Zirvede Haber

Avukat Saldırının Kendisine Değil, Kamuyu Hedef Aldığını Söyleyerek “Adaleti Mafyaya mı Teslim Edelim!”

Avukat Saldırının Kendisine Değil, Kamuyu Hedef Aldığını Söyleyerek “Adaleti Mafyaya mı Teslim Edelim!”

Bursa’nın Orhaneli İlçesi’nde haciz işlemi sırasında Av. Cüneyt Bülent Şeker’I yanağından ısıran ve İcra Memuru Mustafa Sekmen’e de hakaret eden saldırgan Ömer Konuk Orhaneli Asliye Ceza Mahkemesi’nce 2 yıl 6 ay, haciz işlemine elinde bıçakla direnen Sevim Konuk ise 3 yıl 1 ay 15 gün hapis cezasına çarptırıldı.

27 Temmuz 2018 tarihinde Orhaneli’nin Göynükbelen Mahallesi’nde meydana gelmişti. Bursa Barosu üyesi Av. Cüneyt Bülent Şeker, müvekkilinin koyun sattığı Sekmen Ailesi’nin 80 koyununu haczetmek üzere gittiklerinde dirençle karşılaşmışlar. Sanık Ömer Konuk, Avukat Şeker’in yanağını ısırırıken, annesi Sevim Konuk da elinde bıçakla haczi önlmeye çalışmıştı. Bu arada, İcra Memuru Sekmen de ağır hakrete maruz kalmıştı.

Dava, Orhaneli Asliye Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Mahkeme, sanık Ömer Konuk’a, kamu görevlisine hakaret ve mala zarar verme suçlarından beraatine karar verdi. Ancak yargı görevi yapan kişilere yönelik “görevi yaptırmamak için direnme suçu”ndan 2 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Mahkeme bu cezayı 1 yıl 8 aya indirdi.

Ömer Konuk’a, Av. Cüneyt Bülent Şeker’e yönelik kasten yaralama suçundan da 1 yıl hapis cezası veren mahkeme, Şeker’in yüzünde iz kaldığı için cezayı bir kat artırarak 2 yıl hapse çevirdi. Mahkeme, sonuç olarak Ömer Konuk’u 2 yıl 6 ay hapisle cezalandırdı.

Cezayı az bularak kararı istinaf mahkemesine taşıyan Avukat Cüneyt Bülent Şeker Uluyol Adliyesi önünde basın açıklaması yaptı. Açıklamada Şeker; “Öncelikle Bursa barosu yönetimine desteğinden dolayı teşekkür ediyorum.

1-) HABER ALTINA YAPILAN OLUMSUZ YORUMLAR HAKKINDA

Bir çok insan yayımladığım haberin altına geçmiş olsun dileklerini iletmiş, bunlar bu ekonomik sıkıntıda haciz olur mu, keşke seni öldürseler di, yorumlar yapmışlar, sanırım çoğu haberin detayını okumamış… bayramdan önce hacze gittiğimizi zan etmişler, eğer Okusalardı asıl mağdur olanın 4 yıldan beri koyunlarının parası verilmeyen bu sebeple çocuğunu evlendiremeyen geçim sıkıntısına düşmüş olan müvekkil olduğu görülür idi.
Borçlu ise alacaklının koyunlarını sattı, ailece yeni çiftlik kurdular bu malların parası ile, müvekkil ise tarlasını satıp ziraat bankasına borçlarını koyunları almak için aldığı kredinin parasını ödedi..
Babanın da oğlun da bir sürü açılmış haciz dosyası var… borç ödememeyi alışkanlık haline getirmiş insanlar bunlar …. Tabi bunların sabıka geçmişleri de var…
Yaptığımız hacze mahkemeye itiraz etmişlerdi, itirazı ret oldu, mahkemeden hacze devam kararı çıktı… yani yaptığımız aslında bir mahkeme kararını yerine getirmekten ibaret.
Daha önce gittiğimiz hacizler de, bu haciz de bıçak çeken o bayan zorluk çıkartmış bize saldırmıştı, ama bu sefer kadın bana bıçak salladı, çok şükür kendimi koruyabildim oğlu da sanki Annesini bana saldırsın diye kendisi çağırmamış gibi, annesini koruma bahanesi ile üzerime saldırdı, beni yere devirmeye çalıştı ve bunu yapmaya çalışır iken elbisemi yırttı.. yüzümü ısırdı, doktorun dediğine göre şanslıyım, çünkü eğer üst dişi elmacık kemiğine gelmemiş olsa ve cildim yağlı bir cilt olmasa yanağımda koca bir delik olabildi, tabi ben onlar ile dövüşmedim, dövüşsem mutlaka onlarda da bir yara olurdu…
Şimdi birileri bu insanları kurban gibi göstermeye çalışıyor, bunun üzerinden de avukatlara saldırıyor, kamu görevlilerine saldırıyor, bu ekonomik sıkıntı da haciz mi olur diyor, ne olsun istiyorlar anlamıyorum,

EVİNİZE İŞ YERİNİZE AVUKAT, İCRA MEMURU VEYA POLİS GELMESİN DE MAFYA MI GELSİN…???


Bu şaka değil, 2000 yılından önce bu yaşandı, mafya alacak tahsili ile güçlendi, ihaleler ile beslendi ve sonun da siyasete etki eder hale geldi, bu ise ne Devletin otoritesini sarsan ve vatandaşın da aleyhine bir durum. Malını, parasını kaptıran bir şekilde bunun peşine düşecek, hayat da boşluk kabul etmez, bir ihtiyaç var ise; bu yasal yol ile giderilemiyor ise illegal yoldan halledilir… Bu gün işlenen cinayetlerin alacak borç, para mal meselesi yüzünden işleniyor, birde Devletin araya girmediğini düşünün..?
icra memuru ve avukat çoğunluk ile alacaklı ile borçlunun arasını bulur ve tarafları bir orta noktada buluşmaya ikna eder. Haciz avukatların en son çare olarak başvurdukları bir yoldur… ve şunu da unutmamak lazım; evet imkanı olmadığı için ödemeyen insanlar da var, biz onlara gerekli anlayışı gösteriyoruz, ancak borç edememeyi bir geçim vasıtası yapan ve “ kaçmıyoruz ya bir gün öderiz” zihniyeti de var, borcuna sözüne sadık olmayan insan kitleleri de var, ne yazık ki bu konuda toplun toplumun ahlakında bir bozulma var ve toplum olarak kendi öz eleştirisini yapmalı.

Hem ben bazılarının neyi alkışladığını anlamıyorum, kendisine her türlü kolaylık gösterilmiş, nazik davranılmış, hatta itiraz etmek istiyor ise yardım teklif edilmiş buna rağmen adam gibi vursa etse ne ise tutmuş hayvan gibi ısırmış, ben yüzümdeki izi soranlara haciz sırasında borçlu beni ısırdı diyorum, bana “ kadın tutuklandı mı” diye soruyorlar, yani bir erkeğin bunu yaptığına kimse inanamıyor, çünkü Türk toplumunda bu delikanlıca bir hareket değil.. birileri de bunu alkışlıyor. Ben bu güne kadar hiç haciz esnasında kavga etmedim, bu fiziksel saldırı olsa dahi böyle, ama bu tip şeyler insanın psikolojisini bozuyor, ama şiddet de şiddeti doğuruyor, bundan sonra benzer bir saldırı olur ise, aynı sabrı göstereceğimden emin değilim…
Bence borcuna sadık, insanlar icra ve haciz kurumuna itiraz etmezler çünkü bu ne ekonomik soruları çözmez, aksine EKONOMİK SORUNLARI ÇOK ARTTIRIR, düşünün hakkını kanunen alması mümkün olmayan bir insan BORÇ VEYA VERESİYE VERİR Mİ.. Kimseden borç alamaz hale gelirsiniz.  İcra olmaz ise mahkeme kararları yok hükmündedir, ör: çocuk teslimi, gayrimekul teslimi, idari bazı kararların uygulanması hep icra vasıtası ile mümkündür, yani icra yok ise devlet yok demektir, çünkü Devletin temeli adalettir ve icra edilemeyen, adalet OLMAZ

Eğer bazı vatandaşlarımız zor ve sıkıntılı dönemlerde haciz olmasın istiyor ise bu devletin alacağı bir tedbir ve devlet; “ Alacaklılar haklarının bir süre almasınlar da” diyemez, bu ekonomiyi bozar, devlete güveni sarsar, ama “ Ben borçlunun parasını ödiyeyim veya alacaklının hakkını geç almasından kaynaklanan zararı tazmin edeyim” diyebilir, ekonomi bozuk ise bunu bozan avukatlar değil, avukatlar, icra memurları günah keçisi yapılmamalı. Zaten bu konu haciz yapılmalı mı yapılmamalımı meselesi değil, bu konu ŞİDDET ile ilgili ve bunu alkışlayanlar aslında kendilerin yapılacak şiddeti alkışlamış oluyorlar, yada bir haksızlığa uğradıkları zaman avukatlarına yapılacak şiddeti.. Alkışlanan şey aslında TOPLUMDAKİ ŞİDDETİN ARTMASINA hizmet ediyor. Kadına şiddet davalarını incelediğimiz zaman çoğunluk ile onları savunan avukatlarında sözlü veya fiziki şiddete maruz kaldığını görüyoruz, bazı kesimler kadına şiddete karşısınız, ama onun hakkını savunan avukata yapılan şiddete karşı değilsiniz, bu çelişkiyi anlamak mümkün değil..

Tabi bu avukatı günah keçisi yapma işi Dünyanın her yerinde az veya çok vardır, bu mesleğin kendi yapısından kaynaklanıyor, kimse karşı tarafın avukatını sevmez….. Kendi mesleğimi tanıttığımda herkes istisnasız bir avukat akrabasının veya yakın dostunun ismini söylüyor, tabi kimse akrabasına veya yakın arkadaşına bir şey olsun istemez, ama şiddet gören avukat birilerinin yakını veya akrabası bunu da bilmeliyiz….. Avukatlar içinde bulunduğu toplumun yansıması dır, eğer toplum avukatlarını yalancı ve kötü görüyor ise bu toplumdaki bozulmaya işarettir. Benim zamanımda 7 tane hukuk fakültesi vardı, şimdi 130 un üzerinde, nüfus ise bu oranda artamadı, şimdi insanlar bir yandan avukatları paracı görür iken, diğer yandan çocuklarını avukat yapmak için yarışıyorlar, bunun sebebinin avukatlığın çok para kazandıran bir meslek olarak görülmesi ancak bu doğru değil, avukatların ancak % 5-10 iyi kazanır, % 30-40 ı orta dereceli bir memur kadar kazanır, şu anda avukatların çoğu ise asgari ücret seviyesinde çalışıyor, işçi avukat olarak çalışıyor, yani avukatlığın idealist bir meslek tercihi olması gerekir, para için çocuklarınızı avukatlığa yönlendirmek hem etik değil, hem de göründüğü gibi bir para yok..

2-) AVUKATA GÖREVİ SEBEBİ İLE SALDIRI HALİNDE YETERLİ CEZA VERMEYEN VE TUTUKLAMA YAPMAYAN HAKİM SAVCILAR HAKKINDA

Benim olayımda sanıklar tutuklanmadı, icra memurunun görevini engellemek ve bıçak ile tehditten verilen ceza ertelendi, bana karşı işlenen suçlardan dolayı eksik ceza verildi, ayrıca verilen ceza da alt sınırdan verildi… biz bunun İstinaf aşamasında düzeltileceğini ümit ediyoruz, adaletten ümitliyiz…  Ala şunu da düşünelim; eğer burada yaralanan yanağı ısırılıp parçalanan bir HAKİM VEYA SAVCI OLSA İDİ böyle mi olurdu, o sanık derhal tutuklanır ve muhtemelen uzun süre güneş de göremezdi, ceza üst sınırdan verilirdi ve muhtemelen bir hata yapılsa da bu mağdur hakim-savcı aleyhine olmaz idi..  Hatta hakim ve savcıların görevlerin dışında olan basit tartışma veya kavgalarda bile karşı tarafın tutuklandığını gördüğümüz oluyor, Benim eski eşim hakim di ve bulunduğumuz ilçede bana birisi sözle bir saldırıda bulunsa bu kişi tutuklanırdı, tabi avukat olduğum için değil, hakime hanımın eşi olduğum için… tabi ben buna karşı değilim, bir hakim ve savcıya hele hele görevi dolayısı ile bir saldırı oluyor ise bu kişi tutuklanmalı, ama bu çelişki ve adaletsizlik neden….

Bu sadece Avukatların sorunu değil, görevleri gereği dile getiremeseler de icra memurlarının ve kolluk kuvvetlerinin ( yani polis ve jandarmaların) de sorunu, genellikle bir mahkeme kararını yerine getiren bu insanlara görevi sebebi ile yapılan saldırı da verilen cezalar neden etkisiz…  Kamu görevi yapan insanlar bir görevlerinde hata yapıyor iseler ağır bir şekilde cezalandırılıyorlar, ama yanı şeyi onlara görevlerinden dolayı yapılan saldırılarda göremiyoruz, örneğin benim davada icra memuruna yapılan saldırı ve görev engelleme meselesinden dolayı verilen ceza hakim ertelemiş, bence hakim ve savcıların bu tip kararları yargı ve kamu görevlerini yerine getiren insanlara yapılacak saldırılara bir davetiye gibidir..

Mesela benim kararda dikkatimi çeken şeylerden birisi de hakimin karşılıklı kavga yapıldığı şeklinde yorumlaması; halbuki karşılıklı kavga da karşı taraf da yaralanır ve karşı tarafında elbisesi yırtılır..Bu tabi tecrübesizlikten kaynaklanıyor… Ülkemizde yargı camiası içinde Avukatlıktan hakim savcılığa geçişlere sıcak bakılmıyor, etik bulunmuyor, ancak hakim ve savcılar görev yaptıkları yerde avukatlık yapabiliyorlar, bence etik olmayan bu durum, bu hem de bir haksız rekabet…
Tabi bir de şunu görmek lazım: Hakim savcıların çocukları veya eşleri de avukat olabiliyor ben bunun çok örneğini gördüm, bu olmasa bile her yargı mensubunun bir avukat akrabası var, işte bir hakim savcıdan beklediğimiz “ avukat olan çocuğu veya eşine saldırı olduğunda nasıl bir karar verecekse” aynı kararı vermesidir.

3-)HÜKUMETTEN TALEBİMİZ

Ancak bir ülkedeki gelişmişlik seviyesi ve demokrasi avukatların bulundukları konum ile yakından ilgilidir. Gelişmiş ülkelerde avukatlar saygındır ve kanun tarafından korunurlar.. 3. Dünya ülkelerinde ise avukatlar hedeftir, sık sık öldürülür veya dövülür.  Bence 10 yıl ceza avukatlığı veya polislik yapmayan bir kişi savcı veya ceza hakimi olmamalı, avukatlık ve polislik bir turnusol kağıdı gibidir, bu mesleklerde hiçbir disiplin cezası almadan ve itibarı koruyarak görevini yapanlar hakim olmalıdır. Ayrıca bu sayede hakim savcı da kürsünün diğer tarafı hakkında deneyim sahibi olacaktır, hem halden anlayacak, hem de yanıltılması güç olacaktır…

Üniversiteden çıkar çıkmaz hakim savcı olmak kişide bir makam zaafı ve ego gelişmesine sebebiyet verebiliyor, hakim savcıların stajları yetersiz, hakim savcılar ne yazık ki göreve atandıktan sonra pişiyor ve kendilerini geliştiriyorlar bu da çok uzun yıllar alıyor, bu arada omlet yapmak için çok yumurta kırılıyor..  Avukatlar ekonomik sorunların günah keçisi yapılmamalı, en çok haciz sanılanın aksine ekonomi iyi iken yapılır, çünkü alışveriş vardır, bu dönemlerde ödememe, geciktirme genellikle keyfidir, ( ör: borç alınan veya ödenmeyen parayı katlamak, zengin olmak veya çekişmeler sebebi ile olur)
Ekonomi kötü iken haciz sayısı az, tahsilat çok daha azdır, çünkü insanlarda para yoktur. Zaten avukatlar da haciz e güle oynaya gitmez, haciz masraflıdır, çok zaman alır ve risklidir, yani risk den kastım anlaşma ile alıncak bir alacağın inat sebebi ile ödenmemesi durumundan bahsediyorum.


Avukatlara yapılan saldırılar sebebi ile hafif cezaların verilmesi adeta bu saldırıya davetiye çıkartıyor, zorbalara ve kötü niyetli insanlara yol gösteriyor, aslında avukat bir icra takibinde veya mahkemede yetkisi en az olan kişidir, hakim gibi hüküm veremez, savcı gibi kolluğu görevlendiremez, icrada bile neyin kaldırılıp kaldırılmayacağına karar veremez, sadece bir talepte bulunma hakkı vardır, buna rağmen zorbalar hakim savcılara değil de avukatlara saldırırlar, neden çünkü onların devlet tarafından korunmadığı yönünde yerleşmiş bir kanaat vardır, ne yazık ki günümüzdeki mahkeme kararları da bu kanıyı destekler mahiyette, tabi bu konuda hassas hakim savcılar da var ama ne yazık ki azınlıkta… Bu da yukarıda anlattığım gibi deneyimsizlikten kaynaklanıyor

Bir mahkeme veya icra müdürlüğü kararından sonra bu zorbaların saldırdığı aslında avukat değildir., adalettir ve devlet otoritesidir.. o devlet ki birici vazifesi bir zayıfın hakkını güçlü zorbadan almaktır, zayıf ile güçlü arasındaki dengeyi sağlamaktır, avukatların itibarsızlaştırılması veya kanun ve diğer yargı erklerince yeterince korunmaması adaletin ve dolayısı ile devlet otoritesinin sarsılması anlamına gelebilecek bir durumdur,  O yüzden avukatlara ve kamu görevlilerine yapılan saldırılara karşı cezaları ağırlaştıran kanunlar bir an önce çıkması gerektiğini düşünüyorum..” dedi.

ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ