Zirvede Haber

2020 eğitimde kayıp yıl

2020 eğitimde kayıp yıl

Salgının başından beri kamu okullarında yeterli tedbir ve önlem almayan MEB 15 Şubat’ta okulları açmayı düşündüklerini açıkladı. Eğitim Sen Bursa Şube Başkanı Derviş Erdem’le uzaktan eğitiminde birinci dönemin nasıl geçtiğini ve ikinci dönemde okulların açılma koşullarına elverişli olup olmadığının konuştuk?

Türkiye’de ilk vaka görüldükten sonra tüm eğitim kurumları uzaktan eğitime geçti. Milli Eğitim Bakanlığı 21 Eylül’de okulları kademeli olarak açtı fakat okullarda vakaların görülmesinden ve ülkede yükselen vaka sayılarından sonra MEB tekrardan tüm kademelerde uzaktan eğitime geçti. Eğitimde yaşanan eşitsizlik ve yanlış politikalar uzaktan eğitimle daha da derinleşti. Bilim insanları 3 hafta kapanma çağrısı yapmasına rağmen hükümet her zaman olduğu gibi sermayeden yana tavır alarak yeterli tedbir ve önlem almadı almamaya da devam ediyor.

MEB, Eylül ayından bu yana, öğrenci, öğretmen, veli ve okullarımızın yaşadığı sorunlara çözüm üretmek bir yana bu sorunların artarak devam etmesini sadece izlemekle yetindiğini söyleyen Eğitim Sen Bursa Şube Başkanı Derviş Erdem, “Şunu gördük ki sorunlara çözüm üretme isteği ve niyeti yoktur. Öğrencilerimizin hala bilgisayar, tablet, internet erişimi sorunu çözülmüş değildir. Tablet dağıtılacağı açıklamasının ardından üç aydan fazla zaman geçmesine rağmen, ihtiyacı olan öğrenci sayısının (Bakanlık verilerine göre 4 milyon, bizim tespitlerimize göre çok daha fazlası) onda birine bile tablet dağıtımı yapılmamıştır. Milyonlarca öğrencimiz internet erişimi olmadığı için dersleri takip edememektedir. Dezavantajlı öğrencilere, ana dili Türkçe olmayan öğrenciler yönelik ciddi bir çalışma yapılmamıştır. Erişim sağlayabilen öğrencilerimizin çok büyük bir bölümü cep telefonu ile erişim sağlayabilmiş, bu da göstermelik olmaktan öteye gidememiştir. Bütün bunları üst üste koyduğumuzda yoksul aile çocukları ile ekonomik durumu iyi olan ailelerin çocukları arasındaki eşitsizlik her geçen gün artarak devam etmektedir.” dedi.

dervis

Uzaktan eğitimde öğretmen özel yaşam diye bir kavramı unuttu

Eğitim ve bilim emekçisi öğretmenleri açısından bakıldığında öğrencilerin yaşadığı eşitsizliği görerek onlara ulaşabilmek adına elinden geleni en iyisini yapmaya çalıştıklarını ifade eden Erdem, “Öğretmenler olarak özel yaşam diye bir kavramı unutmuş durumdayız. Günün her saatinde öğrencilerimiz ve velilerimizle iletişim halinde olabiliyoruz. Akşam 18.00 den sonra, hafta sonları ders yapan çok arkadaşımız var. Bütün bunlara rağmen aynı işi yapan öğretmenler farklı okullarda farklı ders ücreti aldılar. Uzaktan eğitim yapabilmemiz için gerekli bilgisayar, telefon, kamera, internet erişimini kendi imkanlarımızla karşılamak durumunda kaldık. Bu nedenle sıkıntı yaşayan yüzbinlerce öğretmenimiz oldu. Oysaki evden çalışıyorsak ihtiyacımız olan araç gereç ve erişimi bakanlığın karşılaması gerekmektedir. Yine arkadaşlarımız, görev tanımında olmayan işlerde (Filyasyon ekipleri, yol kontrolleri, işyeri denetimi vs.) görevlendirildiler. Ayrıca bütün kademelerde okulların uzaktan eğitime geçmesine rağmen okul öncesi eğitimin devam edeceği açıklanıp, kısa bir süre sonra tepkiler üzerine bundan vazgeçildi. Ancak yakın zaman önce bağımsız ana okulları tekrar açıldı. Buradaki amacın çalışan anne babaları rahatlatmak olduğu da açıkça söylendi. Oysaki velileri rahatlatmanın, çocuklarını okula göndermekle değil, onlara ücretli izin verilmesiyle olması gerektiğini belirttik, durumu yargıya taşıdık.” şeklinde konuştu.

MEB bu dönem sınıfta kalmıştır

MEB’in okullarda yüz yüze eğitime kademeli olarak başlanacağız açıklamalarından sonra Eğitim Sen olarak mutlaka yeterli tedbirlerin alınmasını gerektiğini belirten Erdem, “Yeterli tedbirler alınmadığından, kısa bir süre içerisinde vaka sayılarında katlanarak artış yaşandı ve tekrar uzaktan eğitime başlandı. Halbuki acele etmeden daha dikkatli ve yeterli tedbirler alınarak yüz yüze eğitime başlanmış olsaydı belki şimdi devam ediyor olacaktık. Çünkü artık öğrencilerimiz de öğretmenlerimiz de bir an önce yüz yüze eğitime geçilmesini sabırsızlıkla beklemektedir. Yine daha önceden belirttiğimiz gibi yıkılan okullarımız var, bunlara ilişkin bir çalışma hala yok, oysa şimdiye kadar çok rahat bitirilebilirdi.” açıklamasında bulunan Erdem, Bütün bu değerlendirmeler ışığında çok rahatlıkla, MEB bu dönem de sınıfta kalmıştır” dedi.

Yapılamayan eğitimin değerlendirmesi mi olur?

Uzaktan eğitim sürecinde öğrenciler bir sürü aksaklık yaşamasına rağmen öğretmenlerden not değerlendirmesi istenmesine tepki gösteren Erdem, “Yapılamayan eğitimin değerlendirmesi mi olur? Bizden, öğrencilerimizin yoksulluğundan dolayı cezalandırılması isteniyordu. Bize gelen bir yazı ile 4 üncü sınıflarda sadece ders etkinliklerine katılım puanlarının aritmetik ortalaması ile dönem puanı hesaplanacaktır. 5’nci, 6’ncı, 7’nci ve 8’inci sınıflarda dönem puanı sadece ders etkinliklerine katılım puanları ve varsa proje puanlarının aritmetik ortalaması ile oluşturulacaktır. 2020-2021 eğitim ve öğretim yılının birinci dönem puanı belirlenirken ilkokul 4’üncü sınıf, ortaokul ve imam-hatip ortaokullarında birinci dönemde yapılmış olan sınavlar dönem sonu puan hesaplamasına dâhil edilmeyecektir. Ancak velinin 21.01.2021 tarihine kadar okul müdürlüğüne başvurması hâlinde yapılmış olan sınavlardan alınan puanlar dönem puanı hesaplamasına dâhil edilecektir deniyor. Biz, bu dönem değerlendirmenin hiçbir koşulda yapılmamasını, ikinci dönemde eğitimin yüz yüze yapılması halinde bir dönem notu ile değerlendirmenin yapılmasının daha doğru olacağını ısrarla söylüyoruz.” açıklamasında bulundu.

Seçmeli dersler her alanı etkiliyor

Milli Eğitim Bakanlığı’nın ortaokul ve liseler için seçmeli ders tercihlerinin 4-22 Ocak 2021 tarihleri arasında yapılacağını açıklaması üzerine dernek ve cemaatlere bağlı kuruluşların her yıl olduğu gibi bu yıl da dini içerikli derslerin seçilmesi için yoğun kampanya başlattığını vurgulayan Derviş Erdem, “Seçmeli dersler sadece öğrencilerin alacağı dersleri değil aynı zamanda da okulda bulunan öğretmen normlarını ve dolayısıyla da yeni atanacak öğretmenlerin alanlara dönük kontenjanlarına kadar çok fazla alana etki etmektedir. Dini derslerin seçilmesi için elinden gelen her türlü çabayı ortaya koyan bu kuruluşların istedikleri dersleri seçtirmeyi siyaseten elde edilmiş bir başarı olarak gördükleri açıktır. Bu dönem, yaşanan salgından dolayı seçmeli derslerin belirlenmesi daha da karmaşık ve sorunlu hale gelmiştir.” diyen Erdem öğrencilerin kendilerine tanınan süre içerisinde ders seçimini yapmalarının oldukça güç olduğunu özetledi.

Geçmişte defalarca yapıldığı gibi veli ve öğrenciler adına ders seçen okul yöneticileri, suç işlediklerini bilmeli ve ona göre hareket etmelidir. Seçmeli derslerin belirlenmesi sürecinde hangi nedenle olursa olsun, mağdur edilen veli ve öğrencilerimizin yanında olduğumuzu bir kez daha belirtiyor, velilerimize zamanında ve öğrencilerimizin ilgi, yetenek, beceri ve istekleri doğrultusunda ders seçmelerini öneriyoruz. Yaşayacakları her türlü sorunda bizlere ulaşabileceklerini duyurmak isterim.

Tedbirler alınırsa yüz yüze eğitime başlanabilir

İkinci dönem okulların açılmasında bilim insanlarının uyarılarının dikkate alınması gerektiğini dile getiren Erdem, “ Türk Tabipler Birliği (TTB) üçer haftalık tam kapanma önermektedir. Bunun koşulları sağlanarak, ihtiyaç sahiplerinin ihtiyacı karşılanıp gereği yapılmalıdır. Okullarda daha önce de söylediğimiz tedbirler alınarak, vaka sayıları da kabul edilebilir düzeylere inmesi halinde yüz yüze eğitime başlanabilir. Çünkü gerçekten bizler de öğrencilerimiz de bu durumdan çok sıkıldık artık. Sorunlar çığ gibi büyümektedir.” ifadelerini kullandı.

BursaMuhalif.com/Sibel Kahraman

ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ