Zirvede Haber

Şehir Hastanesi mi? Şehir Hapishanesi mi?

Şehir Hastanesi mi? Şehir Hapishanesi mi?
Başta şehir hastaneleri olmak üzere Sağlık Bakanlığı’nın yatırımları ve 2020 yılı bütçesinin tartışıldığı şu günlerde Cumhuriyet Halk Partisi Bursa Milletvekili Prof. Dr. Yüksel Özkan, 2018 yılı için düzenlenen Sayıştay raporlarına dikkat çekerek, Bursa Şehir Hastanesi’nde yaşanan sıkıntılara vurgu yaptı.
 
BİLGİLER NEDEN GİZLİ TUTULUYOR
 
Sağlık Bakanlığı için hazırlanan 2018 Yılı Sayıştay Raporu’nda, toplam 8240 adet ihlal tespit edilmiş olup, bu ihlallerin yıllardır devam ettiğini belirten Prof. Dr. Yüksel Özkan, “Sayıştay tarafından incelenen 432 kurum ve kuruluşun raporlarında bütçe üzerinde olumsuz etki yaratacak bulgular mevcuttur. Bu bulguların ciddi kamu zararlarına neden olduğu açıkça görülmekte. Özellikle Şehir Hastaneleri ile ilgili, Cumhuriyet Halk Partisi Plan Bütçe Komisyonu Kesin Hesap Sunuş’unda da belirtilen, 2018 yılı Sayıştay Raporunda, Denetim Görüşünü Etkilemeyen Tespitler bölümünde yer alan 26 maddede adeta “biz yaptık oldu” zihniyeti ile hareket edildiği ortadadır. Bursa Şehir Hastanesi ile ilgili olarak, inşaatından bugüne kadar bilmece devam etmektedir. Sağlık Bakanlığı, 400 milyon dolar yatırım maliyetinin olduğu açıklanan bin 355 yataklı Bursa Şehir Hastanesi için 25 yıl boyunca ne kadar kira verileceğini yazılı olarak sormamıza rağmen, bugüne kadar cevap verilmemiştir. Bu bilgi neden gizli tutulmaktadır?”dedi.
 
60 YENİ TAKSİ PLAKASI İLE BELEDİYE, BÜTÇESİNE EK GELİR AMAÇLIYOR
 
Milletvekili Özkan’ın üzerinde durduğu bir başka konu ise, Bursa Şehir Hastanesi’nin tüm hizmet birimlerine yüzde 70 doluluk garantisi verilmesinin yanı sıra Bursa Büyükşehir Belediyesi tarafından ulaşım sorununun tam olarak çözümlenmemesi. CHP Bursa Milletvekili Özkan, yaptığı değerlendirmede, “Yıllardır Bursalılara hizmet vermiş ve isimleri tarihe mal olmuş olan, Bursa Devlet Hastanesi, Prof. Dr. Türkan Akyol Göğüs Hastalıkları Hastanesi ve Zübeyde Hanım Doğumevi kapatılarak, Ali Osman Sönmez Onkoloji Hastanesi de küçültülerek, birçok sağlık hizmeti sunulamaz hale getirilmiştir.
 
Vatandaşın ulaşım konusunda ciddi sıkıntılar yaşadığı, sağlık personeli yönünden kadro eksiklikleri olan, Bursa’daki hastanelerde randevuların sürekli dolu olarak gösterilip, vatandaşların muayene için gitmeye mecbur bırakıldığı, hastaneden ziyade adeta bir AVM ve lüks oteli andıran Şehir Hastanesi için tüm hizmet birimlerinde %70 doluluk garantisi verilmiş midir? Bursaray’ı Şehir Hastanesi’ne götüremeyen Bursa Büyük Şehir Belediyesi ise, ulaşım sorununu çözememiş, fırsattan istifade 60 adet yeni taksi plakası ihalesi açarak kendi bütçesine ek gelir sağlamayı amaçlamıştır” dedi.
 
SAVURGANLIĞIN HESABINI KİM VERECEK?
 
2017 yılında yapımına başlanan Ali Osman Sönmez Hastanesi inşaatının ise Sağlık Bakanlığı’ndan beklenen ödeneğin çıkmaması üzerine durdurulduğunu hatırlatan Özkan, söz konusu hastanenin Bursa Şehir Hastanesi’ne kurban edildiğini savundu.
 
Özkan, “2019 yılında açılması planlanan, 100 dönümlük bir alana kurulu, 950 yatak kapasiteli hastane inşaatının yüzde 37’si ancak tamamlanmış ve Sağlık Bakanlığı tarafından beklenen ödenek çıkmadığı için inşaat durdurulmuştur. Adeta Şehir Hastanesi’ne kurban edilmiştir. Gerekli tıbbi cihaz ve donanımla birlikte 450 milyon TL’ye mal olacağı tahmin edilen hastane inşaatının, her ne kadar Damat Bey, ‘ekonomik kriz yok’ dese de, maliyetlerdeki artış ile birlikte yeniden ihaleye çıkılması durumunda bahsedilen bedelde yüzde yüzlük bir artış olacağı kesindir. Hastanenin yeniden ihale edilip hizmete açılması en az 3 yıldan fazla sürecektir. Şehir Hastanesi’ne ödenen 3 yıllık kira ile Ali Osman Sönmez Devlet Hastanesi yapılabilmektedir.
 
Buradaki tahmini kamu zararı en az 100 milyon TL’den fazla olacağı belirtilmektedir. Bu plansızlığın, programsızlığın, savurganlığın hesabını kim verecek? Şehir Hastanesi’nin açılmasıyla birlikte kapatılmış olan Bursa Devlet Hastanesi, Prof. Dr. Türkan Akyol Göğüs Hastalıkları Hastanesi ve Zübeyde Hanım Doğumevi hastanelerinin taşınma sürecinde, tıbbi araç ve gereçlerin HEK’e (hurda, enkaz, kullanılamaz) ayrılarak, kamyonlara yüklenip Şehir Hastanesi’ne taşındığı doğru mudur? Kısa adı MHRS olan (Merkezi Hasta Randevu Sistemi) şehir merkezinde bulunan hastaneleri en az 2 hafta dolu göstererek, hastaların Şehir Hastanesi’nde muayene olmak zorunda bırakıldığı doğru mudur?” yorumunu yaptı.
 
112’YE TALİMAT MI VERİLDİ
 
CHP Bursa Milletvekili Prof. Dr. Yüksel Özkan, Şehir Hastanesi’ne Tüp Bebek ve Adli Psikiyatri dalları hizmet vermediği halde ödeme yapılıp yapılmadığını da sordu. Milletvekili Özkan’ın üzerinde durduğu diğer iddialara ilişkin ise şunları söyledi; “112’ye talimat verilerek, hastaları Şehir Hastanesi’ne götürmeleri direktifi verilmekte midir? Ayrıca Şehir Hastanesi’ne götürülen hastalara hemen yatış verildiği gerçek midir? Şehir Hastanesi’ne yapılan ödemelerde, faaliyette olmayan “tüp bebek” ve “adli psikiyatri” dalları ile ilgili ödeme yapıldığı doğru mudur? Hayırsever bir iş adamının kapanan Bursa Devlet Hastanesi’ne yaptırmış olduğu 5 katlı modern ameliyathanenin tıbbi araç gereçlerinin Şehir Hastanesi’ne taşındığı doğru mudur? Şehir Hastanesi’ne taşınacağı konuşulan Gürsu Devlet Hastanesi ve halen tam kapasite hizmet veremeyen Kestel Devlet Hastanesi yatırımları neden yapılmıştır?”
 
HASTA SAĞLIĞINI TEHDİT EDEN BİR YAKLAŞIM
 
Cumhuriyet halk Partisi Bursa Milletvekili Prof. Dr. Yüksel Özkan, Sağlık Bakanlığı’nın Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Uygulamaları Yönetmeliği ile 15 adet alternatif tıp yöntemini yasal hale getirmesini de değerlendirdi.
 
Özkan, “Sağlık Bakanlığı’nın verilerine göre, 2014 yılında yayınlanan yönetmelik doğrultusunda, Sağlık Bakanlığı hastanelerine bağlı 39, üniversite hastanelerine bağlı 21 tane uygulama merkezi, üniversite hastanelerinde ise 12 tane eğitim merkezi bulunmaktadır. Sağlık Bilimleri Üniversitesi, Bursa Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne bağlı faaliyet gösteren Bursa GETAT Uygulama ve Eğitim Merkezi’nde belirlenen 15 uygulamadan 10’unda eğitim verme yetkisi olmasına rağmen, hala amaçları doğrultusunda hizmet verememektedir. Bu merkezlerde hastalar, “Ben sülük uygulatacağım veya kupa uygulatacağım gibi talepleri üzerine hasta sağlığını tehdit eden bir yaklaşımla uygulamalar yapılmaktadır. Valilik tarafından yapımı ve araç gereç finansmanı sağlanan bu merkezin yaklaşık 7 milyon TL’ye mal olduğu bildirilmektedir.
 
GETAT Uygulama ve Eğitim Merkezi’nin yatırımları ile ilgili sağlıklı bir finansman verisine ulaşılamamıştır. Günümüz ekonomik kriz ortamında Sağlık Bakanlığı tarafından genelgelerle yapılan kısıtlamalar ile tıbbi malzeme temininde yaşanan sıkıntılar nedeniyle, kamu ve üniversite hastanelerimizde, koklear implant uygulama gibi birçok ameliyat halen ertelenirken bu tür merkezlerin adeta mantar gibi kurulması, sağlıktaki ulusal önceliklerimizin belirlenmeden bütçenin plansız ve programsız bir şekilde kullanıldığını göstermektedir. Sağlık hizmetlerinden yararlanma; bir temel Anayasal hak ise, Sağlık Bakanlığı’nın yukarıda belirtilen kısıtlamalar ile halkın sağlık hakkı engellenmektedir. Kamu ve üniversite hastanelerinde zorunlu olmadığı müddetçe gerekli tıbbi malzeme ve implantların temini konusunda, hastane yöneticilerinin kamuyu zarara uğratmakla sorumlu tutulacağı içerikli genelgeler yayınlanırken, GETAT Uygulama Merkezleri’nde “sülük alım ihaleleri” yapılması Sağlık Bakanlığı’nın bu ekonomik kriz ortamında sağlıkta öncelikleri belirleme ve yönetme konusunda ne kadar yetersiz kaldığını göstermektedir. Halen uluslararası standartlardan uzak, bilimsel alt yapıdan yoksun ve bilimsel araştırmaların yapılmadığı, GETAT’lara aktarılan kaynakların ne kadar olduğu açıklanmamakla beraber 600 milyon TL olduğu tahmin edilmektedir” dedi.
 
HEKİMLER DE GÜVENCESİZLİK KISKACINA İTİLDİ
 
Özkan’ın gündeminde sağlık çalışanlarına yönelik şiddet de var. AK Parti iktidarı ile uygulanmaya başlayan Sağlıkta Dönüşüm Programı kapsamında hastaları müşteri haline getirdiği için sağlık çalışanlarına yönelik şiddetin arttığını savunan Özkan, sağlık çalışanlarına yönelik son 6 yılda 76 bin 157 şiddet vakası gerçekleştiğini ve 21 bininin fiziki şiddete maruz kaldığını hatırlattı. Sağlıkta şiddetin önlenmesine yönelik caydırıcı önlemlerin bir an önce alınıp uygulanmasını isteyen Özkan, “Hastaneleri şirket, hastaları ise müşteri haline getiren yanlış sağlık politikaları ile hekimler de güvencesizlik kıskacına itilmiştir” yorumunu yapt
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ