Zirvede Haber

Yeni ürün güvenliği kontrol sistemi maliyet, zaman ve emek kaybına mı yol açacak?

Yeni ürün güvenliği kontrol sistemi  maliyet, zaman ve emek kaybına mı yol açacak?

Yeni yıl itibariyle yürürlüğe girmesi planlanan Dış Ticarette Risk Esaslı Kontrol Sistemi (TAREKS), Dış Ticarete Yön verenler Derneği (DIŞYÖNDER) tarafından düzenlenen online toplantıda masaya yatırıldı. Birleşmiş Markalar Derneği (BMD), Tescilli Markalar Derneği (TMD) ve Dış Ticarete Yön Verenler Derneği (DIŞYÖNDER) Ticaret bakanlığına ürün güvenliği sistemi değişikliği ile ilgili yazı göndermeye hazırlanıyor.

Kasım ayında Resmi Gazete’de yayımlanan karara göre tekstil, konfeksiyon, deri ürünleri ve ayakkabılarda sağlığa zararlı azo boyar maddelere ilişkin denetimler, 31 Aralık 2021tarihi itibariyle Dış Ticarette Risk Esaslı Kontrol Sistemi (TAREKS) üzerinden gerçekleştirilecek. Sistemin uygulanmasına sayılı günler kalmasına rağmen henüz sistem ile ilgili usul ve esasların belirlenmemesi sektörlerde tedirginliğe yol açarken, hem ithalatçı hem de ihracatçıların tepkisine yol açan sistemin gümrüklerde kargaşaya yol açacak olmasının yanı sıra emek, zaman kaybı ve ek maliyetleri beraberinde getireceği dile getiriliyor.

DIŞYÖNDER Başkanı ve Mentor Grup Ortağı Dr. Hakan Çınar moderatörlüğünde gerçekleştirilen online toplantıda söz alan İHKİB Başkanı Mustafa Gültepe, TAREKS kapsamına alınan Riske Dayalı Denetim Sistemi’nde (RDDS) İHKİB iştiraki EKOTEKS’in de yer aldığını hatırlattı. 2009’da kotaların kaldırılması sonrası özellikle Çin gibi ülkelerden gelen sağlıksız ürünlerin insan sağlığını tehlikeye sokmaması için oluşturulan RDDS’ye sektör olarak büyük destek verdiklerini söyleyen Gültepe, “11 senedir oturmuş bir sistemden bahsediyoruz. 2009’dan bu yana 3.5 milyonun üzerinde beyannameden 160 bine yakını riske düştü ve numune inceleme sonucunda bin 700 civarında ürünün piyasaya girişini engelledik. Bu büyüklükte sistemi herhangi bir aksamaya yer vermeksizin yürütmek çok önemli ve İHKİB olarak bu sınavda başarılı olduğumuzu düşünüyoruz. 2009’da böyle bir gereksinim vardı görüştük, istişare ettik, sistemi kurduk ve çalıştırdık. Şimdi bu kararı aslında biz de bir tebliğ ile birlikte öğrendik. Sektör başkanı, TİM’de başkan vekili ve Sakarya Birinci Organize Başkanı olarak böyle bir çalışma yapıldığı zaman istişare yapılması gerektiğini düşünüyorum.”

Tekstil ve hazır giyimi zor bir yıl bekliyor

Birleşmiş Markalar Derneği Başkanı Sinan Öncel de tebliğin şu an tarihinin en kötü dönemini geçiren sektörde büyük tepkilere yol açtığını söyledi. Halihazırda pandemi dönemindeyiz. Perakende sektörü yeterince zor durumdayken, sektörü daha fazla zora sokacak uygulamaların hayata geçmemesi doğru olur. Bünyelerinde bulunan 424 markanın 350’sinin uygulamaya konu alanlarda faaliyet gösterdiğine dikkat çeken Öncel, “2016’da ayakkabı sektörü 707 milyon dolar ihracat, 736 milyon dolar da ithalat gerçekleştirmişti. Bu yılın ocak-ekim döneminde ise ihracat hemen hemen aynı kalırken ithalat 391 milyon dolara geriledi. Hazır giyimde ise 15,4 milyar dolar ihracat varken ithalat miktarı ise 1 milyar 161 milyon dolar düzeyinde. Gümrük vergilerinin geldiği durum belli, yerli alamıyor, yabancıya satıyoruz, ona da gel, ye iç, 5 yıldızlı otelimizde kal ama buradan alışveriş yapma diyoruz.” diye konuştu.

11 yıldır uygulanan sistemde herhangi bir sorun yaşamadıklarını anlatan Öncel, uygulama ile ürünün gümrükten 1-1,5 ay çekilemediği olacak. Antrepo bedellerine katlanılacak. Daha önceki uygulamada itiraz hakkımız olmadığı için para ödüyor sonra itiraz ediyorduk. İtiraza da cevap alamıyorduk. Perakende markalarının hepsinin yaşadığı acı ve hoş olmayan anılar bunlar. Markalarımızın hiçbirinin böyle bir uygulama karşısında olumlu tavır alacağını düşünmüyorum. Bu artık ‘’dükkânlarınızı kapatın gidin demek” ifadelerini kullandı.

Hem gümrük vergisinden olacağız, hem döviz kaybedeceğiz”

Tescilli Markalar Derneği Başkanı İzzet Stamati, “18 milyar dolarlık ihracatın yüzde 70’i AB’ye yapılıyor. Ama oradan yapılan ithalat 300 milyon doları geçmiyor. Bu kadar önlem ihracatı da sekteye uğratacak. Dövizi olmayan Güney Amerika ülkelerinden daha zor şartlar altında ithalat yapıyoruz. Hiçbir şekilde tolerans gösterilmiyor. Hazır giyimde ithalatı engelleyecek her şey ülkemize zarar verir. Bu bizi üzüyor. Yurtdışından daha pahalı hale geldik. Yerli tüketici artan fiyatlar nedeni ile pazar açılınca yurtdışından ürün alacak. Hem gümrük vergisinden olacağız hem de döviz kaybedeceğiz. Alışveriş turizmi de yavaş yavaş AB ve Dubai’ye kayacak. Bundan sonra ithalatı yavaşlatmak için alınacak her türlü aksiyon ülkemize zarar verecek” dedi. Stamati, Türkiye’de imalatçıları korumak için getirilen koruma önlemlerini haklı gördüklerini ancak 2011’den itibaren her sene artırılan vergiler ile bugün hazır giyim sektöründe vergilerin yüzde 40’a ulaştığını da sözlerine ekledi.

Toplantıda sistemle ilgili bilgi veren PwC Dolaylı Vergi Hizmetleri Kıdemli Danışman Kaan Köktürk, ithal ürünlerin kanserojen madde açısından belirlenen limitlere yönelik ithalat sonrası denetime tabi tutulduğunu hatırlattı. Mevcutta 2009’dan bu yana İHKİB iştiraki EKOTEKS Laboratuvar ve Gözetim Hizmetleri katkısı ile yürütülen sürecin artık TAREKS sistemi ile gerçekleştirileceğini belirten Köktürk, “Mevcut sistemde ürünün gümrük beyannamesi tescil ediliyor, vergiler ödeniyor. Sonra bir uyarı gidiyor ve mevcut uygulamaya göre İstanbul içinde saatlerle ifade edilen sürelerde sörveyanlar numuneyi alıyorlar ve numune alındıktan sonra ürün ithalatçısına teslim ediliyor. Ürün uygun çıkmazsa ve ithalatçı firma da ürünleri piyasaya sürmüşse bunlar piyasadan toplatılıyor ve kendisine birtakım müeyyideler uygulanıyor. Yani önceden, denetim yapılmadan ürünlerin ithaline izin veriliyor. Yeni gelecek olan TAREKS sisteminde ise denetimler gümrük beyannamesinin tescili öncesinde yapılıyor. Yani ürünün güvenli olduğu belgelendikten sonra ithaline izin veriliyor” diye konuştu.

11 yıldır uygulanmakta olan sistem ile şimdiki sistemin farkı nedir?

Sektör temsilcileri TAREKS ile ilgili riskleri ve eski sistem ile ilgili farkları şöyle sıraladı:

Halihazırda tescil sonrası yapılan denetimler tescil öncesine alınıyor.

Numune almakla görevli 30 civarında sörveyan varken yeni sistemde sörveyanların yerini alacak olan Ticaret Bakanlığı ürün denetmenleri sadece İstanbul’da bulunuyor ve sayısı da 25 civarında. Denetimler ile ilgili tüm süreci numuneyi alan denetmenler yapacak.

Denetmenler sadece tekstil, ayakkabı ve konfeksiyon ürünlerini değil, aynı zamanda oyuncak, tıbbi cihazlar, kişisel koruyucu donanımlar gibi 8-10 ayrı ürün grubunu da denetliyorlar. Söz konusu denetmenler ayrıca fırın, etiket denetimi gibi birçok göreve de gönderilebiliyor.

Denetmenlerin bu çapta bir sisteme yetişmeleri mümkün görünmüyor.

TAREKS başvuru sisteminin nasıl yapılacağı bilinmiyor.

TAREKS marka ve model bazında risk analizi yapıyor. Eski sistemde bir beyannameden denetime bir tane ürün düşerken, TAREKS’ten kaç tane düşerse düşsün bütün marka ve modellerin mevcut sisteme tek tek girilmesi gerekiyor ve bu girişlerin sisteme yapılması günlerle ifade edilen süreleri bulabilir.

Sistem iş yükü ve maliyet getirecek.

Halihazırda başvuruda 80 TL ücret ödeniyor ve bu ücretler bir havuzda toplanıyor. Teste giden ürünler uygun çıkarsa test ücreti havuzdan karşılanıyor. Eğer uygunsuz çıkarsa ücret ithalatçı tarafından ödeniyor. TAREKS tarafından teste yönlendirilen ürünlerde ise başvuru ücreti 100 TL. Ücret her halükarda ithalatçı tarafından ödeniyor.

ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ