sanat okullarına çevrilseydi. ‘’ dedi.

1959 Menderes’in Uçak Kazası

Ertuğrul Mat ‘’1959’a kadar Kıbrıs meselesi Türkiye’nin birinci gündemiydi. Biz de talebe federasyonları, gençlik kuruluşları olarak mitingler yapıyoruz. Yüzlerce, binlerce benim jenerasyon bu mitingleri takip ediyordu. Ankara Üniversitesi Talebe Birliği Başkanı Yavuz Esmersoy çok yakın bir arkadaşımdı. Erol Ergüneş vardı, Allah rahmet eylesin. İkimiz 1959’da üniversitede Demokrat Parti adını anmazken Demokrat Parti Gençlik Kolları propagandasını yapıyorduk. Yavuz geldi dedi ki ‘Ankara’dan beni tanıyor beyefendi, sizi de tanıyor gidelim, bir ziyaret edelim.’ O zamanlar sık sık İstanbul’a gelirdi. Londra’ya gidecekti. Biz de gittik ziyaret ettik, konuştuk. Yavuz dedi ki ‘Efendim biz meydanlarda gezdik Ya Taksim ya ölüm diye bağırdık.’ Gençlerin onu desteklediğini ifade etti. ‘Heyete de bizi alsanız da dünya gençliğin sizinle olduğunu görsün’ dedi. Güzel bir fikir dedi. Muzaffer Ersoy’u çağırdı, özel kalem müdürüydü ve maalesef 24 saat sonra uçak kazasında öldü o. ‘Melih beye söyleyin gençleri de götürelim’ dedi. Melih bey geldi ‘Efendim uluslararası bir konferansa gidiyoruz, gençler listede yok, daha evvel bildirdik, izin verirseniz bir ay sonra gemiyle İspanya’ya gideceğiz o zaman götürelim’ dedi. Menderes de ‘Peki’ dedi. Sonra ertesi gün Yeşilköy’e gittik. Uğurladık. Hava meydanından gelene kadar 2-3 saat geçti. Bir yere oturduk, radyoyu açtık ki uçak düşmüş. Erol epey bir sinir şoku geçirdi, biz de üzüldük. Biz de binseydik o uçağa biz de şey yapacaktık. Bugün Türkiye’yi yönettiğini sananlara iki şey söylemek istiyorum: Londra ve Zürih Antlaşmasını imzalayan o iki kişiyi astık biz. Ama Londra ve Zürih Antlaşmasında çok önemli iki tane hüküm vardır. Bir tanesi diyor ki: Yunanistan ve Türkiye uluslararası bir kuruluşa beraber üye olabilirler. Yani Yunanistan’ı alırsa Türkiye’yi de alacak. Türkiye’yi almazsa Yunanistan’ı da alamayacak. İkincisi Türkiye ve Yunanistan’ın müşterek üye olmadığı bir kuruluşa Kıbrıs Cumhuriyeti giremez diyor. Bunu rahmetli Ecevit 1974’te Erbakan’ın dayatmasıyla erteledi. 1979’da da Vehbi Koç’un tesiriyle montaj sanayimiz ölür, rekabet edemez dediği için Yunanistan’ın bizsiz girmesine razı oldu Bülent Ecevit.’’ ifadelerini kullandı.

Günümüzde Demokrat Parti

Ertuğrul Mat ‘’Şimdi bir şeyi ayırt etmek lazım: bir partinin ismi bir partiyi iktidara taşımıyor. Adalet Partisi’nde mebus olup Demokrat Parti’de devam etmiş bazı arkadaşlarımız 25 senedir bu davayı %1’den yukarıya götüremediler. Mehmet Ağar’la Erkan Mumcu’nun yaptığı pazarlık sonunda %12-13 oy alabilecek bir parti %1’lere %2’lere düştü. Seçmen, yöneticilerin ihanetini affetmedi. Bugünkü Genel Başkan Gültekin beyi ben aday olmaya karar verdiği gün mecliste tanımıştım. Onun ailesi Adalet Partisi ve Demokrat Parti’ye Afyon’da çok büyük hizmetler ve maddi destekler vermiş bir ailedir ama maalesef Gültekin bey halk tarafından kabul edilmedi. Bugünkü televizyon yayınları profesyonel anlayışla yapılıyor. Yani bazı siyasi parti liderlerini birinci derece televizyon kanallarına çıkarmak için 50 bin dolar, 100 bin dolar gibi paralar istiyorlar. Bu gençler sadece Adalet Partisi’nde milletvekili olmuş birkaç arkadaşın eski arkadaşlarla köprüyü devam ettirmek yerine tahrip ettirmesinden… Ben bu davaya bir ömür vermiş insanım, Demokrat Parti beni hiçbir harekatına davet etmemiştir. Kahve içmeye bile çağırmamıştır. O kadar değerli arkadaşlarımız var ve hiçbirisinin bir iddiası kalmamış. Ben 1973’ten sonra ‘Benim modam geçti’ dedim. Bu dönemin siyasetini kavrayamadılar. Yeni bir ruha ihtiyaç var. Ben bizim siyasi hareketin maalesef Tansu hanım tarafından gömüldüğüne inanırım. Tansu hanım kendisini oraya getiren Süleyman Demirel seçildiğinden bir ay sonra gidip ‘Senin Cumhurbaşkanlığı süreni tartışırım’ demişti. Ne demek istemişti. Rahmetli Özal’ın Cumhurbaşkanlığı bitirmesine iki sene vardı. Yani ‘Sen iki sene için seçildin, işbirliği yaparım muhalefetle seni seçtirmem bir daha’ dedi. Süleyman bey ‘Ben hayatımda o kadar sinirlendiğimi hatırlamıyorum’ dedi. ‘O kadar öfkelendim ki kadın olmasaydı pencereden aşağı atardım’ dediğini ben biliyorum. Yeni bir heyecan inşallah doğar.’’ şeklinde konuştu.

ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ