Zirvede Haber

BURSALI OLMAK

BURSALI OLMAK

Çanakkale Savaşı’nda en çok şehit vermiş memleketin evlatları olmaktır..
Yepyeni değil, yepisyeni demektir.
Dolmuş şöförüne” müsait bir yer de kalıcam ” demektir.
Gevrek yerine simit demek……
Osmanlı imparatorluğu demektir..
Evliyalar şehri, Ulucami demektir.
Teleferikten korkmamaktır.
Teksas deyince Amerika’yı değil Bursaspor’u hatırlamaktır
Bursa’lı olmak Zeyniler’den ve Dağ yolun’dan manzara izlemek demektir

Bursalı olmak Atatürk caddesindeki üst geçitleri, 2 yönlü trafik akışını hatırlamaktır. Kültürparkta Özgen’in bahçesinde atlı karıncalarda oynamış olmaktır..

Bursalı olmak,
Sabahın ilk ışıklarıyla Ulucaminin minarelerinden yükselen ezan sesleriyle uyanmaktır.
Eğer sıcak yatağından ayrıla bilirsen Uludağdan esen o ilk ılık rüzgardır.
Tarihin her anını sana anlatabilecek olan İnkaya Çınarı’nın gölgesidir.
İmparatorlukları korumuş olan surlardır.
Duvarlarının ardında ki sırlarıyla hanlardır.
Yıllardır ustaların ellerinde tat bulan eşsiz yemeklerdir.
Kimi zaman yeşil kimi zaman da beyaz diye haykırmaktır.

Bursalı olmak zordur aslında.
Her geçen gün değişimin getirisinin ve götürüsünün altında ezilmektir.

Altiparmak ve Heykel’i özlemek, Uludağ’da kayak yapıp İnkaya’da meyve salatası, Mudanya’da balık yemeye gitmek, İskender kebabına aşık olmak, Bursa’yı sevmektir Bursa’lı olmak…
Şehreküstü semtinin anlamını bilmektir.
Kağan’a gidip birşeyler alıcam deyince….Kağan kim diye sormamaktır.

Cantık, İskender kebab gibi lezzetli yemekleri sadece Bursa’da yiyebileceğini bilmektir.

Sadece Bursa’da doğmak değildir, Bursa’ya öyle yada böyle bir şekilde yolu düşenlerinde hissettiği duygudur. Garip bir çekim büyüsü vardır Bursa’nın, gelen bir daha kopamaz bu şehirden. Çok göç alan şehirlerden olsa da, Bursa’ya yerleşenler kendilerini bursalı hissederler.

Denize, Dağa, Karına, Yeşilliğe, Kestane şekerine, Şeftaliye, Koza Han’a, Pirinç Han’a ve bunun gibi birçok güzelliğe sahip olmak..
“Bursalı Olmak” bu ülkedeki diğer herhangi bir memleketli olmatan çok daha gurur verici bir hadisedir.

İskender döneri doyasıya yiyebilmek, Uludağda keyif çıkarabilme ayrıcalığına sahip olmak, tarihle iç içe olmaktır.
Misket, bilye değil, cilli demektir.
Çay koymak değil, çay dökmek demektir. Kışları Uludağ’a, yazları Mudanya veya Kumla’ya gitmektir.

Gemlik’e doğru denizi görmektir. Sokaklarda, caddelerde buz gibi suları olan çeşmelerden su içmektir.
Heykel’e gitmek değil çıkmaktır.
Akmerkez dendiğinde asmerkez’in çağrışmasıdır. Bukart sahibi olmaktır.
tekstil ve otomotiv cennetinde yaşamaktır. Özdilek’te su böreği yemektir.
Kültürpark’a gitmektir. Başka şehirlere giderken kestane şekeri götürmektir.

Koza Han, Pirinç Han, Yeşil, Hünkar Köşkü , Tophane, Dağ Yolu’nda çay ve kahve içmektir. Sütaş’ın günlük sütlerinden içmektir. Pideli Köfte, İnegöl Köfte, Tahinli Pide ve Süt Helvası yemektir. Hayatında en az bir kez Bursa’nın ufak tefek taşları eşliğinde folklör oynamış olmaktır. Kaliteli bıçakların nerede bulunduğu bilmektir.

Çok modern, çok büyük, çok gelişmiş olmasa da Bursa’nın büyülü bir şehir olduğunu bilip vazgeçememektir. .

Bursalı olmak 25 km gidip dağa çıkmaktır sonra inip denize girmektir. Deniz soğuk mu geldi? O zaman dön İnegöl tarafına Oylat’ı sor. Ya da Çekirge’de şöyle gerine gerine bir hamam sefası çek kendine.

EN ÖNEMLİSİ GURBETTE İSEN VE; 16 plakayi gördüğünde gözlerin yaşarıyorsa ayrıca her simitin yanında uludağ gazoz arıyorsan; Ya Kaninda var! Yada; BURSALISIN…

BURSA’LI OLMAK AYRICALIKTIR VE DÜNYADA TÜRK OLMAK GİBİDİR ASLINDA…

ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ