Zirvede Haber

Bu Dünya Kimseye Kalmıyor! Sev-Sevil!

Bu Dünya Kimseye Kalmıyor! Sev-Sevil!
Eğitimci Yazar Zeki Baştürk’ten duygulandıran bir yazı; “Bir insanı sevmekle başlar her şey.” Bu Sait Faik’in bir tümcesi. Yalın bir gerçeği belirtiyor. Yalınlığı kadar derin ve anlamlı.
 
“Bir insanı sevmekle başlar her şey.” Yunus Emre ise ‘’Sevelim sevilelim, dünya kimseye kalmaz’’ diyerek belirtir duygu ve düşüncesini. Bir dizede anlatır sevmenin yüceliğini, ululuğunu.
 
Herhangi bir şeyi neden severiz?
 
Sevmek nedir?
 
Sevgi nasıl olur?
 
Bir şeyi sevmek, ne anlama gelir?
 
Bir insanı sevmek bir evreni sevmektir. Her insan bir evrendir çünkü.
 
Hiçbir önyargı, hiçbir gizli hesap, hiçbir özel düşünce taşımadan bağlanmaktır.
 
Hiçbir yanımızı saklamadan, apaçık, bütün saydamlığımızla kendimizi bir “başka” insana vermektir.
 
Doğal ve içten. Olduğu gibi…
 
Bunu böyle kabul edersen ancak insan olursun..
 
Her şey böyle başlar. Sevgiyle, ilgiyle..
 
Bir insanın yaşamına ilgi duymak, bir yerde bütün insanlığa ilgi duymak olur.
 
Seven insan anlar birçok şeyi, o güne dek anlamadığı, kavramadığı, bilmediği, duymadığı, tatmadığı yığınlarla duyguyu, anlamı,
 
gerçeği. Açıktır o etkilere, duyarlıklara. Umutsuzluğu, karamsarlığı, karanlık düşünceyi yok etmek gerçek sevgi ile olasıdır.
 
Bu konuya değinmemin nedeni Van’da iki öğretmenin başına gelenleri okumamdır.
 
Haber metni şöyledir; Van Çatak’ta bir lisede doğum günü için birbirini sarılarak kutlayan 2 öğretmen, meslektaşları tarafından şikayet edildi. Valilik soruşturma izni verdi, Kaymakamlık suç duyurusunda bulundu. Savcılık “Sarılmak suç
 
değil” diyerek kovuşturmaya gerek görmedi. Milli Eğitim Müdürlüğü ise “uygunsuz” diyerek, kadın öğretmene aylıktan
 
kesme, erkek öğretmene sürgün cezası verdi.
 
Milli Eğitimin yapması gerekenleri bırakıp iki öğretmenin birbirini kutlamasına dört elle sarılmasını ve hemen cezalandırmasını
 
ibretle okuyorum.
 
Gün geçmiyor ki içimizi acıtan haberlerle sarsılmayalım. Usuma geliveren birkaç olayı hemen sizlerle paylaşım:
 
Geçim sıkıntısı nedeniyle bir milyon yüzonbeşbin öğrenci okulu bıraktı.
Denizli’de bir tarikat yurdunda oniki yaşında bir çocuğa defalarca tecavüz edildi.
Okullarda görsel sanatlar, beden eğitimi, müzik ve bilgisayar dersleri kaldırıldı.
Matematik ve Felsefe zorunlu ders olmaktan çıkarıldı.
Ders kitapları yetersiz ve müfredatın içi boş: Bedava kitap dağıtmak olumlu bir yaklaşım gibi görünse de içerik ve yeterlilik açısından istenen düzeye ulaşmadıkça eğitimin niteliğinden söz edilemez.
Seçmeli dersler zorunlu ders oldu: Seçmeli ders uygulaması başlatılırken okullarda mevcut öğretmen sayıları ve hangi dersi hangi branştan öğretmenin vermesi gerektiği konusunda gerekli çalışma yürütülmediği için seçmeli dersler. ‘seçmeli’ olmaktan çok ‘zorunlu seçmeli’ye dönüştü.
Derslerin içeriği ve verilen bilgiler bilimsel değil: Ders içeriklerinin bilimselliği özgürlükçü, empatik ve farklı bakış açılarına saygılı bireyler yetiştirmeye katkı sağlama bakımından ‘yetersiz.
 
Eğitim, fiziksel ve ruhsal gelişime yanıt vermiyor: müfredatımız akademik odaklı bir yapıya sahip olduğundan çocuk ve gençlerin fiziksel-ruhsal gereksinimlerine ve gelişimlerine yanıt vermekten ne yazık ki çok uzak.
 
Ezbere dayalı bir eğitim sistemimiz var:
Eğitim içeriklerinin bilgiyi kullanmaktan çok bilgi aktarmaya yoğunlaştığını gösteriyor. Yaşamın her alanında kullanılabilir hale
 
gelmeyen bilgi salt ders/sınıf geçmek üzere ezberlenen bilgi olmaktan öteye geçemiyor.
 
Velhasıl kelam; Eğitimin sorunları saymakla tükenmez.
 
Olumsuzlukları sıralamaya kalksak sayfalar yetmez.
 
Hal böyle iken, Milli Eğitim yetkilileri, Valilik, Kaymakamlık işi gücü
 
bırakmış birbirine art niyetsiz, içten bir sevgiyle sarılan iki
 
öğretmenin ardına düşmüş. En ağır cezaları vermiş. Kadın
 
öğretmene aylıktan kesme, erkek öğretmene sürgün!..
 
Aslında burada sevmeye ve sevgiye ceza verilmiş.
 
Sevgisiz bir dünyanın kahramanları, sevgiye ceza kesmişler! Ama
 
bilememişler, öğrenememişler dünyayı sevginin kurtaracağını.
 
Sevgi, insanoğluna doğanın en büyük armağanıdır. En güçlü yanıdır, ölmezliğe ulaştıran niteliğidir. Öyleyse her şeye, herkese
 
karşın, sevgiden yana olacağız. Sımsıkı kucaklayacağız dostumuzu, arkadaşımızı.
 
Her zaman, her ortamda ve her koşulda seveceğiz birbirimizi. Bıkmadan, usanmadan, yorulmadan ‘’Bir insanı sevmekle
 
başlar her şey’’ diyeceğiz.”
ZİYARETÇİ YORUMLARI - 1 YORUM
  1. Yaşar Karahan dedi ki:

    Öğretmenimin çalışmalarını gördüm “Bir İnsanı Sevmekle Başlar Her şey” çağrısını okudum öğretmenime bir kez daha teşekkür ediyorum. Sevgisinden dolayı, sevdiği için insanları sevmeye çağrıcı olduğu için…. teşekkürler öğretmenim.

BİR YORUM YAZ