Zirvede Haber

ÇOCUK ŞİİRİNDE BİR YILDIZ

ÇOCUK ŞİİRİNDE BİR YILDIZ

Eğitimci Yazar Zeki Baştürk’ün kaleminden “Sevgiye Dair” eşsiz bir yazı. “Her insanın yaşamında vardır: Az ya da çok. ‘’Keşke’’ içinde hem pişmanlık barındırır hem  özlem çoğu kez de istek. Kimin yok ki pişmanlıkları? Hangimiz yaşamadık ki derin bir hüzün ve hayal kırıklığı yaratan o duyguyu ? Önemli olan, yaşamımızı çok büyük anlamda etkileyecek “keşke”lerimiz olmasın! Geriye dönüşü olmayan keşkeler insanı yaşamdan bile soğutabilir

 Bir de isteklerimiz için kullandığımız “keşke”ler vardır.  Onları  nasıl unutabiliriz? Keşke ünlü ve başarılı bir yazar olabilsem… Keşke birçok ülkeyi gezebilsem… Keşke hep genç kalsam… keşke… keşke…

Sırt çantasında şiir kitabı ve su taşıyan , çocukluğunda gezgin olmayı düşleyen Halime Yıldız’ın dizeleri anımsattı bana bu duyguyu. Çocuk şiirlerin usta kalemi, çocukların masalcı öğretmeni ‘’Keşke’’ adlı şiirinde temiz ve yeşil bir doğa , savaşsız ve kavgasız bir dünya özlemini dile getirmiş. Sevgi dolu, barış dolu , yeşillikler içinde doğada yaşamak ne güzel olurdu. Çocuklara böylesine güzel erdemleri kazandırma çabasında. 

 ‘’Yolunu kaybetse keşke

Orman  yolunda

Balta

 Yolunu kaybetse keşke

Söz meydanında

Kavga

 Yolunu kaybetse keşke

Umut dünyasında

Bomba

 Ne güzel

Ah ne güzel olur dünya!’’ (S.13)

                       Halime YILDIZ)

Ne güzel istekler, ne güzel özlemler değil mi?  Bu şiirin teması , ana düşüncesi tüm şiirlerine yansımış. Tümünde aynı güzellikte dilekler, aynı güzellikte istekler var. ‘’Yabancı Dil’’ şiirinde  büyüklerin de tıpkı doğan her çocuk gibi aynı dili konuşmasını diler. Büyüdükçe yabancılaşmasa birbirine insanlar. Sevgiyle kucaklasalar birbirlerini. Unutmasalar benliklerini, insanlıklarını.

 ‘’Doğan her çocuk

Aynı dili konuşur.

Büyüdükçe

Anadilini unutup

Yabancı diller öğrenir

İnsanlar arasında yabancılık

Böyle böyle başlar.’’ (s.17)

Menekşe , ne güzel çiçektir. Allı , morlu menekşeler şiirlere, türkülere konu olmuştur. Baharı muştular alıyla, moruyla. İnsanlar da böyledir. Kimi beyazdır kimi kapkara. Kimi kırmızıdır kimi de sarı. Baharı süsleyen mor menekşeler gibi insanlar da sarılsalar birbirine dostça. Renginden ötürü kimse ötekileştirilmese, aşağılanmasa güzel olmaz mıydı dünya?

‘’Kimi insan sarı

Kimi kırmızı

Kimi siyah, kimi beyaz

Onlar da sarılsa rüzgarda

Milyon çeşit renk olsa

Rengi yüzünden

Hor görülmese

Hiç kimse.’ (s.31)

Gülümsemek . insanca bir duygu. İnsanın  yüzünü aydınlatır, içini ısıtır.  Bahar gelir yüzlere, yüzünüzde güller açar. Gülümsemek dünyayı güzelleştirir.  Gülmek varken, sevmek varken, bu savaşlar, bu kavgalar niye? Dünyayı güzelleştirmek varken cehenneme çevirmek niye? Halime Yıldız’ın dizelerine ünlü ozan Turgut Uyar da destek veriyor: Keşke bir şiir okumuş, bir kedi sevmiş olsaydınız. Belki bu kadar kirletmezdiniz birbirinizi. Turgut Uyar

‘’Gülümseyince

Bahar gelir yüzlere

Çiçekler açar.’’ (s.30)

Bir arayış içindedir Halime Yıldız. Kendi benzerini aramaktadır. Aradığını bulmak kolay değildir. Bırakıp gitmek de kolay değildir. ‘’Keşke kendini bırakıp gitse insan, ama olmuyor.’’ Can Yücel

Ne ararsan insandadır. İlahi aşkın büyük temsilcisi Yunus Emre, Anadolu’yu karış karış gezdikten sonra Taptuk Emre’nin dergahına geri döner. Taptuk Emre sorar: Ne buldun Yunus? İnsan dan yola çıktım , sonunda yine insanı buldum, diye yanıtlar Yunus. İnsanı , insanca değerleri bulmak kolay değildir. Sevgiyi, barışı, iyiliği, dostluğu bulmak büyük kaşif olmayı gerektirir. Bu evrensel değerleri, bu erdemleri bulmaya çalışmak da yüceliktir. Sen kendini bulmuşsun zaten çocukların sevgilisi.

‘’Aradım durdum

Yıllarca

Bulamadım benzerimi

Benzer bulmak

Zor ama

Büyük kaşif sayılır

Kendini bulan kişi.’’ (s.34)

 Kısa dizelerle yalın anlatımla çocuklara şiiri sevdiren, masalı sevdiren Halime Yıldız,  insanları eleştirmekten de kaçınmaz. Sözcükleri hem gerçek hem mecaz anlamlarıyla birlikte kullanarak yapar bunu. Söz sanatlarını ustaca kullanır.                

‘’Kelimelerle ısıran

İnsanlar varken

Adları çıkmış

Zavallı köpeklerin.’’ (s.45)

                Sözcüklerle ustaca oynamasının yanında iyi bir gözlemcidir. Mahalle otobüsündeki yolcuları inceler, dikkatle gözlemler. Her birinin birbirinden ayrı ve ilginç öyküleri olduğunu düşünür.

‘’Oysa

Bir otobüs dolusu öykü taşır

Mahallemizin otobüsü.’’

                Başına buyruktur onun sözcükleri, dizeleri. Kimileyin sevgiyle sarıverir insanı. Kimileyin kaya gibi serttir sözleri. Kimseden buyruk almazlar. Doğaldırlar alabildiğine. Salt yüreğinin sesini dinler, kalbinin sesine kulak verirler.

‘’Kalbine buyruktur

Buyruklu yıldızlar’’

‘’Keşke hep çocuk kalsaydık da, en büyük yaramız dizimizde ki yara olsaydı’’ der  Cemal Süreya.  Halime Yıldız’ın dizelerini destekler. Her insanın çocukça bir yanının olması gerektiğini anlatır. Her yaşta ve ortamda çocukça bir yanımızı ortaya çıkarmamızı savlar. Çocukluğu olmayan, içindeki çocuğu yaşatmayan büyüklerin yaşamlarını lekeli bulur. ‘’Leke’’ adlı şiirinde çok net biçimde anlatır bunu.

‘’Çocukluğu olmayan

Büyüklük

Ömrün lekesi.’’ ( s. 65)

            Halime Yıldız’ın ‘’Buyruklu Yıldız’’ kitabını kısaca tanıtmaya çalıştım sizlere. Yine öğretmen , yazar, ozan, masalcı Halime Yıldız’ın kitabına konu olan ‘’Keşke’’ ile yazımı sonlandırayım.

Keşke tüm sevgiler karşılıklı olsa da herkes mutlu olsa.

Mutlu olmak mı istiyorsunuz o zaman keşkeleri çıkarın yaşamınızdan.”

ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ